Gözlerimi açtığımda binanın içine bir ışığın girdiğini fark ettim. Tüm gece Rüya'nın omzunda uyumuştum bu yüzden boynum acayip ağrıyordu.
Rüya hâlâ uyuyordu. Anlamadığım şey şuydu ikimiz de merdivenin üzerinde uyumuş olmamıza rağmen deliksiz bir uyku uyumuştuk. Ancak Rüya'ya acıyordum. Dün gece fazlaca alkol aldığı için bugün akşamdan kalma olacaktı.
''Rüya'' dedim Rüya'yı omzundan tutup sarsarak ''uyan, sabah oldu''
Rüya gözlerini açtı ve kollarını havaya kaldırıp gerindi. Gözlerini ovuşturdu.
''Biz burada mı uyuduk tüm gece?''
''Evet'' dedim gözlerimi devirerek ''buraya gece dörtte geldiğimizi varsayarsak ve güneşin de yedi civarı doğduğunu, şu an da saati bilmediğimizi hesaba katarsak çok da uzun bir süre değil''
Kafasıyla onayladı. ''Hadi bir daha şansımızı deneyelim, umarım bu sefer Berfin Hanım bizi içeri alır''
''Umarım'' dedim. İkimiz de aynı anda ayağa kalktık ve kapıya yöneldik.
Zili çalar çalmaz Berfin kapıyı açtı.
''Saate bakalım'' kolundaki saate baktı. ''Sekiz buçuk ve hafta sonu.'' Kafasını şaşkınca aşağı yukarı salladı ''gayet iyi, içeri gelin''
Ayakkabılarımızı kapının önünde bırakıp içeri girdik. Kokudan anlaşıldığı üzere Berfin yine muhteşem bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı.
Rüya koşarak tuvalete girdi ve kusmaya başladı. Arkasından ben de girdim ve saçlarını klozete değmemesi için tuttum. Berfin ise kapıdan acımasızca bizi izliyordu.
''Ben seni çok uyardım Rüya'' dedi Berfin istifini bozmadan. ''Neyse, tavuk çorbası yaptım. Sıcacık içersin, iyi gelir.'' Mutfağa gitti.
Nihayet Rüya midesindeki her şeyi çıkardıktan sonra odalarımıza gittik. İkimiz de üzerlerimizi değiştirdik, lavaboda yüzümüzdeki makyajı çıkardık ve mutfağa doğru yol aldık.
Masadaki yerlerimizi aldığımızda Berfin ikimizin önüne de birer kâse çorba koydu.
''Nerden başlayacaksınız?'' dedi göz devirerek.
Rüya oldukça üzgün ve bitkin görünüyordu bu yüzden olup biteni ben anlatsam daha iyiydi.
''Biraz eğlendik işte'' dedim çorbamdan bir kaşık alarak. ''Gece uzun sürdü, Cenker Soylu bayağı uzun durdu. Ortam da güzel olunca Rüya kalalım dedi, ben de kıramadım'' diğer ayrıntılardan bahsetmeye gerek yoktu. Rüya olsaydı o da aynısını yapardı.
''Biraz fazla eğlenmemiş misiniz?'' diye sordu Berfin. ''Aman neyse, bana ne. Sizi düşünende kabahat''
İkimiz de utanç içinde çorbalarımızı içmeye devam ettik. Haklıydı. O, orada bizi ölesiye merak ediyordu, bizi kız kardeşleriymişiz gibi koruyup kolluyordu ancak biz onun kıymetini bilemiyorduk. Ne dese haklıydı, sustuk.
Bugün içimde sebepsiz bir mutluluk vardı. Bu benim için bir ilkti. İlk kez gece bu kadar geç eve gelmiş, bir gece kulübüne gitmiştim. Bunu birileriyle paylaşmalıydım, bunu bloguma yazmalıydım.
Ama bir dakika, ben blogumu silmemiş miydim? Yapmış olduğum şeyin gerçekliğiyle irkildim. Bundan sonra kafam iyi değilken asla karar almayacaktım.
'Sorun yok Dilraba, yeni bir blog açabilirsin' dedim kendi kendime. Ama o blog da eskisi kadar okunur muydu? Ah, hâlâ aynı aptalım. O kadar okuyucum vardı bir de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasbelkader
Literatura FemininaBu kitap, her gün aynı sabaha uyanan monoton hayatından sıkılmış ve bir mucize olmasını bekleyenlere adanmıştır. ** Başa gelen her şeyin elbet bir sebebi vardı. Okul, iş, ev üçgeninde hayatını yaşayan Dilraba aynı zamanda internet üzerinden anonim b...