Çok hızlı sürüyordum arabayı. Gözlerimden yaşlar dökülürken Emir’e bir şey olmaması için dua ediyordum. Ona benim yüzümden bir zarar gelmemeliydi çünkü onun tek suçu sevmekti. Beni sevmesine izin vermemeliydim. Beni mutlu etmesine izin vermemeliydim, her şey benim suçumdu.
Emir kadar sıcakkanlı ve neşeli biri görmemiştim daha önce. O kadar mutluydu ki yanımda, sanki dünyanın geri kalanı önemsizmiş gibi hissettiriyordu bana. Gözlerim dolmaya başlamış, her yer bulanıklaşmaya başlamıştı. Hastaneye az kalmıştı ve daha fazla araba sürebileceğimi zannetmiyordum. Arabayı kenara park ederek koşmaya başladım. Çok hızlı koşmuyordum, tek tükte olsa insan vardı ve en son düşüneceğim şeydi.
Hastanenin önüne varınca kendini toparlamaya çalıştım fakat başaramadım. Ona bir şey olma düşüncesi bile beni bitirirken, onu nasıl göreceğimi bile bilmiyordum. Onun sevgisini hak etmemeliydim. Onun gibi mükemmel bir insanı üzmemeliydim.
Bilgisayarda yazanlar bir anda gözlerimin önünden süzülmeye başlamıştı. Buna anlam veremiyordum fakat Emir geldi aklıma. Emir’in hangi odada kaldığını gördüğüm an koşmaya başladım. Korkudan bedenim tir tir titriyor, onu görmekten korkuyordu. Birden yoğun bakımın önünde buldum kendimi. Bir sürü cihaza bağlanmış olan Emir’i gördüğümde ise her şey bir anda durmuştu. Ağlamak istiyordum fakat yapamıyordum. Kalbi çok yavaş atıyordu. Buradan bile vücudunun buz gibi olduğunu hissedebiliyordum. O anda kendimden tiksindim. O burada canıyla mücadele ederken ben… Gözlerimdeki yaşları silerek odaya girdim. Gerçekten buraya bir hemşire koymalıydılar. Önünden geçen giremezdi, girmemeliydi.
Hemen yanına oturdum. Kanının kokusunu alabiliyordum fakat önemsemedim. Emir ölmek üzereydi. Bunu anlamak o kadar da zor değildi aslında. Tüm vücudu buz gibiydi ve yüzü mosmordu. Kalbi o kadar yavaş atıyordu ki duyulması bile zordu. Kalbi yakında pes edecekti, o tempoda atıyordu. O an ilk defa bir kalbimin olduğunu hissettim. Acıyordu. Belki de ilk defa pişmandı. Ateş’in ve Jonathan’ın yaptıklarına karşı çıkamamasından. O burada can çekişirken ben Ateş ve Jonathan’laydım. Ne kadar pislik olduğumu anlıyordum ilk defa. Onun yanında olması gereken tek kişi yoktu. Ona bunu yapan kişi bendim.
“Gece, sen misin?” diye sordu bir erkek sesi. Arkama döndüğümde elinde iki bardak kahveyle ayakta duran Can’ı gördüm. Onun yanında duracak kadar ne ara yakın olduklarını düşündüm. Aslında ben ikisini de ihlal etmiştim. İkisini de önemsememiştim.
“Ah, Can.” dedim ve ona sarıldım. Elindeki kahvelerden dolayı bana sarılamamıştı fakat o abi kokusu beni biraz da olsa rahatlatmaya yetmişti. Ondan ayrılarak tekrar Emir’in yanına oturdum. Elini sıkıca tuttum. Oysa ki benim ellerim onunkilerden daha soğuktu.
“Emir’in neden burada olduğunu merak ediyorsundur,” dedi Can ona başımı sallayarak Emir’in kapalı gözlerine baktım. Çikolata kahvesi gözlerindeki neşeyi özlemiştim. “Dün gece partide Ateşle konuştuğun her şeyi duydu. Delirdi. Her şeyi kırıp dökmeye başladı. Bir anda arabaya bindi ve sürmeye başladı. Çok gitmeden kaza yapmıştı, onu bulduğumuzda arabadan son anda atlamış bir şekilde yerde yatıyordu. Arabası bildiğin hurda olmuştu. Dün geceden beri burada ve daha gözlerini açmadı. Doktorlar durumunun gittikçe kötüleştiğini söylüyor. Asıl garip olan ise boynundaki ısırık. Sanki aç bir hayvan tarafından ısırılmış gibi. Doktorlar vücudunda çok farklı bir maddeye rastladılar. O maddeyi temizlemeye çalıştılar fakat başarılı olamadılar. Sanki, o sıvı onlarla savaş veriyordu. Bir süre sonra pes ederek ne olacağını beklemeye başladılar. Gerçekten anlamıyorum Gece, o ne olabilir?” diye sorduğunda tüm bedenim şaşkınlık içindeydi. Söylediği şeyleri sindirmeye çalışıyordum. O kadar çok şey vardı ki hangisini sindirmeye çalışacağımı şaşırmıştım. Isırık demişti… bunu bir vampir yaptığı çok açıktı. Bunu kim yapmış olabilirdi? Bunu Emir’e kim yapmışsa bedelini çok fena ödeyecekti. Emir’in zarar görmesini sağladığı için çok büyük cezalar ödeyecekti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Ateşi
VampireBana doğru kendinden emin bir şekilde geliyordu. Onu daha önce takım elbiseyle hiç görmediğim geldi aklıma, gülümsedim. Takım elbiseyle ne kadar yakışıklı olduğunu düşündüm. Gözlerimi ondan alamıyordum. Yanıma geldi ve gülümseyerek "Hazır mısın ufak...