Cuma sabahı Siren uyandığında bir gece önceki yanmayı da arabanın altında kalma tehlikesi geçirdiği günü de unutmuştu. Sıfırdan, her şeye en baştan başlama kararı almıştı. Bunu sadece iyi hissetmek için aldığı bir karar olarak görüyordu. Ama Cuma günün büyük değişimin olacağı o gün olduğunu uyandığında aklından geçirmedi. Yangın merdivenine çıkıp sabahın kırılganlığında bahçeyi izlerken hafta sonu öncesinde son derslerine de girip güzel bir tatile hazırlanmak istedi. Yorucu bir hafta olması onun iyi bir dinlemeyi hak ettiğinin en büyük kanıtıydı.
Sanat Tarihine Giriş dersine kadar güzel giden gün dersin ortasında Siren' gelen mesaj ile tam tersi bir hale geldi. Hande'nin başka bir yurda naklinin gerçekleştiğini öğrendiği anda her şey kötü görünmeye başladı. Güven sorunları yaşamasına neden olan insanların değil de onun gitmesinden hoşlanmadı. Bunun onun isteği olduğunu ve yakın bir zamanda gerçekleşe-ceğini bilmesine rağmen gerçek olmamasını istemişti. Gitmekten vazgeçmesini ve yurda bir şekilde katlanacağına inanmıştı. Kendisi bile yurtta tanımak zorunda kaldığı insanlara eskisi gibi iyi niyetle yaklaşamasa da tüm öğrencileri cinnet grubu ile bir tutamazdı.
Yurda ne kadar hızlı gideceğini bilse de metroyu kullanmadı. Tek bir kez Hande için kullanmış olsa da yalnızdı ve bu defa korkarsa yanında kimse olmayacaktı. Her zamanki yolunu kullanarak yurda geldiğinde eşyalarını odasına bırakıp Hande'nin odasına gitti. Eşyalarını neredeyse tamamen toplamış olmasından dolayı ona yardım etmedi. Ki zaten gitmesi yüzünden ona yardım falan etmek istemedi. İlk tanıştığı insanlardan biri olan ve en güvendiği insanlardan biri konumuna gelen Hande'nin gidecek olması terkedilmiş hissetmesine neden oluyordu. Onu okula daha yakın ve daha sakin bir yurtta kalmayı tercih etmesi anlaması zor olan bir şey olmasa da gitmesi bunu istemeyen Siren için yeni bir başlangıç yaptığı şehirde yeniden tek başına kaldığını hatırlatmaktan başka bir şey değildi. Asla kimse yanında sonsuza kadar kalmayacaktı. Birileri gidecek ve birileri gelecekti. Hayatın akışı bu şekildeydi. Ama onlardan uzak olmasını gerektirecek bir durum yoktu. Görkem ile aynı yurtta olmamasına rağmen Hande'den daha çok görüştüğünü düşününce Hande ile olan fiziki ayrılığın manevi bir ayrılık olmadığına kendini ikna etti.
"Benim bir idareye gitmem lazım, bekler misin?"
"Seninle zaten geleceğim. Beklerim." Siren yurdun kapısındayken Danışma'da güvenlik ile konuşan Hande'yi onaylayıp bahçeye çıkmaya karar verdi. Eşyaların zaten bahçede olması nedeniyle orada beklemesi daha doğru olacaktı.
"Tamam, hemen geliyorum. Sonra taksi çağırırız."
Kapının önünde her zaman olan sandalyeye oturduğunda derin bir nefes aldı. Yeni başlangıç yapmaya karar verdiğinde başına bunun geleceğini tahmin etmemişti. Hande'nin gitmesi belki de kendini bir şeylere zorlamasına neden olurdu. Tek başına ayakta kalmasını Hande'nin her an yanında olması zorlaştırabileceğinden yeniden bunun belki de en iyisi olacağına karar verdi. Siren buraya gelirken hiçbir desteğinin olmamasını istemişti. Zor zamanında birilerin yanına koşmak ve ondan destek görmek isteseydi Ankara'da kalıp kuzeni ile kalırken üniversitede rahat bir hayat ve düzen peşinde olurdu. Ama o bunun tam tersini istemiş ve kendini en zor koşullarda hayatta kalmaya hazırlamanın hayalleriyle buraya gelmişti. Kuzeni ile kavgalarının nedeni bile buydu. İstanbul'u ve Sanat Tarihi'ni istediği için zaten hiçbir zaman iyi olmayan araları sonsuza kadar bozulmuştu. İkisi de geri adım atmama konusunda emindi.
Yeni başlangıçlar, yeni insanlar diye düşünürken Boran konusundan önce çevresindeki insanlarla daha sınırlı bir ilişki kurmaya karar verdi. Etrafında olmasının ona yararın aksine zarar getireceğini anladığı insanlardan uzak durması onun yararınaydı. İnsanlarla arasına katı bir duvar örmeyecekti ama sınırları belli olacaktı. Birileri ile yakın bir arkadaşlığı olacaksa bile bu kendiliğinden olurdu. Onun kuralları buna engel olamazdı. Yoksa Gaye ve Görkem ile arkadaşlığının kısa sürede ilerlemesinin hiçbir imkanı olamazdı. Belki Görkem ile daha yakındı ama bunun nedeni de Gaye'nin okulun yolunu unutuyor olmasıydı. Eğlencenin dozu biraz kaçtığında dersi etmek hatta tüm günü kapatmak gibi tatlı yaramazlıkları vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ KIRAĞI
General FictionOlmamasına razıyım, yeter ki oluyormuş gibi olmasın. Franz Kafka