Öğle yemeği yiyeceğimiz ve toplantı yapacağımız restorana gitmek için arabama doğru yürümeye başladım. Sabahtan beri raporum için notlarımı düzenlemiş ve aralıksız araştırma yapmıştım. Bazı tedarikçi şirketlerle telefon aracılığıyla görüşmüş, bazılarına da mail atmıştım. Tüm araştırmalarım masamda toplanmış, ayıklayıp rapor çıkarılmayı ve güzelce sunum haline getieilmeyi bekliyorlardı.
Arabama bindikten sonra yöneticimin de arabasına binip benim ardımdan şirketten çıktığını gördüm. Sakin bir şekilde restorana geldim ve arabadan indiğimde yanıma park edip arabasından inen yöneticimi görmemle şaşkınlığımı gizleyemeden ona bakmaya başladım. Beni mi takip ediyordu bu? Sapık falan olmasın? Yok canım daha neler. O da yemek yiyecektir civardaki en güzel restoran da bum falandır yani adam koskoca yönetici bana mı bakacak.
Bu düşüncelerle beraber restorana girdim ve önceden ayırtılmış olan masaya oturup beklemeye başladım. Henüz yeni oturmuştu ki çok yaşlı olan ve Bay Min Yong Hwa olduğunu düşündüğüm kişi ile sevgili yöneticim geldi. Bay Min Yong Hwa ile onun asistanı olduğunu düşündüğüm başka bir adam karşıma otururken yöneticim de benim yanıma oturdu. Ne yani o da mı katılacaktı toplantıya? Şimdi anlaşılmıştı işte. Bir de adamın arkasından saçma sapan düşüncelere girmiştim. Yemekleri sipariş ettikten sonra konuşmaya başladık.
Bay Min Yong Hwa: Toplantımızın sebebi, artık size bir şeyi açıklamam gerekmesi. Kızım seni şirkete Ana Asistan olarak işe aldık. Ben hisselerimi torunuma devredene kadar sen benim işlerimi yöneteceksin. Sana bunun için talep ettiğin maaşı vermeye hazırız. İstediğin kadar ek ücret de alabilirsin. Sana bu kadar güvenmemizin sebebine gelirsek, eski çalıştığın şirkette bayağı bir ilerleme kaydetmişsin ve oradan gelen referans mektupları senin üzerindeki ilk izlenimi 11 daha da olumlulaştırıyor.
"Tamam efendim, istediğiniz gibi hisselerinizi yönetir ve kazancınızı size raporlarım, ayrıntıları bana mail ile iletirsiniz diye düşünüyorum. Ayrıca hakkımdaki düşünceleriniz için teşekkür ederim, sizin güveninizi boşa çıkarmayacağıma emin olabilirsiniz, bunun için çok çalışacağıma sizi temin ederim."
Ben bunları söyledikten sonra Yoongi bacağıma dokundu ve sessizce" İşine gelince kibar da olabiliyormuşsun, ilginç." dedi. Yüzüne anlamsız bir sırıtış yerleştirdiğinde geçen gün olanları hatırlattığını anladım ve iyice sinirlerim bozuldu.
Neden yaşlı, sıkıcı ve tipik bir yöneticim yerine genç, sinir bozucu ve yakışıklı bir yöneticim vardı ki? Biraz önce ne düşündüm ben? Yakışıklı mı? Peh, ne olursa olsun asla tipim değildi.
Yoongi: "Dedem, yeterince kazanç sağlamaya başlayıp şirketi onun istediği kadar büyüttüğümüzde hisselerini bana devredecek. Bu da büyük ihtimalle Jeju'daki otelin inşasında sonra olacak. Eğer o zamana kadar bu otel işinde kendinizi ön plana çıkarır ve yaptıklarınızla gözüme girerseniz Bayan Lee, büyük patron olduktan sonra sizin pozisyonunuz da benim asistanı olduğunuz için yükselecek. İlk izlenimlerimi akşam yapacağın sunumda kaydedeceğim. Size iyi şanslar."
Ne! Bay Min Yong Hwa, yöneticimin dedesi miydi? Salak gibi bir yüz ifadesi ile Yoongi'nin suratına bakıyordum. O ise eğleniyor gibi görünüyor ve bana bakmayı sürdürüyordu. Şaşkın bir şekilde olayları anlamaya çalışırken yemekler geldi ve yemeye başladık. Çok aç olmama rağmen bir günde olanları ve daha olacakları düşündükçe lokmalar boğazıma diziliyordu.
Yanlışlıkla bacağımı Yoongi'nin bacağına sürtünce pardon demek için ağzımı açtığım an boğazıma kaçan su ile öksürmeye başladım. Ne olduğunu anlamaya çalışan Yoongi şaşkın bir şekilde bana bakıyor ve ne yapması gerektiğini çözmeye çalışıyor gibiydi. Bir yandan öksürüyor bir yandan da Yoongi'yi izliyordum. Sonunda öksürmem bitince bana su vermek için bardağıma uzandı. Bir yandan bana su dolduruyor bir yandan da soru soruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEESAW | MYG ✔
FanfictionDüşünmeye devam ettikçe bir tahterevalli oyununa benzetiyordum her şeyi. Ama bir sorun vardı. Bu tahterevalli oyununda emin olduğum tek şey, sevgimin ağır basacağıydı, ama sonucu ne olurdu onu kestiremiyordum. Kaybolmuştum. Kendimi sende buldum. Şim...