9

600 81 13
                                    





Bir ay... Tam bir ay oldu, Jungkook. Beni artık terslemiyorsun. Bana iyi davranıyorsun. Bunun beni ne kadar mutlu ettiğini bilemezsin.

Ayrıca sana olan duygularımı biliyorsun. Seni sevdiğimi söylemiştim. Bana cevap vermiyor olsan da benden uzaklaşmıyorsun.

Arkadaş değiliz ama birlikte de değiliz. Aramızdaki ilişkinin bir adı yok.

Bu beni üzmüyor, çünkü yanımdasın. Varlığını hissedebiliyorum. Bu Jungkook... Bu çok güzel bir duygu.

Tamamlanmış hissediyorum.
Beni tamamlıyorsun.

Bugün bana ilk defa çizdiğin resimleri gösteriyorsun. Daha doğrusu zorla bakıyorum onlara. Bana kızsanda elimden almaya çalışmıyorsun, engel olmuyorsun.

Onlara bakınca büyüleniyorum. Hepsi birbirinden güzel ve anlamlıydı.

Sonra gözüm tamamlanmamış resme kayıyor. Kaşlarımı çatıp merakla sana bakıyorum.

"Bunu neden tamamlamıyorsun?"

"O bitti." Diyorsun hafif bir tebessüm ile omuz silkerek.

Resmi elime alıp incelemeye başlıyorum.
Gördüklerim ile elim titriyor, nefes alamıyorum sanki göğüs kafesim kalbime dar geliyor Jungkook.

Bir kız çizmişsin, soğuk kışta tek başına bir bankta oturuyor. Onun uzağında ise bir çocuk çizmişsin, esintili bir bahar gününde kiraz ağacının altında tek başına oturuyor.

O kız bendim, ama neden senden bu kadar uzaktayım Jungkook?

"Bunu beğenmedim." Diyorum başımı hızla iki yana sallayarak. "Çok çirkin olmuş. Hem bunu boyamamışsın bile!"

Yüzüne baktığımda acı bir tebessüm bahşediyorsun daralan kalbime.

Sen Jeon Jungkook, sen kalbimi görmüyor musun? Neden yapıyorsun ona bunu?

"Onu renklendiremem Chaeyoung. Eğer renklendirirsem yolun sonunda yara alacaksın."

"Peki sen? Sen benimle o yolda olmayacak mısın?"

"Olamam."

Gözümden akan bir damla yaşı titreyen parmaklarınla siliyorsun.

"Neden yapıyorsun bunu? Neden yanımdayken bile bu kadar uzaksın bana?"

Daha fazla kalbime sıkıştırdığım duyguları kontrol edemiyorum. İki dudağım arasından firar ediyor isyanım.

"Bana alışmanı istemiyorum Chaeyoung." diyorsun titrek bir nefes içine çekerken. Bu konunun senin de canını yaktığını anlıyorum.

"Bunu söylemek için çok geç kaldın Jungkook. Ben sana çoktan alıştım."

Başını gökyüzüne kaldırıp derin bir nefes çekiyorsun içine.

"Bencillik ettim Chaeyoung. Seni yanımda istedim ama bana alışmanı istemedim. Çünkü gideceğim. Ben gittiğimde mahvolacaksın."

Aramızdaki farkı kapatmak için bir kaç adım atıyorum.

"Sence şu an yeterince mahvolmuyor muyum Jungkook? Neden ikimize de acı çektiriyorsun?"

Bir süre cevap vermeni bekliyorum ama sen gözlerini kaçırıyorsun benden.
Bu hareketin sinirimi bozuyor.

Ellerimi yüzüne götürüp bana bakmanı sağlıyorum. Ağladığını görünce beynimden vurulmuşa dönüyorum.

Niçin ağlıyorsun Jungkook?

O an her şeyi bir kenara itiyorum ve seni kendime çekip dudaklarımı yumuşak dudaklarına kapatıyorum. Hareket etmiyorsun, ne karşılık veriyorsun ne de beni itiyorsun.

Cevabımı alıyorum ben.

İstediğini yapacağım diye geçiriyorum içimden. Yüzündeki ellerimi geri çekiyorum ardından gerileyecekken bana engel oluyorsun.

Ve dudakların dudaklarıma büyük bir tutkuyla tutunuyor. Bütün vücudum baştan aşağı titriyor. Yenilenmiş gibi hissediyorum.

Ve de eskisinden çok daha aşık...
















a spring evening, rsk ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin