12 Aralık 2014
Her şeyin bir anda değişeceğini söylerler. Değişim o kadar hızlı olur ki kimse farkına varmadan çevredeki her şey yok olup yerine hiç tanımadığın şeyler gelir. Anımsadıklarınla yeniler arasında neyin gerçek neyin yalan olduğunu anlayamazsın. Kendinden şüphelenir ama diğerlerinden kuşkulanmayı aklına getirmezsin. İçinde çırpındığın girdabın bir çıkışı olduğunu bile düşünmenin imkânı yoktur. Varsa yoksa bir çare arar ama çarenin ne olduğu hakkında en ufak bir fikrin bile olmaz. Sadece kurtulmayı, kötü rüyanın bitmesini istersin ve bundan başkasını yapmaya gücün yetmez. Ki gücünde her çırpınışında yok olur. Ve en sonunda sen girdabın bir parçası olmuş ve doğrunun ne olduğunu bile kaybetmiş olursun. Değişim girdabı ilk seni değiştirmemişse sadece acı çekersin.
Siren karanlık yolda ilerlerken son bir haftada yaşanan hiçbir şeyin gerçek olmamasını diliyordu. Bir masalın içine en savunmasız şekilde atlarken sonunda canının yanmayacağına inandırılmıştı. Ama kandırıldığını çok geç anlaması mümkün olmuştu. Yaşanan her şeyin bir rüya, söylenen tüm sözlerin bir yalan olduğunu anlıyordu. Ve artık nefes alması bile mümkün olmayacak bir hale geliyordu. Buna nasıl katlanabileceği hakkında en ufacık bir fikri yoktu. Asla sabah olmayacağına emindi. Güneşin tekrar doğmayacağını, grinin yerine daha da koyu bulutların geleceğini biliyordu. Hava bir kış gününden daha soğuk bir hale gelirken dün sabah yurdun arka bahçesinde yalancı bahara inanıp açmış olan şakayığın yarın sabaha çıkmasının ihtimali yoktu. Kendisinin de güneşin doğacağını görmeye inancı kalmamıştı. Bu akşam nasıl bir yağmur yağdı ise hem o şakayığa hem kendisine buz kırağı da yağacaktı.
Ferahevler'e giden otobüs yanından geçtiğinde Siren'in gözünden bir damla yaş düştü. Hastanedeki güne yeniden dönmek istedi. O günden sonra her şeyin değiştiğini daha şimdi anlıyordu. O günün üstünden kaç gün geçtiğini bilmiyordu ama son beş günü iyi biliyordu. Boran'ın yurttan atılmasının ertelendiği o güne geri dönebilseydi bir şeyleri değiştirir miydi yoksa her şey yine aynı yere mi gelirdi? Bugün olduğu yere gelmesine neden olanın ne olduğunu bulabilir miydi? Yoksa bu yaşananlara hiçbir şey engel olamaz mıydı?
Gözyaşları onu kurtaramazdı ama okula geçen yıl gelmek onu kurtarırdı. Bu yurda hiçbir şekilde gelmemek onu kurtarırdı. Annesini bırakıp döndüğünde o masaya bakmamak onu tüm yaşananlardan ve yaşanacaklardan kurtarırdı. Ona dil çıkarmamak, ona bakmamak, ondan uzakta olmak, Hande dediğinde bu yurttan naklini istemek, Özge uyardığında dinlemek, onunla konuşmamak, ona mesaj atmamak, ona güvenmemek, ona en derin acılarını açmamak onu kurtarırdı. Altunizadeliler hakkında hiçbir şey bilmemek, bahçeye çıkmamak, kantine inmemek, Joker No:19'a gitmemek, Cihan ile onun hakkında konuşmamak, yaptığı hiçbir ilki onunla yapmamak onu kurtarırdı. Ona bu kadar güvenmemek, onu sevememek, ondan uzak durmak, onun hakkında düşünmemiş olmak onu bu aşktan kurtarırdı. Onu görmemiş, tanımamış olmak kalbinin böyle paramparça olmasını engellerdi. Boran'ın onu bir yıkıntı olarak geride bırakmasını engelleyecek çok şey vardı ama hiçbiri gerçekleşmemişti. Her şey onu bir yıkıma sürüklemişti ve Siren bu noktadan sonra ne yapacağını bilemiyordu. Her şey değişmiş ve daha da önemlisi her şey bitmişti. Masalın sonu gelmişti ve bu sonun bu şekilde olmasını kimse tahmin etmemişti. Mutlu bir son olacağına inanan Siren ise hiçbir şey görecek ya da hissedecek gibi değildi.
Korna sesini duyduğunda sese yöneldi. Yine yanlış zamanda karşıya geçmeye çalıştığını anladı. Trafik ışığından sonra arabaya değil de karşısına baktı. Bu defa ona gözleri parlayarak gülen bir Boran yoktu. Karşısında dikilen tanımadığı insanlar vardı. Işığın yanmasını bekliyorlardı. O ise yolun ortasında öylece kalmıştı. Hareket etmeyen kalabalığa doğru hızlı adımlar attı. Yağmurdan sonra hala etrafta insanların olmasına aldırmadan sahil boyunca yürümeye başladı. Yağmurun tekrar geleceğini ya da daha da üşüyeceğini aklının ucuna bile getirmeden yürümeye devam etti. Gidecek hiçbir yeri olmamasına rağmen yönü olmadan ayaklarının götürdüğü yere ilerledi. Ona ilk kucak açan yere gittiğinin farkında bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ KIRAĞI
General FictionOlmamasına razıyım, yeter ki oluyormuş gibi olmasın. Franz Kafka