[⑅ 9 ⑅]

1.5K 145 92
                                    

Telefonun o korkunç zil sesi ile uyanmaktan daha güzel bir şey olamaz, değil mi? Telefonu elime aldım ve uykulu gözlerimle, zor da olsa kapattım. Etrafıma bakındım. Midoriya burda değildi. Yataktan kalktım. Saçlarımı karıştırdım. Bugün günlerden neydi, onu bile unutmuştum. Gerindim. Odamın kapısı yavaşça açıldı. İçeri Midoriya girdi. Üstünde okul forması vardı. Kravatını yine düzgün bağlayamamıştı. Fakat sanki bu onun tarzı gibiydi. Her seferinde şirin gözüküyordu. Uyandığımı gördüğünde yüzü asıldı. Yanıma geldi.

"Günaydın. Uyandırdım mı Shoto? Öyleyse eğer özür dilerim."

Bir elimi, gözüme götürdüm ve ovalamaya başladım. Kıkırdadı. Çantasını sırtına taktı. Bir eliyle, saçlarımı düzeltti. Yanaklarımın biraz ısındığını fark ettim. Kolunu tuttum ve elini öptüm. Yanakları kızardı ve tuttuğum kolunu çekti. Yanaklarını kapatmaya çalıştı.

"Uyandırmadın Izuku, günaydın. Sen ne zaman uyandın hem?"

"Biraz önce. Ve dün için teşekkür ederim. Hiç bu kadar rahat ve sıcacık bir uyku çekmemiştim Shoto. Neyse okula geç kalıcaz. Ayrıca...al. Temiz havlu. Yüzünü yıka, üstünü giyin, aşağı gel. Tamam mı?"

Kafa salladım. Gözlerim yarı kapalı, havluyu almaya çalıştım. Kafam, Midoriya'nın omzuna düştü. Midoriya hızlı bir refleks ile titredi. Bir elini, birbirlerine karışmış saçlarıma daldırdı. Karıştırdı. Havluyu, omuzlarıma koydu. Derin bir nefes verdi.

"Uyumak yok Shoto, heyy~...!"

Kafamı kaldırdım. Esnedim. Odamdan çıktı. Yüzümü yukadım ve hızlıca üstümü giydim. Saçlarımı taradım, düzelttim. Çantamı toparladım. Odamdan çıktım. Zemin kata indim. Ön bahçeye çıktım. Midoriya, beni bekliyordu. Yanına gittim. Yan yana yürümeye başladık. Bakugou ve Kirishima'yı gördüm. Önden önden yürüyorlardı. Bakugou kolunu, Kirishima'nın omzuna koymuştu. Konuşuyorlardı. Midoriya, ikisini görmemesi iyi olmuştu. Yoksa onların yanlarına gidecekti. Ben de illaki onun yanına gitmek zorunda kalacaktım. Bugün pek de konuşmak istemiyordum. Midoriya hariç tabi.

Sınıfa geldik. Midoriya kendi sırasına geçti. Ardından sınıftaki bütün kızlar ve Nejire, Midoriya'nın yanına üşüştüler. Bu biraz sıkmaya başladı açıkcası. Dün tamam, fakat bugün iki oluyordu. Midoriya da sıkışmış gibiydi. Neden bi anda Midoriya'cı kesildi ki bunlar? Midoriya bana döndü. Yüzündeki ifade "beni kurtar" gibiydi. Çantamı astım. Yanına gittim. Kızlar bize saçma bakışlar atıyordu. Ne düşündüklerini anlamıştım. Midoriya'nın belinden tuttum. Midoriya kolları ile yüzünü gizledi. Ashido ve Uraraka birbirlerine bakıp sırıttılar. Diğer kızların sırtından tuttular ve sınıftan çıktılar. Midoriya bana döndü. Yüzü, domateslere meydan okuyordu resmen. Elimi, belinden çektim. Sınıfta fazla kişi olmaması, iyi bir şeydi. Yanlış anlaşılma olmasını istemiyordum çünkü.

Dersler bitmişti. Sonunda. Midoriya ile bugün sabahki olaydan sonra fazla konuşmamıştık. Çantasını hızlıca topladı ve sınıftan koşarak çıktı. Arkasından gittim. Yurda kadar, arkasından koştum. Sanki benden kaçıyormuş gibiydi. Ama neden? Sabah yaptığım şey, kızların uzaklaşması içindi. Büyük bir ihtimalle Midoriya, yaptığım şeyi yanlış anlamıştı. Yurda girdi. Koşarak asansöre bindi. Onun biraz arkadında olduğum için yetişemeyecektim. Asansöre gıden yolu buzla kapladım. Asansörün kapıları da buz olduğu için, Midoriya hızlıca asansörden çıktı. Koşarak yurdun bahçesine çıktı. Arkasından gittim. Koşarken arada bir tökezliyordu. Nefes nefeseydi, bu görünüyordu.

"Midoriya, dur! Neden benden kaçıyorsun? Sabah olan şey yüzündense eğer, özür dilerim!"

Midoriya beni dinlemiyordu. Sadece koşuyordu. Sanki bütün dünyaya kapatmıştı kendini. Yurt bahçelerinde kaçıncı turumuz bilmiyorum, fakat beni dinleyene kadar koşmaya devam edecektim. Ne olursa olsun, beni dinlemesini istiyordum sadece.

Tekrar kendi yurdumuza girdi. Çantasını sırtından çıkarttı ve salona fırlattı. Merdivenlerden ikişer ikişer çıkmaya başladı. Kendi katına gidene kadar, 4 kat vardı. O zamana kadar yakalayamazsam eğer, bugün beya birkaç gün boyunca onunla konuşamayacaktım. Bu nedenle adımlarımı biraz daha hızlandım. Midoriya'nın odasının bulunduğu kata kadar geldik. Odasına kadar son gücüyle koştu. Koşarken de anahtarını çıkarttı. Anahtarı kapıya taktığı anda, hızlıca kollarından tuttum ve kapıya yasladım onu. Bana bakmıyordu. Gözlerini kaçırıyordu benden.

"Izuku, bana bak. Lütfen, yüzüme bak. Deku, Yüzüme Bak Dedim!"

Biraz sesimi yükseltmiştim. Ona "Deku" demek istememiştim. Biraz korkmuş gibiydi. Kafasını bana döndürdü. Gözlerime bakmaya başladı, o şirin, zümrüt gözleriyle. Titriyordu. Onu üzmek yapacağım son şeyken, şu anda ilk şey olmuştu. Gözlerinden akan, boncuk boncuk göz yaşları, çenesine süzülüyor ardından da gömleğine düşüyordu. Arada hıçkırıyordu. İçimdeki o şuçluluk hissi, yine beni ele geçirmişti. Midoriya'nın ağlaması, beni de ağlama yoluna itiyordu. Kesik kesik nefes verdim.

"Izuku, özür dilerim. Sana bağırmak istememiştim. İstersen benle konuşma, tersle, bağır ama ağlama. Lütfen ağlama, sen ağladığın zaman...kalbim acıyor, nefes alışım bozuluyor. Her seferinde hem de. Seni üzmek istemiyorum. O kristal gibi parlayan göz yaşlarını şimdi harcarsan, sonra ne yapacaksın Izuku?"

Sulu gözleriyle, gözlerime bakıyordu hâlâ. O bakışlar, o gözler, o pembe yanaklar, o burun beni öldürüyordu. Beni öldürmek için bir katil tutmuşlar gibiydi. Elinde hiç bir şey olmasa da, beni öldürecekti. O bakışlarıyla öldürecekti beni.

"Shoto ben...senden hoşlanıyorum."

Midoriya ile uyumak nasıl bir histi Shoto-senpai? Bence sen çok şanslı birisin. Fakat o şansını kullanma özürlüsün. Sizce de öyle değil mi? Karşısındaki kişi çocukluk arkadaşı ve aşık olduğu fakat kabul etmediği kişi. Offf~ Her neyse, ne koşturmaydı be. Yorulmadılar da. Ve büyük gelişme; Izuku, Shoto'ya ondan hoşlandığını söyledi! Yeyy~...!!! Bu arada sizce Todo, Mido'nun duygularına karşılık verecek mi? Ya da kabullenemeyip red mi edecek?

Herşey diğer bölümde! Sizleri seviyorum minnoş yanaklar!!! ♡♡♡

793 kelime...

Agustromogus bu bölüm senin içindi!!!

✔ [⑅ Childhood Friends ⑅] / TododekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin