Arrok kralı
(İlk bölüm, üstün evrenden asırlar önce gönderilmiş bebeğin hikayesidir. gerçek konunun başlangıcıdır ama asıl konumuz değildir. Bu yüzden ayrıntılı bir şekilde anltılmamıştır)
"Son enjekte edilen denekte olumsuz. Hiçbir denek, iki kanı da taşıyabilecek kadar güçlü değil efendim. Vücutları taşısa, kanları reddediyor. Bu işin peşini bırakmak en doğrusu"
Dedi Malek, kralının sinirleneceğini bile bile.
Sinirlenmişti de zaten. Evrene hükmetmek için o planı gerçekleştirmesi lazımdı. Bunun için, iblis kanlı aşağı evrenlilerden kan bile çalmıştı. Ki bu, büyük sorun oluşturabilecek bir şeydi."Ne yap et, bana o iki kanı da taşıyabilecek bir vücut bul. Yoksa, sıradaki denek sen olursun Malek. Bunun olmasını istemezsin, değil mi? O kanı, o vücudu bul!" Dedi sinirlerine hakim olamadan elini tahtına vuran kral.
Malek ise söylemekten çekinir gibi "Aslında..." dedi. Söylemek istememesinin sebebi, diyeceği şey gerçekleşirse üstün evreni yok edebilecek savaş çıkardı ve hiçbir büyücü hayatını sürdüremezdi.
Kral, Malek'in söylemekten çekinir gibi hareketleri sonucu daha çok sinirlenerek "Ne geveliyorsun ağzında? Çıkar şu kelimeleri, ben de bir duyayım" diye gürledi. Kral için sinir olmamak elde değildi. Karşısındakinden ciddiyet bekleyen krala karşı Malek, ne diyeceğini bilemeyen bir askerdi sadece.
Ona "Başardık efendim" diyeceği yerde "Bu denekte başarısız" diyerek kralı sinirlendirmekten başka bir işe yaramıyordu.
"Bir yolu var efendim" dedi gözlerini, kralın gözleri ile buluştururken. Kral ise Malek'in bu duruşu ile sesini yükselterek "Varsa söyle o zaman!" Dedi.
Malek, duruşunu dikleştirirken "Kuarislere gönderdiğiniz adamlardan biri, kraliçenin ölü doğan bebeğini kaçırdı. Araştırma yapabilmemiz için.
İki kanıda enjekte etsekte bebeğin kanı olumsuz hiçbir tepkime göstermedi. Anlayacağınız o ki asil safkanlar, melek ve iblis kanını vücudunda tutabilecek kadar efendim" dediğinde kralın yüzünde sinsi bir sırıtış belirdi.
Kuarislerden oldum olası nefret etmişti Arrok kralı Edgar. Ona göre, paltzler gibi belirsiz bir ırkla işbirliği yapmış, üstün evreni bölerek Arrok krallığını küçültmüş ve asil kanlarını bahane ederek kendi krallıklarını kurmuşlardı. Geçmişte Arrok kralına muhtaçken, şimdi karşısına yeni bir güç olarak çıkmış, Arrok kralına meydan okuyorlardı.
Sırıtışını sonlandırmadan konuşmaya başladı kral Edgar "Güzel! Derhal bana Kuarislerin büyük prensesini getiriyorsunuz. Madem saf kanları ilk defa bir işe yarayacak. O zaman iyi kullanmamız gerekir ha" dedi ve oturduğu yerde dikleşti.
Aklından geçen tek şey, artık onu kimsenin durduramayacağıydı.
~~~~
"Bırakın beni! Kimi esir aldığınızın farkında mısınız siz? Kralım sizi bulduğu zaman işiniz biter. Kuaris prensesi olarak beni bırakmanızı emr- dokunma bana!" Diye çırpındı prenses, Arrok savaşçılarına karşı.
Edgar, prensesin yanına gidip ağzı ile üç kez cık sesi çıkardı. "Ne kralın, ne de sen engel olabilirsin bana. Evrene hükmetmeme milim kaldı, prenses!" Diyerek elindeki şırıngaya, altın gibi parlayan ve zifiri kara kanı doldurdu ve hiç beklemeden kıza sapladı. Prenses, derin bir iç çekişten sonra o gücü kaldıramadı ve bayıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RANORA
FantasyArrok hükmünün sürdüğü bölgede Arrok kralı iblis kanlılar ile açtıkları büyü kitabının yasak bölümünden safkanları değiştirecek yüce kanları barındıran sıvıyı hamile kuaris kraliçesinin karnına enjekte eder. Öyle bir gücün o fetüsü öldürmesi gerekir...