bugünü yaşanmamış bir gün

1.6K 226 202
                                    

"Ne kadar da acımasızız, ruhumuz kararmış bizim, kalbimiz taşlaşmış."

"Yalnızca bir hataydı, bir daha tekrarlanmayacak." Sesi acı çekiyor gibi çıktı, birbirimize bakmıyorduk. "Mantıklı bir sebep gösteremiyorum, ne sen benden hoşlanıyorsun ne de ben senden. Belki de yalnızca sana olan merakıma yenik düştüm, sen de onu unutabilmek için beni denemek istedin. Sebebi her neyse, ikimiz birbirimize imkânsızdan bile öteyiz. Anlık bir zevk için hayatımı riske atmamalıydım."

"Ben..." dedim kırgın bir ses tonuyla. "Senin için bir risk miyim?"

"Evet, öylesin. Bu yüzden yalvarırım uzak dur benden, ben hayatını böyle yaşayabilecek biri değilim. Bu hataya aklını fazla yorarsan sen de incineceksin, o yüzden unutalım." Örtüyü üzerine çekmiş ve arkasına dönmüştü, iç çekişi çok yorgun geldi kulağıma. "Uyu, yarın yeni bir gün olacak. Bugünü yaşanmamış bir gün."

Ben de onu taklit edip arkamı döndüm, vücudum yorgun düştüğünden çoktan uyumak üzereydim. "Onu unutabilmek için seni kullanmadım, yaranı yarayla kapatamazsın," dedim gözlerimi kapatıp, Chanyeol cevap vermedi, oysa uyumuyordu.


8 Temmuz

Vücudumda hafif bir sızıyla uyanıp gözlerimi açtığımda Chanyeol'e dönüktü yüzüm, beklenmedik bir şekilde göz göze geldik. Beni izlediğini anlamam çok uzun sürmedi, bir süredir uyanık gibi bir hali vardı. Uyurken birbirimize fazlasıyla yakınlaştığımızı, yataklarımızı ortaladığımızı fark ettim. Chanyeol uyandığımı gördüğü halde dik dik baktığı gözlerini üzerimden çekmedi, dün gölette olanlar aklıma gelince yüzüm alev alıyor gibi hissettim, yine de bir şekilde sakin kalabilmeyi başarmıştım.

"Chanyeol!" Avlunun dışından bir kız sesleniyordu, bu kız arkadaşı Ahra'ydı. Chanyeol'e bakmaya devam ettim, bakışlarında suçluluğa dair bir iz arıyor ancak duyguya dair hiçbir şey göremiyordum. "Park Chanyeol!" diye seslendi Ahra yeniden, dayanamayıp ona sırtımı döndüm. Pişmanlık dün gecekinden daha şiddetliydi artık.

Chanyeol tembel hareketlerle yatağından kalkıp avluya çıktı, kapıyı kapattığı halde onları duyabiliyordum.

"Günaydın," dediğini duydum Ahra'nın, neler olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. "Giyinmemişsin hâlâ, bugün kasabaya gidecektik. Unuttun mu?"

"Evet, unutmuşum." Chanyeol'ün sesi yorgun geliyordu, onları daha fazla dinlememek için kafamı örtüyle kapatmaya çalıştım. "Giyinip geliyorum."

"Baekhyun niye bizimle gelmiyor? Değişiklik olur onun için de." Sesi öyle kibar geliyordu ki ağlayacak gibi hissettim. "Birlikte alışverişe gideriz."

"Uyuyor."

"Uyandır öyleyse, gidip dolaşalım."

"Yorgun görünüyor, bırakalım uyusun."

"Neden?"

Birkaç saniye sessiz kaldılar, örtünün altında delirecek gibi hissettim kendimi. Chanyeol çok geç cevap verdi. "Gece pek uyuyamadı sanırım."

"Tamam öyleyse."

Ahra ısrarlarına devam etmedi, Chanyeol odaya dönüp üstünü giyinirken örtünün altından hiç çıkmadım. Nihayet evden ayrıldıklarında derin bir nefes almıştım, pikabın sesini duyduğumda örtünün altından çıktım ancak daha iyi hissetmedim. Elim hızla inip kalkan göğsümde, kendime gelmeye çalışıyordum. Ahra'nın bir günahı yoktu, aldatılmayı hak etmiyordu.

O gittikten sonra geri uyuyamadım, bir an ağlayacak gibi oldum ve kendime gelebilmek için duşa girdim. Çıktığımda Chanyeol'ün anne babası uyanıktı, kahvaltıya gelmem için beni beklemişlerdi. Kendimde tek lokma yiyecek iştahı bulamadım ve kasemdeki pilavın yarısını bile yiyemedim.

Bluing the SummerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin