İnsanlara yaşama sevinci getirecek belirli şeyler vardır hayatta. Sımsıkı tutunurlar bunlara. Onun olması güç verir bireye. Hayata pozitif bakar, yaşama isteğini buluverir. Onunla olmak ne güzel şeydir öyle! Sonsuza kadar sahip olmak ister ona, olamayacağını bile bile.
Fakat onlululuğa alışınca onsuz kalacağı günler siliniverir aklından. Kaybedince de sahip olduğu o güzelliği, bulutların üzerinden yere çakılıverir. Yaşam enerjisi kalmaz, bundan sonra yaşayamayacağını düşünür. Hayatının anlamı o'dur çünkü. Onsuz yaşamanın ne anlamı vardır?
"O" dediğimiz hayatımızın anlamı herkes için aynı şey değildir, kişiden kişiye değişir.
Kimine göre o, aşktır. Aşık olmak, onunla olmak yaşama sebebidir onun için.
Kimine göre o, paradır. Parasının olması, yaşamasının tek mantığıdır ona göre.
Kimine göre o, ailedir. Ailesi, en değerli varlığıdır hayatta. Sımsıkı ayaklarının üstünde tutar onu.
İlla çok önemli bir şey olmasına da gerek yoktur o'nun. Bir çiçek de hayata bağlayabilir bir insanı, birisinden duyduğu tek bir söz de.Benim içinse çok basit bir şeydi. O'nun olması mutluluğumun kaynağıydı. Ancak artık o'na da sahip değildim. Yaşamanın değeri kalmamıştı gözümde.
"Senin için o kadar değerli olan şey neydi?" diye soracak olursanız söyleyeyim:
"Yemek."
Beş milyonuncu kez transa geçmiş gibi tekrarladığım kelime, anlaşılan Cindy'nin sinirini bozmuştu. Beni öldürecek gibi baktığı gözleriyle yanıma yaklaştı.
"Eğer bir kere daha yemek dersen bir daha yemek yiyemeyecek şekle sokarım o ağzını." Gerçekten bana çok sert davranıyordu. Burada yaşama amacımı kaybetmiştim. Söylediği sözler çok acımasızcaydı!
"Ama Cindy, anlamıyorsun. Yemek benim yaşam kaynağım! Onsuz nefes almak bile çok zor geliyor. Sen ise buraya gelmiş acıyan yarama tuz basıyorsun." Ben de sinirlenmiştim. Artık bir parçam gibi olan yataktan güçlükle doğruldum. Kaşlarımı çattım ve sol başparmağımı suçlarcasına Cindy'e doğrulttum.
"Hem bana zorla diyet yaptırıyorsun hem de gelmişsin burada bana bağırıyorsun. İyi misin kızım sen?" Cindy bu sözlerimle bana nefes almam bile israfmış gibi bakıp elini alnına vurdu. Bana olan bıkkınlık dolu bakışlarından gene bir azar yiyeceğimi anladım.
"Kızım, sen değil miydin bana kilo aldım kilo aldım diyen? Sanki kıtlık varmış gibi yediğinden yakında kıyafetlerine sığamayacaksın! Ne yapmayı düşünüyorsun? Öbür leydiler geldiğinde önlerine çuvalla çıkmayı mı?"
Tamam, söyledikleri çok mantıklıydı kabul. Ama sırf birkaç kilo aldım diye beş gündür Cindy'nin tehditlerinden dolayı doğru düzgün bir şey yiyemiyordum. Neden bunu bana yaptığını sorduğumda da hep aynı cevapları veriyordu.
Neymiş öbür leydilerin yanında kilolu durup rezil olamazmışım, dalga geçilen birine yardımcılık yapamazmış, üstelik kendince sebepleri de varmış. Gelip düzgünce acı çekmenden zevk alıyorum desene, ne böyle süslü kelimelerle uğraşıyorsun değil mi ama?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Yaşam 1-2
Historical Fiction| WATTYS 2021 KAZANANI | Melis Aksoy, her yerde görebileceğiniz türde sıradanlığa sahip bir genç kızdı. Onu diğerlerinden ayıran mükemmel bir dış görünüşü veya herkesi şaşkına çevirecek zengin bir hayatı yoktu. Ancak kötü bir hayata da sahip değildi...