"Ö-önemli değil. Bu arada...al. Senin olsun."
Minik Izuku, şortunun arka cebinden, All Might desenli bir anahtarlık çıkarttı. Yaşıtı biraz şaşırmıştı. Yeşil gözlü çocuğun elindeki anahtarlığa baktı. Yüzüne belli belirsiz bir tebessüm koydu. Fakat onu alamazdı. O, onundu. Alsa bile, geri vermek için yarın buraya gelir, o gelmese bile beklerdi. Üstüne bir yük almış gibi hissederdi. Karşısındaki bekleyen eli geri itti. Ardından parmaklarını kappattı.
"Alamam, üzgünüm...o senin."
"Dert etme, bende bunlardan çok var. Sana veriyorum, çünkü bir daha karşılaşamazsak bile beni hatırla, diye. Lütfen al."
Izuku elindeki anahtarlığı, oğlana uzattı tekrar. Küçük melez anahtarlığı aldı. Sıkı sıkı tuttu. Yeşil gözlü oğlan, evine doğru yürümeye başladı. Yaşıtına el salladı. Oğlan koştu ve minik bedene sarıldı. Izuku bi süre duraksadı. Bunu beklemiyordu. Kolları ile yaşıtını sardı. Birbirlerine kısa da olsa sarıldılar. Vedalaştılar ve ikisi de evlerine doğru yol aldılar. Küçük melez, uzun zaman sonra ilk defa bu kadar mutlu olmuştu. O diğerleri gibi değildi. Farklıydı, sevimli, can'a yakın ve onun ilk arkadaşıydı. Minik Izuku da aynı duygular içindeydi. Ona yardım etmiş olmak, onu çok mutlu etmişti. İçi içine sığmıyordu. Buraya geldiğinde ne kadar üzgün olduğunu hatırladı, şimdi ise etekleri uçuşuyordu resmen. Eve gidip annesine her şeyi anlatacaltı...
∞
⑅ Günümüz ⑅
⑅ Todoroki'nin Ağzından ⑅Saat erkendi. Yurtta tek ben ve Midoriya uyanıktık. Çapraz koltuklarda oturuyorduk. Bugün sınıfça müzeleri ziyaret edecektik. Özel bir etkinlikmiş. Saçma ve gereksiz bir şey anlayacağın. Fakat gitmek zorundaydık. Karnelere işleneceğini söylemişti Aizawa Sensei. İstesek de istemesek de gidecektik. Derin bir nefes verdim. Midoriya'ya döndürdüm başımı. Defterine bir şeyler yazmakla uğraşıyordu. Her gün yazıyordu. Ne yazdığı konusunda en ufak bir fikrim olmamasına karşın, merak da ediyordum. Ayağa kalktım. Bana göz ucuyla baktığını gördüm. Fakat çaktırmamaya çalıştım. Yanına oturdum. Defterini panikleyerek kapattı. Tüm vücudunu bana doğru çevirdi. Bacaklarını bedenine çekti. Yanakları biraz pembeleşmişti. Arkasına sakladığı defteri almak için uzandım. Kendini geri çekti. Defteri saklamaya çalışıyordu. Ben defteri almaya çalıştıkça o da kendini geri çekiyordu. Koltuğun kol kısmına kadar geri gitti. Sağ kolu ile yüzünü gizliyor, sol eli ile de defteri tutuyordu.
"Midoriya neden defteri gizliyorsun?"
"Sa-sadece...boşver Todoroki."
Kolunu indirdi. Yanakları ve burnu biraz kırmızıydı. Kocaman zümrüt gözleriyle bana bakıyordu. Şirin göründüğünü kabul etmem lazım. O bakışlar, yanaklar, yüzü bile şirin görünmesine yetiyordu. Ben ne düşünüyorum? O benim arkadaşım. Fazlası değil, olamaz da.
"Ba-bana kızdın mı? Yani göstermedim diye."
"Hayır. Senin özelin. Karışmam kabalık olur. Özür dilerim."
"Ö-önemli değil Todoroki. Kendini üzme."
Midoriya kafasını sağa döndürdü. Üzgün gibiydi. Koltuktan kalktı. Koridora doğru yürümeye başladı. Peşinden gittim. Birlikte asansöre bindik. Terasa çıktık. Dirseklerini demirliklere yasladı. Hava soğuktu. İlkbahara yakındık. Çiçekler açmaya, kuşlar uçmaya ve yuva kurmaya, meyveler yetişmeye başlamıştı. Doğanın güzellikleri. Hepsi birer mucize. Midoriya kollarını iki yana açtı ve gerindi. Köşede bıraktığımız birkaç tane minder vardı. İki tanesini çekti. Maviye ben, yeşile o oturdu. Omzuma yaslandı. Omzundan tuttum. Kafamı, kafasının üstüne koydum nazikçe. O narin ve tatlı sesi ile konuşmaya başladı.
"Todoroki, doğa ana ne kadar fazla süprizlerle dolu değil mi? Mesela küçük bir tohumdan, devasa büyüklükte ağaçlar yetişiyor...veya yumurtadan minik bir kuş çıkıyor. Büyüyor ve onun da yavruları olduğunda, onlara bakıyor. Sadece hayvanlar ya da ağaçlar değil tabiki de. Biz de bu mucizevi döngünün bir parçasıyız aslında."
"Haklısın Midoriya. Bu kadar derin düşünmen çok hoşuma gidiyor. İnsanların göremediği bir tarafı görüyorsun. Gördükleri, diğer insanlara anlatmak, aktarmak için can atıyorsun. Bu güzel bir şey."
Kafasını kaldırdı ve kocaman gülümsedi. Her gülümsediğinde, kalbim acıyor aslında. Ama o, bu acıyı anlamasın diye, kendimi tutuyorum. Neden acıdığını da bilmiyorum. Belki en yakınlık duyduğum kişi olduğu içindir. Çocukluğumda gördüğüm oğlandan sonra...
∞
Flashback bitti. Fakat merak etmeyin. Bölümlerin bağzılarında bu flashbackler devam edecek. Şu anda günümüze döndük. Todoroki ve Midoriya en yakın iki dost. Gerisi yok. Tabi şimdilik. Kısa kısa yazmak iyiymiş. Onu anladım. Yormuyor. Uzun uzun da yazmayı sevsem de bir süre sonra aklıma pek bir şey gelmiyor. Uzun bölümler yazan herkese burdan selamlar! Her neyse bu arada kitapta ara ara farklı ship lere de değinmeye çalışacağım. Kiribaku veya Kamijirou gibi. Kitapta görmek istediğimiz sahipleri yazın lütfen. Ona göre devam edebilirim. Ve ship öneren herkesi diğer bölümlere adayabilirim!
Umarım severek okumuşsunuzdur. Sizleri seviyorum. PLUS ULTRA!!!
。・:*:・゚★,。・:*:・゚☆。・:*:・゚★,。・:*:・゚☆。・:*:・゚★,。・:*:・゚☆。・:*:・゚★,。・:*:・゚☆。・:*:・゚★,。・:*:・゚690 kelime...
Jasmina_kirishimafan bu bölüm senin içindi!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔ [⑅ Childhood Friends ⑅] / Tododeku
RomanceO benim küçükken tanıştığım, bir kere gördüğüm, arkadaşım olarak saydığım tek kişiydi. Ona hayatımı anlatmıştım. O da kendi hayatını bana anlatmıştı. Bana bir hediye bile vermişti. Bir günlüğüne, hatta birkaç saatliğine de olsa, onla geçirdiğim daki...