Biraz daha oturduktan sonra salona geçtik. Mineta, Kaminari ve Sero çoktan uyanmıştı. Oturmuşlar, sohbet ediyorlardı. Midoriya bana döndü ve bahçeyi işaret etti. Kafamı salladım. Sürgülü kapıya doğru yürürken Mineta, Midoriya'nın üstündeki kapşonluya asıldı. Midoriya kafasını çevirdi. Mineta ikimize şüpheli şüpheli bakıyordu. Bir kaşı havadaydı. Sero elini yüzüne götürdü. Kaminari ise kafasını "olamaz" manasıyla sağ sola sallıyordu. Mineta kollarını bağladı. İkimizi uzunca bi süzdü. Midoriya biraz tırsmıştı. Yüzünden belli oluyordu. Kapşonlusunun fermuarını tuttu. Aşağı yukarı çekmeye başladı. Böyle yaptığı zaman stesli olduğunu söylüyordu. Tabi bunu şu anda benden başka biri anlayabilir miydi, onu bilmiyorum.
"Siz ikinizin arasında ne var? Bugünlerde çok yakınsınız. Özellikle, Sport Festivali'nden sonra."
Midoriya'ya döndüm. Kafası yere dönüktü. Yanakları biraz kızarmış gibiydi. Utanmıştı herhalde. Fakat Mineta'nın böyle düşünmesine ne sebep olmuştu, çözemedim. Arkadaşız, o kadar. Yakın gözükmemizin nedeni, birlikte takılmamız, ödevleri ve antremanları birlikte yapmamız...olabilir miydi? Bunda ne sıkıntı vardı ki? Ona bakılırsa, Kirishima ve Bakugou da yakınlar. Ama onlar da arkadaş. Fazlası olsaydı, ilk ikimize söylerlerdi zaten. Mineta'nın her daim fesat düşünmesi, bütün sınıfı sinir ediyordu. Sinir olmayan biri var mıydı ki?
Ben bu düşüncelerle kafamı doldururken, Midoriya kolumu tuttuğu gibi bahçeye çıkarttı beni. Saçları, gözlerini gizliyordu. Başı yere doğruydu. Bu kadar zaman geçmesine karşın, onun bu hallerini hiç görmemiştim. Kızgın mı, üzgün mü ya da canı mı sıkkın olduğunu anlayamıyordum. Beni, bahçedeki en büyük ve köklü ağacın dibine kadar götürdü. Oturduk. Yüzüme hızlı bir esinti çarptı. Rüzgar, birkaç saat öncesine nazaran, hızlanmıştı. Sertti. Ağaçtaki turuncu ve sarı birkaç yaprak, esintinin verdiği hafif sarsıntı ile yere düştüler. Kızlardan birkaçı da uyanmış, bahçeyi geldiklerini fark ettim. Midoriya'ya döndüm. Üstümdeki uzun kollu, gümüş renkli kırkayı tutuyordu. Yüzünü hâlâ göremiyordum. Sanki benden gizliyordu gibiydi. Ama neden? Etrafa göz gezdirdim. Sürgülü kapının arkasında duran ve bize bakan Mineta'yı gördüğüm anda gözlerim büyüdü. Bunu beklememiştim. Bakugou arkadındaydı. Kafasına yumruk attığı gibi Mineta yere düştü. Minik de olsa sevindim. Bakugou bana baktı. Ardından zebra perdeyi indirdi. Midoriya hırkamı tutuyordu hâlâ. Üşümüş müydü acaba? Hırkamı çıkarttım. Midoriya'ya uzattım. Eliyle geri itti.
"Lütfen üşüdüysen, giy Midoriya. İçindeki kısa kollu zaten. Kapşonlunu çıkart. Sıcak tutmadığını biliyorum. Hadi, al."
Midoriya kapşonlusunun çıkarttı. Elimdeki hırkayı ona verdim. Kollarını geçirdi. Kapşonlusunu da üstüne örttü. Derin bir nefes verdi. Sol tarafıma oturduğu için, elimi, omzuna koydum. Üşümüştü. Hava serindir zaten. Başını, omzuma yasladı. Biraz sıcaktı sanki. Konntrol etmek amacıyla elimi, ankına götürdüm. Kafasını kaldırıp, gözlerini kapattı. Anlı sıcaktı. Sessizce burnunu çekti. Hasta mıydı? İçeride iyiydi aslına bakılırsa. Belki de soğuk yüzündendi. Rüzgar çarpmış olabilir mi? Neden bu kadar endişelendim ki? Hasta olmuş olabilir. Bunda büyütülecek bir durum yok, değil mi? Midoriya kafasını tekrar omzuma yasladı. Sağ elimi, anlına koydum. Elimin soğukluğu ateşini biraz olsun düşürür diye düşündüm.
"To-Todoroki, ben iyiyim. Merak e-etme."
Tatlı sesi, biraz boğuk çıkmıştı. Konuştuktan sonra biraz öksürdü. Belki de terastayken, cereyanda kalmıştık. Aizawa Sensei'ye söylesek de, bugünkü geziye gitmese miydik? En azından Midoriya gelmezdi. Sanki onu, ben hasta etmiş gibiydim. Nefes alış verişim bozuldu bi anda. Kalbimin ritmi değişti. Midoriya bir şey olduğunu anladı herhalde ki, oturduğu yerden kalktı ve önüme diz çöktü. Elini, yanağıma götürdü. Bana o kocaman, şirin, zümrüt gibi parlayan gözleri ile bakmaya başladı. Yanakları ve burnu kırmızıydı. Çilli yanaklarının al al olması, onu daha sevimli yapıyordu. Tanrı, onu özene bözene yaratmıştı sanki. Gözleri, yüzü, elleri, vücudu... O kusursuzdu.
Midoriya'nın sırtından tuttum ve sıkıca sarıldım ona. Ellerini, göğsüme koydu. Sanki bir çiftsiniz gibiydik. Ve büyük bir ihtimalle, şu anki pozisyonumuz çok yanlış anlaşılacak cinstendi. Kollarımı, sırtından ayırdım. O da ellerini, göğsümden çekti. Yerden kalktık. Kapşonlusu yere düşmüştü. Aldım ve silkeledim. Omzundan tuttum. İçeri girdik. Salondan açılan bir sürgülü kapı olduğu için, orda bulunan herkes bize bakıyordu. Özellikle de Mineta. Asansöre doğru hızlı adımlarla yürüdük. O sırada bağırma sesi geldi salondan. Arkamı döndüğümde Mineta'nın yerde kıvrandığını, Bakugou'nun ise "zafer" dermişcesine olan bakışları, beni ciddi anlamda mutlu etti. Çamaşır odasına girdik. Burda ek olarak ilk yardım seti, ilaçlar vb. sağlık eşyaları bulunuyordu. Midoriya'yı sandalyeye oturttum. Kapşonlusunu çamaşır makinesinin üstüne koydum. İlaç dolabını açtım.
"Todoroki, ge-gerek yok. Ben iyiyim. Bi-biraz dinlediğim, geçer. Aizawa Se-Sensei'ye söyleriz. Gi-gitmeyiz."
"Bu gezi ile değil, seninle ilgili Midoriya. Karne hiç mi hiç umrumda değil. Sen iyi ol, bana yeter."
İlaç dolabını kapattım. Rasgele bir şey içirmek istemiyordum. Midoriya'nın da pek yürüyecek hali yoktu. Bacaklarından ve sırından tuttum. Kucağıma aldım. Yanakları zaten kırmızıydı, biraz daha kızardı. Yanakları, burnu ve çenesi. Çamaşır odasından çıktık. Odama götürdüm onu. Yatağa yatırdım. Üstündeki hırkayı çıkarttım. Pencereyi açtım. Bir kaba soğuk su koydum. Çekmece m'den bez çıkarttım iyice ıslattım. Anlına koydum. Titredi. Birkaç defa bezi ıslatıp, anlına koydum. Aizawa Sensei'in sesini duydum. Hazırlanmamız gerektiğini söylemişti. Fakat Midoriya'nın bu haliyle bir yere gideceği yoktu anlaşılan. Aizawa Sensei ile konuştum. İkimiz yurtta kalacak, diğerleri gidecekti. Karnemi yansımayacakmış. Yani ikimizinkine, diğerleri için durum farklıymış. Yani koca yurtta sadece ben ve Midoriya olacaktık.
∞
Uzun bir bölüm oldu. Mineta ne kadar fesat değil mi? Tch! Her neyse, Mido ve Todo'nun koca yurtta tek olmaları çok güzel. Tabi bence. Sizce? Diğer bölümde ne olacak? Hmmm...
Bu arada medya'ya eklediği şarkıyı dinlemeyi unutmayın. Çok anlamlı bana göre. Büyük bir olasılıkla da uzun süre boyunca dinleyeceğim bir şarkı olacak bu.
◖Bahjat - Hometown Smile◗
Umarım beğenmişsinizdir. Ship lazım diğer bölümde de söylediğim gibi yazmayı ubutmayın boncuklar!
865 kelime...
bahar8585 bu bölüm senin için!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔ [⑅ Childhood Friends ⑅] / Tododeku
RomanceO benim küçükken tanıştığım, bir kere gördüğüm, arkadaşım olarak saydığım tek kişiydi. Ona hayatımı anlatmıştım. O da kendi hayatını bana anlatmıştı. Bana bir hediye bile vermişti. Bir günlüğüne, hatta birkaç saatliğine de olsa, onla geçirdiğim daki...