Bölüm 8: BELİRLİ BELİRSİZLİK

6 3 0
                                    


"Bana eski bir anıyı hatırlattığı için izlemek istiyorum." Görkem dinlediğini belli edince onun merakını sonuca bağlamak istedim. "Büyüdüğüm kasabada küçük bir çocukken duyup kalbimi kıran bir hikâyeydi. Genç bir kız babasıyla yaşıyormuş Bu kızın güzelliğini herkes bilip ona bakmaktan kendilerini alamazmış. Bir gün nereden geldiği nereye gittiği belli olmayan bir adam çıkıp gelmiş. Adı Mustafa'ymış. Nasıl olmuşsa olmuş bu ikisi birbirine âşık olmuş. Ama kıza âşık biri varmış. Bu ikisinin aşkını da bilirmiş ama umursamamış. Onun kızı beğenmesi, istemesi daha önemliymiş. Kızı babasından istetmiş, babasına bu adam hakkında her şey güzel anlatılınca kızını adama vermiş. Mustafa kızın babasının yanında çalıştığından ona bir şey dahi diyemeden adam kızını evlendirmek için hazırlıklara başlamış. Kız bu evliliği istemiyormuş ama babasına karşı gelmesi de mümkün değilmiş. Çocukluğundan itibaren kendinden vazgeçen biri asla bir şey isteyemez ya da hayal kurmaya bile yaklaşamaz. Ona da olan buymuş. Mustafa kızın babasıyla konuşmadan, konuşamadan kıza kaçalım demiş ama kız kabul etmemiş. Mustafa sevdiği kızın evlendiğini görmemek için gitmiş, kız kasabada kalmış. Kız babasının isteğiyle o adamla evlenmiş. Hani derler ya kursakta kalan hevesten korkacaksın diye kızında aklında hep gitmek hep Mustafa kalmış. Evlendiği adamdan dayaklar yemiş, çocuğunu düşürmüş, çok büyük acılar çekmiş. Ama bir gün bir çocuğu olmuş. Kendisinden daha güzel bir kız çocuğu onunmuş. Onu korumak için olduğunu bahane ederek baba evine dönmüş. O günden sonra her şeyi kızı için babası için yaptığını söylemiş. Asla kendisi için bir şey yapmamış. Bu büyük bir fedakârlık gibi gelebilir sana ama ben bu kısımdan sonra asla ona acımıyorum. Eve döndüğü zamana kadar ona her şeyden çok üzülüyorum ama o andan sonrası yok."

"Sadece boşandığı için ve eve döndüğü için mi? Kadın tüm hayatını kızına ve babasına adamış, daha ne yapsın?" Siren kafasını olumsuz anlamda salladı. Karşısında oturan adama nasıl anlatacağını bilmiyordu. Üzüldüğü o kıza, kâbuslarından çıkmayan o kıza ihanet etmeden nasıl anlatabileceğini bilmiyordu.

"Bu o kadar basit değil. Sadece ne o ne de evlendiği adam suçlu. İkisi de ayrı ayrı suçlu."

"Anlatmak istemezsen..." Siren, Görkem'in onun hikâyesini kendi hikâyesi sandığını anladı. Ama ne kendisiyle ne de onu buraya getirenle bir alakası vardı. O sadece tanık olmuştu. Görmüş ama bir şey yapamamıştı. Bazen onun gerçekten var olmuş olduğundan emin olamaz ve onu kendi yarattığı bir trajedinin kahramanı olarak görürdü. Kurban olmakla kendini kurban etmekle alakalı bir hayalden başka bir şey ifade etmezdi. Sonu kötü biten bir romanın karakteriydi belki de. Gerçekte yoktu ve asla var olmayacaktı. O uçurumdan atlamamış ve o travmayı yaşamamıştı. Ama sanki o bir yerlerde annesinin kendini kurban ilen ettiğini duyup kendisi de kurban olmayı seçmişti. Artık hiçbir şeyden emin olamıyordu.

"Onun hikâyesi için buradayım ve bunları yapıyorum. Onun hayalleri için. Ama o kadının değil, o kızın hatırına." O kızın gerçekte var olup olmadığından emin değildi ama kalbi acımaya başlamıştı. O kız neredeydi ve kimdi? Onu yaralayan sözleri söyleyen annesi neredeydi ve ne yapmıştı? Bunu ne kendisi ne de başka biri biliyordu. "Kadın evlendiği adamı hiç sevmiyor, zaten adamınki de kadını sevmek değil. Güzel görüp onu istemekten ve elinin altında olmasını istemekten başka bir şey değil. Her neyse bu kadın her kavgalarında Mustafa ile keşke kaçsaydım dermiş. Bu da her şeyi daha kötü noktaya getirmiş. Boşanmalarından yıllar sonra o küçük kıza sadece annesi değil aynı zamanda babası da işkence edermiş. Annesi 'ben senin için hayatımdan vazgeçtim' derken kızının üstünde baskı kurarmış. Babası ise ayrı bir hikâye konusu olabilir. Küçük kızı yıllar yılı görmeyip sonradan akrabalarına 'bakın, ne kadar iyi babayım' diyebilmek için kızın üstünde baskı kurmak için türlü yollar ararmış. Herkese dünyanın en iyi babasıyım diye ahkâm kesip kendi kızına bile kötü gözle bakarmış. Ama her şeye rağmen küçük kızın hayallerine ne annesi ne babası dur diyebilmiş. Onu durduran..." Bu hikâyeden nefret ediyordu. Kalbini yaralayan bu hikâyenin kahramanı değildi. Ama o kızı biliyordu ve ona yardım edememişti. Ne o ne de o kıza yardım etmek isteyip her şeyi berbat eden o kız ona yardım edebilmişti. "Onu durduran bir şerefsiz olmuş. Küçücükken henüz kıza tecavüz etmiş. Kız bunu sadece bir kişiye söylemiş. O kişide ona yardım etmek için kendi ailesine söylemiş. Fakat her şey dillendiğinde o kız 17 yaşlarındaymış. Ve bir gece hiç kimse beklemezden kendini küçükken gökyüzünü izlediği o uçurumdan atmış." Melek'in bunu söylediği anı hatırladı. O gece ağlayarak uyuyup ona yardım edebilmeyi dilediği geceleri anımsadı. Karabasanına dönüştürdüğü kızı gerçek bir kimlikten çıkarmak için uğraşlarını unutmak istedi. "O kızın hayalleri vardı. O kız bir şeyler yapmak istiyordu. Ama kimse ona izin vermedi. Annesi yaptığı fedakârlıkları başına kaktı. Babası okumak isteyen kızını okula göndermedi. O kız birini sevdi ve sevildiğini sandı. Küçücükken yaşadığı tramvayı tek başına atlattı. O kız o kadar güçlüydü ki kimseden yardım istemedi. Ben ona yardım edemedim. Ve o öldü."

BUZ KIRAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin