Son 30 saatte ne olmuştu? Son bir haftada ne olmuştu? Geçmişte ne olmuştu ve şu an her şey bu denli değişmişti? Siren olayın şaşkınlığından ne düşüneceğinden emin olamaz bir halde karşısına bakarken kızın sözlerini duymuyordu. O andan ve her şeyden bağı kopmuş gibi sürükleniyordu. Tutunacak bir dal arıyordu ama sanki tüm ağaçlar ondan yardım edecek olan kollarını çekmiş gibiydi. Her şey anlamsızlaşırken karşısındaki kız onun gözlerinin takıldığı yere baktı.
Siren ilk ders gününe planladığından daha erken kalktığında yatakta kalmak istemedi. Huzursuz bir geceden sonra yapabileceği en iyi şeyin yataktan uzaklaşmak olduğunu düşündü. Duşunu alıp hazırlandıktan sonra çantasını da alıp kantine inmek için odadan çıktı. Merdivenlere yönelmek üzereyken katın aynasında kendini gördü. Buraya geldiğinden beri ilk defa şort giydiğini düşündü. Neden daha önce giymemiş olduğunu bir an sorguladı ama buna verecek bir cevabı yoktu. Asla bronzlaşmayan ama güneş gördüğünde kırmızılaşan cildini görmezden gelip yoluna devam etti.
O sabah erken kalkanlardan biri de Yeliz'di. Evde her zaman erken kalkma âdeti olduğundan burada da bunu bozmuyordu. Ama tüm günü bir boşluk içinde geçirmekten de pek hoşlandığı söylenemezdi. İnsanlarla sohbet edip günü geçirmekten başka bir şey yapmıyordu. Derslerinin başlamasını ve kendine bir düzen kurmayı her şeyden çok istese de bunun asla olmayacağını o günlerde bilmiyordu. En nefret ettiği şeyin içinde yaşamaktan zevk alacağını, derslerini sırf bu nedenle ekeceğini biri oraya gelmeden önce ona söyleseydi asla inanmazdı. Fakat hayat bize asla yapmayacağımız şeyleri yaptırmaktan başka hiçbir şeyi kendi görevi bilmezdi.
Yeliz ve Siren kantinde karşılaştıklarında her ikisi de henüz bir şeyler yememiş ve ne istediklerinden habersizdi. Birlikte bahçede kahvaltı etmek onlar için güzel bir seçenek olarak belirmişti. Kahvaltıları ikisinin de başlangıçta sevdiği şeyler benzer olduğu için güzel geçmişti. Sohbet ve güzel hava her ikisinin de keyfini yerine getirmişti. Ancak aynı olmayan ilk özellikleri ortaya çıktı. Masalarının yanına gelen yurdun köpeklerinden biri Siren için bir sevimli şeytanken Yeliz için sadece bir korku öğesiydi. Siren, Yeliz daha fazla korkmasın diye masayı değiştirmeyi kabul etti. Ama için için gülmekten kendini alamıyordu. Sonrasında bir şey olmasa da Siren hayvanlardan bu kadar korkulmamasını anlayamıyordu. Özellikle bu yurtta barınan hiçbir hayvan saldırganlıktan çok uzaktı. Yeliz'in korktuğu köpek iki gün önce gelip bir daha gitmemiş olsa da diğer köpekler onu hemen benimsemiş ve bahçede barınması onlar için bile sorun olmamıştı. İnsanların bu hayvanlardan korkmasına gerek yoktu. Fakat yurdun kızlarının çoğu kedi ya da köpeklerden herhangi birini gördüğünde ilk gördüğü kişinin ardına saklanıyordu. Bazılarının gerçekten korktuğunu düşünebilirdi ama bu korkak güruhun büyük bir bölümü dikkat çekmek için yapıyordu. Çünkü bu korkuları sadece bazı kişiler yakınlarında olduğun zaman ortaya çıkıyor ve geri kalan zamanlarda ise hiçbir şey olmamış gibi devam ediyordu. Kızlar ve yöntemlerine gülmekten başka bir şey yapmadı. Böyle aciz bir halde görünmeye ne gerek vardı?
Siren, Yeliz biraz üşüyüp kendine hırka almaya gittiğinde yurdun girişindeki masada tek başına kaldı. Telefonu ile uğraşırken koluna dokunulmasıyla dikkat dağıldı ve yanında dikilen köpeği gördü. Yeliz'in uzaktan gördüğünde bile korkudan ölmesini sağlayan köpekten başka bir köpek değildi. Biraz büyük ve sinirli görünse de minnoş bir suratı vardı. Üstelik bu köpek bir Sivas kangalıydı. Biraz korkutucu görünmesinden daha doğal bir şey olamazdı. Ona verecek bir şey kalmadığından bir süre sevdi. Yanında gitmemeye kararlı olan köpeğe bir isim verip vermeme konusunda emin olamadı. Ama sonrasında kendine engel olmadı ve muhteşem bir yaratıcılık örneği göstererek ona 'Sivo' dedi. Onunla birazcık konuştuktan sonra Sivo yere yattı ve Siren'e olan tüm ilgisini kaybetti. Sanki bir yerden emir almış gibi bir anda uykuya geçti. Siren onun bu haline gülüp telefonuna dönecekken sabahki huzursuzluğu geriye geldi. Etrafına bakma gereksinimi duyduğunda bahçede kimsenin olmadığını fark etti. Ve Yeliz ise hala gelmiyordu. Başını yurda çevirdiğinde gözü üst katlara doğru çıktı. A Blok'un 3.katına geldiğinde ise birini gördü. Direkt olarak ona bakan bu çocuğu nereden hatırladığını düşünemeden çıplak olduğunu fark etti. Kafasını eğmekten başka bir şey elinden gelmedi. Muhtemelen çıplak değil sadece üstsüzdü. Koridor penceresinin önünde o halde neden bulunduğunu bilmese de yanlış zaman da oraya baktığına kendini inandırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ KIRAĞI
Ficción GeneralOlmamasına razıyım, yeter ki oluyormuş gibi olmasın. Franz Kafka