âdem ile havva

1.8K 241 357
                                    

Pikaba varınca tek kelime bile etmeden koltuğa yerleşip emniyet kemerimi ve güneş gözlüğümü taktım, Chanyeol de üstüme gelmeyi bırakıp arabayı çalıştırdı. Yola koyulduğumuzda arkama yaslanmış ve gözlerimi kapatmıştım, gerginliğim yüzünden şortumun kotunu tırnaklıyordum.

Evleri ve mağazaları geride bırakıp ormanın içinde kalan yola girdik yeniden, arabadan bir ses gelip de durana dek ikimiz de sessizlik yeminimizi bozmadık.

Pikaptan atlayıp "Ne oldu?" diye sordum, Chanyeol lastikleri kontrol ediyordu.

"Patlamış."

"Bir bu eksikti."

Chanyeol cevap vermedi, yedek lastiği ve tamir aletlerini çıkardı. Yüz ifadesi benimki gibi gergindi, yalnızca lastikle ilgileniyordu.

"Seninleyken sürekli başıma bela geliyor," diye söylendim ne yaptığına bakarken.

"Ne yapabilirim?"

"Nasıl yapacağını bildiğine emin misin?" diye tersledim, hâlâ lastiği çıkaramamıştı.

"Çok biliyorsan sen yap."

"Nereden bileyim? Ehliyetim bile yok benim."

"O zaman şikâyet edip durma."

"Niye böyle davranıyorsun şimdi bana?" diye sordum, kısa bir sessizlik oldu. Chanyeol elindeki aleti fırlatırcasına bırakıp ayağa kalktı, elleri belinde dimdik durduğu için ona bakarken başımı kaldırdım. İkimizin de kaşları çatıktı.

"Nasıl davranıyormuşum?"

"Beni tersliyorsun," dedim hemen.

"Sen de öyle, geldiğin günden beri beni her gün tersliyorsun, Baekhyun."

Ne diyeceğimi bilemedim, haklıydı herhalde. Huysuzun biriydim, bana katlanıyor olması ne büyük mucizeydi ama. "İçinde mi tutuyordun bunu?"

"Şans eseri hayattasın."

"Ne?" Afallamış ve kekelemiştim, yine bu konuyu açtığı için artık ona hayal kırıklığıyla bakıyordum. Yakalarından tuttum, bu kadar üstüme geldiği için öfkeme hâkim olamamıştım. "Deniyorum, dedim. Deniyorum, görmüyor musun?"

Chanyeol bir tepki vermedi, yüz ifadesi hâlâ sertti. Bana öyle baktığı halde bir içgüdüyle yakalarından onu kendime çektim, bu yaptığım en büyük hatalardan biriydi, kendime engel olamayıp öpmüştüm onu. Bunda mantıklı bir sebep bulamıyordum, benim için bu kadar endişelenmesinden etkilenmiş olmalıydım. Ya da yalnızca öfkeliyken büründüğü o sert görüntüye hayran kalmıştım. Sebebi her neyse, sonuç olarak öpmüştüm, hem de hiç çekinmeden. Onu ensesinden tutmuş, parmak uçlarımda durup dudaklarımı dudaklarına bastırmıştım. Parmaklarımın altındaki ensesi cayır cayır yanıyordu, dudakları da bir o kadar sıcaktı.

Kendimi en kötü ihtimale hazırlamıştım, bana yumruk atmasına, o bunu yapabilecek türden bir taşralıydı. Bir erkek onu öpüyordu çünkü.

Chanyeol birkaç saniye donakaldı, onu öperken bir betonu öpüyor gibi hissettim. Henüz yeni kendine gelebilmiş olmalı ki geri çekildiğinde bana iri gözlerle bakıyordu.

"Ne halt ettiğini sanıyorsun?" diye birden kükrer gibi bağırdı, bu beklediğim kadar korkunç bir tepki değildi. "Bu neydi şimdi?"

"Delirmiş olmalıyım," diye mırıldandım, çok uzun bir süredir bakışıyorduk.

"Sana inanamıyorum gerçekten." Geri çekilmiş, saçlarını karıştırarak pikabın önüne ilerlemişti. Ne olduğunu idrak etmeye çalışıyordu eminim. "Benden hoşlanıyor musun?"

Bluing the SummerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin