Son kez🥂
(2 hafta sonra)
Sabah uyandığımda Yoongi yanımda yoktu. Chaeyoung ona sabah erkenden kalkıp yanımda ayrılmasını tembihlemiş. Meğer neymiş, düğün günü birbirimizi görürsek kötü şans olurmuş.
Sinirlenmiş gibi görünmeye çalışıyordum ama böyle ince ve gereksiz şeyleri düşünmeleri çok hoşuma gitmişti. Yoongi'nin de buna uyması gerçekten takdir edilesi bir durumdu.
Uyandığımda ilk gördüğüm kişinin Chaeyoung olmasına bir süre anlam veremesem de sakin kalmış ve klasik düğün günü telaşından sonuna kadar payıma düşeni almıştım.
Hyunji-Chaeyoung ikilisi yetmiyormuş gibi Hoseok ve Jin de gelmişti. Bir de üstüne Sora gelecekti ama gecikmişti.
Önceden hazırladıkları her şeyi onlar teker teker planına uygun bir şekilde hayata geçiriyorlardı, ben de oturduğum yerden onları izliyordum.
Onlardan azıcık da olsa duyduğuma göre Yoongi'nin yanında Jungkook vardı ve ona yardım ediyordu. Kalanları da dışarıdaki işleri hallediyorlardı.
Zaten kendi aramızda yapacağımız bir düğündü, sade ve az kişiyle yapmayı biz istemiştik. Eksik olursa olmaz olan tayfa ve Yoongi'nin ailesi ve aile dostlarından oluşan bir törenden sora yine hiçbir yerden eksik olmayan tayfa ile parti verip eğlenecektik.
Yoongi'nin istemediği tek şey partiydi, nedeni de belliydi zaten. Minik kedi.
Partiden sonra da evimize gidecektik. Sonra da işte uyurduk artık yorulmuş olurduk sanırım. Yorulurduk yani herhalde. Uyurduk işte. Neyse.
_____________________
Etrafımdaki insanlar gereksiz düğün işlerini hallederken biz de Chaeyoung ve Jin ile dev gibi bir kuaföre gelmiştik. Buradan da direkt törenin yapılacağı yere gidecektik.
En azından üzerimdeki gelinlik çok ağır değildi. Bana giydirmeye çalıştıkları ve benim istemediğim gelinlikler aklıma geldikçe bunu aldığıma daha çok seviniyordum.
Saçlarıma açık su dalgası tarzında bir şekil verilip açık bırakıldı. Üstüme bir avuç sim dökmelerinden son anda kaçmış ve sade, hoş bir taç taktırmıştım. Böylesine güzel bir mekanda sim dökmek istemeleri de adetten falandı sanırım.
Buradaki işimiz bittikten sonra kuaförden çıkıp arabaya bindim. Jin beni süzdükten sonra konuşmuş ve yola çıkmıştı.
"Yoongi çok şanslı herif. Senin gibi bir afetle evleniyor, ayağını denk alsın. Seni üzerse direkt bana geliyorsun, bir güzel toplaşıp dövüyoruz anlaştık mı?"
Güldüm ve kafamı salladım. Etrafımdaki insanlar beni mutluluktan mutluluğa sürüklüyordu daha ne isteyebilirdim ki hayattan.
Bu arada Jin gerçekten çok yakışıklıydı gay olması kızlar için acı bir kayıptı.
Sohbet ede ede törenin yapılacağı yere vardığımızda Jungkook koşe koşa geldi ve kapımızı açtı.
O gün Yoongi'nin beni ilk gördüğündeki yüzünde gördüğüm hayranlık ifadesi hiçbir şeye değişilmezdi.
______________________________
Törenin ardından üstüme daha rahat bir elbise giymiş ve parti yapacağımız yere gitmiştik. Bir süredir de burada eğleniyorduk.
Chae, Hyunji ve Sora çok fazla içmişti. Kütük gibi sarhoşlardı ve onlarla ne yapacağımızı bilemiyorduk. Sora Baekhyun'a sarılmış ve o şekilde sızmıştı.
Hyunji deli gibi dans ediyordu ve Hoseok ona hakim olmaya çalışıyordu. Fırsattan istifade kızın ellemedik yerini de bırakmamıştı. En azından Jin bugün onları rahat bırakmıştı. Çocuk da şansını sonuna kadar kullanıyordu ne yapsın.
Chaeyoung biraz önce ağlıyordu ve Jungkook'tan dert yanıyordu. Şimdi de ağlamayı kesmiş ve Jungkook'a ilanı aşkların en büyüklerini ediyordu. Jungkook Chae'nin lafları ve abilerinin uuuuuu demeleriyle iyice kıpkırmızı olmuştu.
Sap 95 line ikilisi her zamanki saplıkları ile bizimle oturmuş sohbet ediyorlardı. Başlarda çok görmesem de son zamanlarda Taehyung ile çok iyi arkadaş olmuştuk. Arada oyun falan oynuyorduk. Jimin ise hayatımda gördüğüm en güzel destekçi ve arkadaşlardan biri olabilirdi. Jin'in aksine mükemmel bir espri yeteneği vardı.
Gerçi onun mükemmel gelmesinin sebebi benim Jin'i de komik bulmam olabilirdi. Ama sonuç olarak hepsi benim için harika arkadaşlardı.
Gece yarısına yaklaştığımızda Yoongi sürekli hadi artık gidelim demeye başlamıştı. Kızlar daha sakindi ve oturmuşlardı. Hep beraber sohbet ediyorduk ve onların da kafaları yavaş yavaş açılmaya başlamıştı.
Sonunda Namjoon ve Jin de Yoongi'ye hak verdi ve kalkmaya karar verdiler.
Her şey tamamdı ama bir şey eksik diyordum, meğer Jungkook bugün bir şeyler ima etmemiş. Onu da yapmasıyla gelenekler nihayet yerini bulmuştu.
Jungkook: "Dayı olmak istiyorum ben. Bana küçük bir yeğen yaparsınız değil mi artık? O kadar bekledim yani hyung."
Yoongi'den Jungkook'un kovalamasını bekliyordum ama beklediğimin tam tersi oldu.
"Beni bu kadar çabuk satmanı beklemiyordum Jungkook, hani amca olacaktın sen?"
Jungkook: "Bir sürü amcası olacak zaten, bir tane de dayısı olsun dedim işte. Amcaları dayıları tamamlandığına göre tek eksiğimiz var. O da bir yeğen."
Yoongi'nin gözlerine bakıyordum Jungkook konuşurken. Aşk vardı, ben vardım orada. Öyle geçici bir heves değildi, sonsuzluk ile beraber beni gözlerine ve kalbine mühürlemişti.
Belki ilerde her şeyi unuturdu ama ben onun beyninde değil; kalbindeydim, ruhundaydım. Aynı şekilde ne ben onu ne o beni hiçbir şekilde unutamazdık.
O da aynı şeyleri düşünür gibi gözlerime bakıyordu. Jungkook'un konuşması bitince ağzını açtı ve şu cümleyi söyledi:
"Bu gece idman yok, gerçek maça çıkacağız maça!"
__________________________
İlk defa son yazdım :')
Ve de son kez sizden vote dileniyorum. Vote verin artık beğenmişsinizdir herhalde.
Tatlı bir not: Özel bölümler gelebilir :) Sizin isteğinize bağlı.
Sizi seviyorum... 💕
~immyglover
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEESAW | MYG ✔
FanfictionDüşünmeye devam ettikçe bir tahterevalli oyununa benzetiyordum her şeyi. Ama bir sorun vardı. Bu tahterevalli oyununda emin olduğum tek şey, sevgimin ağır basacağıydı, ama sonucu ne olurdu onu kestiremiyordum. Kaybolmuştum. Kendimi sende buldum. Şim...