"Leydim, peki bu elbiseye ne dersiniz, beğendiniz mi?"
Bugün denediğim kaçıncı elbise olduğunu artık saymayı bırakmıştım. Her ne kadar gereksiz desem de sabahtan beri elbise deniyordum ve emin olun bu düşündüğünüzden kat ve kat yorucu bir iş. Hele o korseler! Onlara hiç değinmeyeceğim. Anlatacak kelime bulamıyorum çünkü.
"Geçen denediğim en az otuz iki elbise gibi bunu da beğendim. Ne zaman bitecek bu iş artık?" Bunu öyle bir bir tonda söylemiştim ki dışarıdan gören biri işkence edildiğini düşünürdü. Gerçi, arasında pek fark göremiyorum ben.
"Ama leydim, sizin orada en güzel görünüşte olmanızı istiyorum. Bendeniz Louis Wouters bunun için hayatımı adayacağım. Saraydaki en gösterişli ve güzel leydi siz olacaksınız emin olun!"
"Bu adam neyden bahsediyor?" diye sorabilirsiniz. Merak etmeyin, az sonra anlatacağım hepsini.
"Evet, anlıyorum Bay Louis. Ancak bu bugün denediğim kaçıncı elbise eminim şu odadaki kimse sayamamıştır. Ayrıca sizin tasarımınız olan birkaç elbisenin bile göz kamaştırmak için yeterli olduğunu düşünüyorum. Sadece kendine güvenmeyen tasarımcılar tasarımlarının fazla olduğunun belli olmasını isterler. Her tasarımlarının kendine has bir göz kamaştırıcılığı yoktur çünkü. Bu yüzden nitele değil de nicele önem verirler. Sizce de öyle değil mi?"
Bırak da gideyim artık!
Anladığım kadarıyla sonunda Bay Louis ikna olmuştu. "Sözlerinize kesinlikle katılıyorum Leydi Elizabeth. Benim bir tasarımım bile diğerlerinin tüm koleksiyonuna bedeldir. Öyleyse burada bırakalım, sarayda özel bir tasarım isteğiniz olursa bana iletmekten çekinmeyin lütfen. En harika şekilde elinize ulaştıracağımdan emin olabilirsiniz." Selam verdikten sonra çalışanlarına odadaki eşyaları toplamalarını, konaktan ayrılacaklarını söyledi. Acılı sekiz saatten sonra özgür olmuştum sonunda!
Bir elbise daha denemeyecek olmamın verdiği mutlulukla üzerimdeki katman katman kıyafeti hizmetçilerin yardımıyla çıkarttım. Şu an yapmak istediğim tek şey odama çekilip biraz dinlenmekti.
"Harmony, odama zencefil çayı ile biraz kurabiye getirebilir misin?" Harmony, ilk Elizabeth olduğumun farkına vardığım zaman odamda olan hizmetçiydi. O günden beri bir isteğim olduğunda ilk ondan rica ediyordum.
"T-tabiki de Leydi Elizabeth!" Kendisi ona ilk iyi davrandığımda on saniye gibi bir süre şok içerisinde bakakalmıştı. Neden öyle davrandığını başta anlamasam da sonrasında Elizabeth'in hizmetçilerine her zaman kötü davranan birisi olduğunu okuduğum aklıma geldi. Kötü kızdan daha azı beklenemez herhalde değil mi? Şimdi hiçbir hizmetçiye öyle davranmasam da hala biraz şaşırıyorlar. Zamanla bunun da olmayacağını umut ediyorum ancak.
Üzerimdeki fazlalıklardan kurtulup rahat bir şeyler giyebildiğimde odama doğru yol aldım. Şu karmaşaların bir an önce bitmesini istiyordum.
Yorucu bir günün sonunda odama dinlenmeye çekilebildiğime hala şaşırıyordum. Sadece bugün değil beş gündür konak karmaşa içerisinde aslında. Bu kadar karmaşanın sebebi de yakında sarayda yaşamaya gidecek olmam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Yaşam 1-2
Historical Fiction| WATTYS 2021 KAZANANI | Melis Aksoy, her yerde görebileceğiniz türde sıradanlığa sahip bir genç kızdı. Onu diğerlerinden ayıran mükemmel bir dış görünüşü veya herkesi şaşkına çevirecek zengin bir hayatı yoktu. Ancak kötü bir hayata da sahip değildi...