*Ufacık bir sevinçle nasıl havalara uçup minicik bir düşünceyle kendimi nasıl yerden yere vurduğumu anlatamıyorum. Herkesten nasıl kaçmaya çalıştığımı, zaman ve mekandan nasıl koptuğumu, koskoca evrende kendime nasıl yer bulamadığımı anlatacak söz bulamıyorum. İyi bir insan olmak için nasıl tüm ruhumla uğraştığımı ama tüm dünyanın yükünü, suçlarını ve yanlışlarını sırtlanmışçasına her sabah kendimi yataktan çekip çıkardığımı da anlatamıyorum. Kendimi neden hiçbir güzelliğe değer görmediğimi de. Bu buz gibi yalnızlık ve kor gibi korkuyu tarif edemiyorum...*Kahvaltıdan sonra odama geçip hazırlanmaya başladım. Bekledigim cevap gelmişti. Bir sıkıntımız olmadığı için buluştuk. Sakin bir şekilde konuşabileceğimiz bir yere gittik. Sakin bir yer dediğimde park, ama çocuklar yoktu henüz.
Gittiğimde benden önce Serhat ve Gani gelmişti. Grubun tamamlamasını beklerken Serhat ve Gani ile biraz konuştuk. Ardından Fatma ve Tarık geldi. Belli ki buluşup gelmişler. Sonra Ayaz ve Ertan da geldiğine göre konuşmaya başlayabilirdik.Ben "Sonunda toplanabildiğimize göre başlayalım"
Gani "Aynen sıkıldım beklemekten"
Ayaz " Öncelikle ölen kızın ailesi ile konuşmalıyız."
Ben"Tamam o zaman gidelim mi?"
Ayaz"Gidiyoruz"
Fatma "Durun"
Gani"Yine ne var anasını satayım"
"Kızının öldüğünü o kadına nasıl söyleyeceğiz ya kolay birşey değil bu kızını bulacağımızı söylemiştik"
"Haklısın knk ama bir şekilde söylemek zorundayız. Şimdi iyi olalım.
"Tamam ya"
Ayazın arabasına bindik. Ayaz yolu biliyor olmalıydı. Adresi bulmuş demek ki.
Evet en zor yere geldik. Nasıl söyleyeceğiz?
Kadın kapıda bizi bekliyordu. Hepimiz arabadan indiğimizde kızının inmesini de bekliyordu belli ki. Öyle bir bakıyordu ki çıkmasını bekler umutla ama göremeyince yüzü düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARİP
ChickLitYağmurda çay içmek kadar huzur verici birşey varmıydı? Onca acın varken...