Duyduğum şey karşısında tüm bedenim kasılmış, adeta donmuştu. İçimdeki Gece gidip onu öldürmemi istiyordu fakat beynim bedenime komut geçiremez olmuştu. Söylediklerini hazmettikten sonra ani bir hareketle kızı boğazından tutarak duvara yapıştırdım. Kızın boğazını öldürecekmiş gibi sıkıyor, öfkeden gözüm hiçbir şeyi görmüyordu.
“Benim tanıdığım Gece acımasızdı. Ne oldu yoksa aşık mısın?” dedi Esma zor nefes alırken. Bu söylediği kelimeler elime iğne gibi batarken Esma’yı bırakarak nefes almasını sağladım. Hızlı hızlı nefes alıp kendine gelmeye çalışıyordu. Asla Ateş’i öldürmezdim fakat neden? Nedeni neydi bunun? Aşık değildim. Ben aşık olmazdım. Ben acımasızdım. Acımasız insanların duygusu olmazdı ve olmamalıydı.
“O benim arkadaşım Esma, benden böyle bir şey isteyemezsin. Acımasız biriyim fakat dostunu öldürecek kadar değil.” dedim sinirle. Esma kendini toparlamış bana pis pis sırıtıyordu. “Sen amcanı bile öldürdün Gece. Bana acımadan bahsetme. Senin ne halt olduğunu biliyorum.” dedi kendinden emin bir şekilde. Bu kızın özgüveni canımı sıkarken arkamı dönüp yürümeye başladım. “Yarın beni bul.”
Hızlıca kütüphaneye girerek görevliden dün bıraktığım kitapları aldım. O an Esma ile çarpışmadan önce telefonumun çaldığını hatırladım. Telefonu alarak kimin aradığına baktım. Onun adını gördüğüm an nefesim kesilmiş, aklıma kötü bin türlü şey gelmişti. Ya Esma benden öce davranıp Ateş’e bir şey yaptıysa? Sorusu beynimde yankılanırken numarasını tuşlayarak araya bastım. Telefon çalarken korku tüm bedenimi sarmış, uzun zaman sonra böyle hissettiğimi anlamıştım.
“Gece, kaçırıldım…kurtar-“ hattın kesilmesiyle benimde nefesim kesilmişti. Başım dönmeye başlamış, onun o güçsüz sesi kulaklarımda yankılanıyordu. O kaçırılmıştı. Ateş Soydan kaçırılmıştı! İçimdeki korku nefrete dönüşürken kitapları yere fırlatıp koşmaya başladım. Herkes bana bakıyor, ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyorlardı ama hiçbiri umurumda değildi. Ateş kaçırılmıştı ve benim için önemli olan da oydu.
Hızlıca arabaya atlayarak Doruk’un numarasını tuşladım. İkinci çalışta açınca direk konuya girdim. “Doruk senden Ateş’in yerini bulmanı istiyorum, hem de hemen.” dedim hızlı bir şekilde hiçbir soru sormadan, “Tamam.” Diyerek aramaya başlamıştı. Doruk’un en sevdiğim yanlarından biri de buydu. Asla soru sormazdı.
“Eskiden kaldığınız eve çok yakın bir yerde Efendim, yürüme mesafesinde kalıyor. Ev bir asırdır kullanılmıyor, en azından oturan yok. Bir sorun mu var Efendim?” diye sorduğunda direk, “Önemli bir şey yok Doruk. Bunun aramızda kalacağına dair sana güveniyorum.” dedim ve karşıdan “Tabi ki Efendim.” cümlesini duyduğum an telefonu kapadım. Orası o evdi. 4 ay önce gittiğim ev. Depoya gitmemi sağlayan ev.
Arabayı eskiden kaldığım villanın önüne bırakarak hızlıca arabadan indim. Benle aynı anda Almila ve Mete’de dışarı çıkmıştı. Bana hayretle bakıyor, neden buraya geldiğimi sorguluyor gibiydiler. Almila boynumdaki sargıyı fark edince gözleri büyümüş, tam ağzını açacakken onu susturmuştum.
“Zamanım yok. Hemen bana spor ayakkabı getirin.” dedim ve onların yanına gittim. Almila hızlıca eve girerek ayakkabıları verdi. Hızlıca ayakkabıları giyerek ayağa kalktım. İkisi de bana endişeli gözlerle bakarken en azından biraz da rahatlamalarını sağlamam gerektiğini anladım. “Bakın gerçekten önemli bir şey yok. Acil bir yere gitmem gerekiyor, o yüzden buraya gelince konuşalım olur mu?” diye sorunca cevaplarını beklemeden koşmaya başladım. Koşu yarışlarında koşmadığım hızla koşuyor, öfkeden elim titriyordu. Gittikçe hızlanıyor, Ateş’e bir şey olmasından korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Ateşi
VampireBana doğru kendinden emin bir şekilde geliyordu. Onu daha önce takım elbiseyle hiç görmediğim geldi aklıma, gülümsedim. Takım elbiseyle ne kadar yakışıklı olduğunu düşündüm. Gözlerimi ondan alamıyordum. Yanıma geldi ve gülümseyerek "Hazır mısın ufak...