kalabalıkların arasında yapayalnızım

1.6K 246 222
                                    

Rahatsız bir şekilde saçımı yıkamaya çalışırken ondan tarafa bakmamak için elimden geleni yapıyor, diğer yandan gördüklerimi unutmaya çalışıyordum. Chanyeol'ü çıplak görmeyi hak edecek ne günah işlemiştim bilmiyorum, belki de ağabeyimin söylediği gibi erkeklerden hoşlandığım için tanrı tarafından cezalandırılıyordum. Vücudunu gördüğümde sadece tek bir cümle oluştu kafamda, gerçekten de iyi yemek yiyordu. Sonra Ahra ile hiç birlikte olup olmadıklarını merak ettim, bu iğrenç görüntüyü aklımdan silebilmek hiç de kolay olmadı.

"Biraz kenara çekil," diye sızlandım, ona bakmamak için yalnızca yıkanmakla uğraşıyordum.

"Nereye çekileyim? Benim de durulanmam gerek." Beni vücuduyla ittiğinde kaçındığım halde durmadan bana dokunduğu için çıldıracak gibi oldum. Yanımda çıplak kalabileceğini, bana dokunduğu halde hiçbir şey hissetmediğini ya da ilgi duymadığını kanıtlamaya çalışıyordu kendince. "Şuranda çamur kalmış," dedi yaptıkları yetmiyormuş gibi, belimi gösteriyordu. Vücudumu incelediğini fark ettiğimde şok içerisinde gösterdiği yere baktım, bisikletten düştüğümde olmuştu bu.

"Dikizlemeyi kesecek misin artık?"

"Dikizlemiyorum, dikkatimi çekti sadece. Her tarafın yara içinde."

"Dikizlemişsin!"

Dayanamayıp elimdeki köpükleri suratına sürdüm, böylece mahremiyet için biraz vakit kazanmıştım. O bana söylenirken duş başlığını elime alıp hızlıca durulandım, hâlâ suyu elimden almak için benimle cebelleşiyordu. Gözleri kapalı halde şikâyet ederken suyu el yordamıyla bulmaya çalışıyordu, onu o halde bırakıp hemen çıkmaya karar verdim. Ancak Chanyeol gerçekten aptal bir köylüydü, üstüme düşmeyi nasıl başarabilmişti bilmiyorum. Kendimi yeniden küfrederken bulmuştum, öyle ağırdı ki canımı fena halde acıtmıştı, iç organlarım ağzımdan fırlayacak zannetmiştim.

"Gerzek herif," dedim kurtulmaya çalışarak, hâlâ gözlerini açamıyordu. Kaburgalarımdan biri kırılmış olmalıydı. "Çekil üstümden."

O bakmamaya çalıştığım bütün organlarını gördüğüm yetmiyormuş gibi vücuduma değdiğini de hissediyordum artık, Chanyeol kenara çekildikten sonra duş başlığını eline verdim. Banyodan çıkarken yine küfrediyordum.


"O bisiklete bir yıldır kimse dokunmuyor, önce kontrol etmeliydin," dedi Bay Park. Hep birlikte salonda oturuyorduk, avluya bakan kapılar sonuna kadar açıktı, yağmur eskisi kadar şiddetli olmasa da devam ediyordu. Chanyeol'ün annesi hava kapalıyken çamaşırları dışarıya serdiğimiz için epey azarladıktan sonra bize birer fincan çayla tatlı getirdiğinde başımı eğdim yalnızca.

"En son sapasağlamdı, yalnızca lastiklerini şişirsem yeter diye düşünmüştüm."

Chanyeol ilk yardım malzemeleriyle yanıma geldiğinde "Ben yaparım," dedim sesimi olabildiğince sakin tutmaya çalışarak, en azından anne babasının yanında azarlamamalıydım onu.

"İzin ver işte," diye ısrar ettiğinde annesinin bakışları yüzünden istemeye istemeye kabul ettim. Tişörtümü yukarıya sıyırıp onunla göz göze gelmekten kaçınarak önüme baktım, yaramın çok kötü olmadığını gördüğünde babası televizyondaki maçı izlemeye geri dönmüş, annesi de yemek hazırlamak için mutfağa girmişti.

Chanyeol şortumun lastiğinden tutup hafifçe indirdiğinde ona kaşlarımı çatarak baktım, babası hemen karşımızda oturuyordu üstelik. Dudaklarındaki kıvrılmaya şahit oldum, alay edercesine bakıyordu bana. "Gerzek," dedim dudak hareketlerimle, ancak gülümsemesi daha da genişledi.

Belimdeki sıyrıkları temizleyip küçük bir yara beziyle kapattıktan sonra bantladı, ben de hemen belimi geri kapattım. Dirseğimdeki sıyrık biraz daha kötüydü, banyodan çıktığımdan beri kanamaya devam ediyordu. En son bisiklete binip bu kadar yaralandığımda ilkokuldaydım herhalde, Chanyeol'ün başıma açtığı bela inanılır gibi değildi.

Bluing the SummerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin