İnsanların hayatları bir tablosu gibidir değil mi? Resimi çizmeye başlarsın her şey güzel gider. Güneşini çizersin, ağaçlarını çizersin, denizi çizersin, gökkuşağını çizersin ya da simsiyah olan bir tuvale beyazla renk vermeye çalışırsın. Resmini yaparken her şeyin hazırdır değil mi? Aynı hayatının nasıl bir düzende gideceği gibi. Resimde boya hazırsa, hayatında eşin hazır. Resimde fırçan hazırsa, hayatında işin hazır. Resimde tuvalin hazırsa, hayatında evin ve yaşam alanın hazır. Resmin çizmeye başlarsın. Hayatını da yaşamaya. Resimde tek bir hata yaptığın zaman her şey biter ve tekrardan başlarız değil mi? Ya da o hatayı kapatırız. Ama hayatında o hatayı atar ve tekrardan başlamayız. O hatayı kapatmaya çalışırız. Bir şekilde patlak verir ve göz ardı ederiz. Ve hata gittikçe büyür ve önümüze kocaman bir hata olarak çıkar. Ne yapacağımızı şaşırırız. Aynı benim hastalığımı göz ardı ettiğim gibi. Ve önüme büyük bir felaket çıkacağını bilemediğim gibi.
Birinin beni sarmasıyla kendime geliyordum. En son yere düştüğümü hatırlıyordum. Ve ben düşerken biri benim adımı söylemişti. Hala kimin olduğunu bilmiyordum. Gözlerimi zorla açmıştım. İlk gördüğün şey başımda toplanmış bir kalabalıktı. Ve bana arkasını dönük bir şekilde kalabalığı dağıtmaya çalışan bir kişi. "Hyung iyi misin? Birazdan ambulans gelecek kalkma." Yan tarafımdan Hoseok 'dan gelen sesle oraya baktım.
Gözleri ağlamaktan kıpkırmızıydı. Elimi kaldırıp göz yaşlarını sildim. "Nerede kaldı bu lanet ambulans." Birinin bağırmasıyla oraya baktık. Taehyung karşımızda sinirden deliye dönmüş gibiydi. Hoseok' un yüzünden elimi çekip Taehyung 'a doğru uzattım. "Taehyung buraya gel" demiştim. Sesimi duymasını umarak. Taehyung hemen arkasını dönmüştü. Uzattığım elimi görünce koşarak yanıma gelip elimi tutmuştu. "Jungkook iyi misin? Ambulans birazdan gelir. Yorma kendini." Nefes almadan konuşuyordu. Elimi kaldırıp ağzını kapatmıştım. "Taehyung daha fazla konuşma. Ve ambulans gelmesin. Hastaneye gitmek istemiyorum. Hoseok sana söylemedi mi? Benin hastane fobim var." Hoseok 'a dönüp bakmıştım. Hala ağlamaya devam ediyordu. "Hyung söyledim ama dinlemedi." Hoseok yüzü yere eğik bir şekilde hala ağlamaya devam ediyordu.
Yavaşça yattığım kaldırımdan kalkıp oturur hala gelmiştim. Tabii bu sırada Taehyung' ın ağzında olan elimi çekmiştim. Hoseok 'u kendime doğru çekip sarılmıştım." Hoseok daha fazla ağlama. Lütfen beni de üzüyorsun. Sabah ilaçlarımı içmediğim için bayıldım. Lütfen daha fazla ağlama." Hoseok kafasını kaldırıp bana bakmıştı. "Hyung kendini iyi hissetmiyorsan hastaneye gidelim. Hem yanında ben ve Taehyung var." Hoseok 'u sert bir şekilde reddetmiştim. "Hayır Hoseok. O lanet hastanelere girmek istemiyorum. O duygusuz doktorları görmek istemiyorum."
Hoseok tekrar bana sarılıp "Hyung sinirlenme. Gitmeyelim hastaneye o zaman eve gidelim." Cevap vermeyip biraz daha sarılmasına izin vermiştim. "Hoseok eve gitmeyelim lütfen. İlk defa boş bir zamanım oldu." Hoseok 'a yalvaran gözlerle bakıyordum. "Jungkook eğer gerçekten kendini iyi hissetmiyorsan eve götürebilirim sizi." Arka tarafımdan gelen Taehyung' ın sesiyle ona dönmüştüm. Üstünde siyahın üstünde mavi ince çizgili olan bir tişört onun üstüne deri bir ceket giymişti. Altında hardal sarısı bir pantolon vardı. Ve siyah ince bir kemer takıyordu. Ayakkabı olarak siyah bir spor ayakkabı tercih etmişti. Kırmızı saçlarıyla çok yakışıklı görüküyordu. "Taehyung ben gerçekten iyiyim. Sabah ilaçlarımı içmeyi unuttum. Onun için bayıldım. Lütfen hastaneye de gitmeyelim. Ve etrafı gezelim ne olur."
Taehyung 'a tatlı köpek bakışları atıyordum. Tam o sırada ambulansın siren sesi duyulmuştu. Korkuyla Hoseok' a bakmıştım. O da korktuğumu anlayıp hemen bana sarılmıştı. Taehyung 'da ayağa kalkıp ambulansın yanına doğru gitmişti. Ne konuşduysa gelen ambulans geri gitmişti. Ve yanımıza gelip "Jungkook ilk önce ilaçlarını iç. Sonra gezmeye başlayabiliriz." demişti yüzündeki kare gülümsemeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wonderland - Taekook-
Fantasy~Boyutlar arası bir aşk~ Mezardan çıkan elle korkmuştu. Hatta korkudan oturduğu mezar taşından yere düşmüştü. Ama mezardan çıkan kişinin sevgilisi olunca korkusu şaşkınlığa dönmüştü.