19 "YÜZLEŞME"

70.7K 5K 1.3K
                                    



ALİSA

O kadar çok korkuyordum ki...

Kendimi sevdiğim adama yaslamış, sıkıca ellerini tutmuştum. Onun ellerinin sıcaklığını hissetmek bile beni rahatlatmıyordu. Kalbim öyle korkuyla atıyordu ki, aklıma o lanet ihtimal geldikçe kendimi ona sokulurken buluyordum.

Poyraz yavaşça belimi okşadı.

"Bebeğim..." Kulağıma fısıldıyordu.

Beni sakinleştirmek istediğini anlayabiliyordum ama bu pek mümkün görünmüyordu.

"Yârim..." Diye fısıldadım.

Poyraz'ın dudaklarında bir tebessüm belirirken kaşlarımı çattım. Bu adam aptal mıydı? Peşimizde bizi takip eden bir araba olabilirdi! Hâlâ sırıtıyordu!

"Poyraz sana bir şey yaparlar mı?" Poyraz yavaşça gözyaşımı sildi. "Senin canını acıtırlar mı? Kim onlar? Bizi öldürmek mi istiyorlar?" Merak ettiğim soruları sorsam da cevap vermeyeceğini çok iyi biliyordum.

"Kimse sana bir şey yapamaz yavrum. Sen endişe etme." Tam dudaklarımı aralayacaktım ki beni susturdu. "Bana da yapamazlar! Ben boktan bir çatışmada ölecek adam mıyım?"

Boktan bir çatışma?

Aklıma gelen bütün ihtimaller doğruydu demek... Sevdiğim adama sokuldum. Başımı onun boynuna gömdüm.

"Poyraz..."

"Canım?"

"Poyraz çatışmasan olmaz mı?"

Ona öyle masum baktım ki... Poyraz içten bir kahkaha atıp başımı tutup göğsüne bastırdı.

"Ulan, ulan yerim o senin küçük burnunu... Kurban olurum o güzel dudaklarına... Bakma bana öyle! Mecburum kızım, anla da!"

Poyraz'ın beni sevmesine aldırmadan geri çekildim. Ölme tehlikesi vardı ama adam hâlâ beni övüyordu! Sanki hiçbir şey olmamış gibi sakince konuşuyor, gülüyordu!

"Olmaz, izin vermiyorum! Benim değil misin? Çatışamazsın! Sen daha yeni vuruldun Poyraz! Benim hayatım hep böyle korkarak mı geçecek? Hep senin için korkacak mıyım?!" İstemeden de olsa sesimi yükseltmiştim.

Kağan ise sessizce bizi izliyordu. En sonunda bana döndü.

"Yemin ediyorum bu kadınlar bizi çıldırtıyor! Bak Alisa, bak kardeşim..." Yavaşça dizime dokundu. "Ona bir şey olmayacak, bize de bir şey olmayacak! Poyraz'a bir şey olmasına izin vermem, herkesten önce ben gider kurtarırım onu! Canım pahasına yaparım inan ki... Ne olur artık endişe edip kendini üzme! Çocuğunuza yazık ediyorsun!"

Dudağımı büktüm. Bakışlarım sevdiğim adama dönerken hafifçe başını salladı.

Poyraz'ın telefonu çaldığında hemen açtı. Yine Arapça konuşmaya başladığında ofladım.

Hiçbir şey anlamıyordum! Poyraz'ın kaşları gittikçe çatıldı. En sonunda öfkeyle bağırıp telefonu kapattı.

"Sikerim böyle işi!" Diye gürledi.

Korkuyla yutkundum...

Yine ne oluyordu?

Biz nereye gidiyorduk?

En sonunda delirecektim!

Poyraz, Barlas'a bakıp bir şeyler anlatmaya başladı. Yine Türkçe konuşmuyordu! Sırf ben anlamayayım diye Arapça konuşuyordu!

"Gzamşine mu ağodu?" Diye sordum.

Poyraz gözlerime baktı ve sustu. Ona biraz daha sokuldum. Israrcı bakışlarıma karşılık dudaklarıma sıcacık bir öpücük bıraktı.

KUZEY RÜZGÂRI -BÖRÜ- (KARADENİZ SERİSİ -III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin