'Hepimiz gökyüzüne baktığımızda farklı şeyler görürüz.. Birimiz zifiri bir karanlık görür..Birimiz ise yıldızlarla süslenmiş bir gökyüzü..Söylesenize içinde tek bir ışık dahi yanmayan bir insan gökyüzünü nasıl aydınlatabilir... Ama içi Güneş kadar parlak biri gökyüzünde farklı şeyler görür..Aslında bütün mesele içimizdedir,ruhumuz...Gökyüzü bizim ruhumuzdur..Ruhunun ışığını açmayan biri bu atmosferi nasıl aydınlatabilir ki... Ruhunuzun ışığını yakmayı deneyin defalarca,olmazsa yeniden, yeniden ve yeniden kendinize yeni bir ışık yakana kadar deneyin ve asla pes etmeyin.. Ruhunuzun ışığını en kısa sürede açmanız dileğimle...'
Sabah uyandığımda yeni bir güne gözlerimi araladım. Bugün okul vardı.
Hazırlanmaya başladım. Bizimkiler işe benden önce gidiyorlardı. Bu yüzden bağırarak şarkı söylüyordum sabah sabah. Dünkü olanlar aklıma geldikçe utanıyorum sanırım.
İlkim sensin Ayaz.İlkler benim için hep önemliydi ama böyle hayal etmemiştim hiç. Herşey bi anda oldu. Sanırım yaşadığım bir başka huzur verici şeyde buydu.
Dışarı çıktığımda gözümü yakan güneşe burdan teşekkür ediyorum. Gözümü hallettin.
Fatmayla buluşup okula gidicektik yine.
Yolda yürürken aklıma Yasemin geldi.
Kim bilir şimdi ne yapıyor. Ne halde. Benim yüzümden ona bi zarar gelirse kendimi affetmem.
Dalgın dalgın yürürken Fatma beni bulmuştu sonunda. Yürümeye devam ettik."Ee naptın durumlar nasıl"
"Normal herzamanki gibi"
"Anladım. Yasemini bulabilcekmiyiz"
"Tabikide umarım başına birşey gelmemiştir."
"Umarım"
Okula geldiğimizde uzun bir süre sonra aynı diyalog istemsizce gülümsedim. Özledim sanırım. Okuldaki herkes bize bakıyordu.
"Hayırdır açıkta birseymi var neye bakıyosunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARİP
ChickLitYağmurda çay içmek kadar huzur verici birşey varmıydı? Onca acın varken...