Yoldaydık.
Otobüslere binmiş, eve geri dönüyorduk.
Her şeyi dakikalar önce bitirmiştim. Belki de "Adım Hüseyin." dediğim an bitmişti her şey, ben şu an farkına varıyordum. İçimde çok rahatsız edici bir his vardı. Vicdanım sanki olanları keyifle uzaktan izliyormuş gibiydi. Beynim, hatta kalbim bile bana destek olmuyorlardı. Haklıydılar, haklı bir tarafım yoktu.
Kulağıma kulaklıklarımı geçirmiş, sırf birazcık da olsa aklımdakiler dağılsın diye öylesine bir şarkı açmış, kafamı cama yaslamış dışarıyı seyrediyordum. Yağmur çiseliyor, cama düşen ince damlalar giderek artıyordu.
Otobüse binene kadar ve otobüse bindikten sonra kimseyle konuşmamıştım. Kızlar arada çabalasa da çıtım çıkmamıştı. Onların aksine Arda hiç konuşmamıştı benimle. Sadece otobüse binerken birkaç saniye göz göze gelmiştik.
Cama yasladığım kafamı çekip usulca yutkundum. Çağlar bana çok kızmıştı, acaba diğerleri ne düşünüyordu? Nefret mi edeceklerdi benden, affederler miydi ya da?
Keşke tanışmasaydık.
Keşke o gün o oyunu oynamasaydık da Çağlar'ı aramak zorunda kalmasaydım.
Tanışmasaydık da onlara yalan söylemek zorunda kalmasaydım.
Bu cümleleri aklımdan geçirdiğim için saniyesinde pişman olsam da hissettiklerim bunlardı.
Ve keşke cümlelerimin başında 'keşke' diyeceğim şeyler yapmasaydım.
Gözlerimi kapatmış telefonumu açmıştım ki dakikalar önce bir bildirim geldiğini gördüm.
Çağlar adlı kişi sizi HACILAR grubundan çıkarttı.
*
Yolculuk en sonunda bitmiş, ama içimdeki savaşım hala sürüyordu. En son aldığım bildirim iyice çökertmişti beni. Kızlar beni eve bırakmak için ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar onları sert bir dille reddetmiştim. Onlara karşı sert tavrım beni üzmüştü. Anlayacaklarını umarak eve doğru yürümeye başladım.
Çok geçmeden eve varmıştım. Apartmana girip valizimi zorla sürüyerek merdivenlerden çıkmaya başladım. Kapının önüne gelince hafifçe tıkladım kapıyı. Annem gülümseyerek açtı kapıyı.
"Elis! Hoş geldin anneciğim!"
Duvar gibi olan suratımı görünce çattı kaşlarını. "Ne oldu? Moralin bir bozuk gibi?" Ayakkabılarımı çıkartıp içeri bir adım attım. Annem de elimdeki valizi aldı. "Elis söylesene ne oldu? Kampı mı beğenmedin?"
"Yok..." diye mırıldandım odama geçerken. "Çok beğendim."
"Dalga mı geçiyorsun? Kızım telaşlandırma da söyle!"
"Bir şey yok anne. Yorgunum biraz."
"Bu arada ben bir şey öğrendim... Ne zaman kızsam diye düşünüyorum." dedi odama geçip valizi yere bırakırken. Kaşlarımı çatarak baktım ona. "Kampa kızlar da gelmiş?"
Gözlerimi devirerek üzerimdeki hırkayı çıkardım. "Evet?"
Annem birkaç saniye bana baktı. "Sonra konuşuruz tamam... Sen şimdi duşa falan gir, değiştir üzerini..." Gülümseyerek çıkınca odamdan ilk önce telefonumu çıkartıp yatağa doğru fırlattım. Banyoya gidiyordum ki yatağın üzerindeki telefonum titredi. Merakla gidip açtım.
Arda: Neler oluyor?
Arda: Anlat lütfen
Bildirimin ondan geldiğini ummamıştım. Ama rahatsız da etmemişti.
Elis: İstemiyorum
Telefonu tekrar kapatacaktım ki hemen yanıt verdi.
Arda: Lütfen
Arda: Yanında olmak istiyorum
Arda: İyi görünmüyorsun Elis
Arda: İçini dök belki rahatlarsın
Elis: Arda lütfen zorlama
Elis: İstemiyorum.
Arda: Ben buradayım
Arda: Her zaman gel.
Telefonu kapatıp banyoya girdim. Aynadaki yansımam karşısında moralim daha da bozuldu. Saçlarım dağılmış, bakışlarımda bir donukluk vardı. Sanki ben değildim gördüğüm. Elimi saçıma götürüp kulağımın arkasına attım. Kurumuş dudaklarımı dilimle ıslatıp ellerimi mermere dayadım. İçimi dökmem gerekliydi. Ama kızlara değil. Onlara anlatınca kendimi daha da suçlu hissediyordum nedensizce. Banyodan hızlıca çıkıp odama geçtim.
Ve Arda'ya yazdım.
Elis: Yarın saat beşte.
Elis: Sahil kenarındaki banklarda.
*
Helüüüü
Hadi yine iyisiniz bölümü erken attımssss bu yüzden 320923093209 yıl bölüm gelmicek .dd
Bugün de çok komiğim.
Mizah şov.
Oy-yorum falan takılın kafanıza göre :33
Sizi seviyorrumm :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİVİ|Texting
Povídky054**: Aa, yeni biri. Kimsin birader? Elis: Hüseyin ben. * Kiviyi alıp ortadan ikiye böldüm. Tırnaklarımla siyah çekirdeklerini çıkartıp elmacık kemiklerimin üzerine teker teker yerleştirdim. Çekirdeklerini ayıkladığım kiviyi hızlıca yerken onların...