"Ners, akıllarımızı okuyabilir Liva. Bu yüzden, ne düşündüğümüze dikkat etmeliyiz"
"Ne! Nasıl yani? O, o şimdi benim aklımı mı okudu? Aman Allah'ım, bu nasıl olur?"
Telaşım yüz ifademe de yansımış olacak ki, bana dönen Likos'un yüz ifadesi alaycı tavrına bürünmüştü.
Ama... yani bilmiyorum kafam karıştı, belki şu an bile benim aklımı okuyordu. Nereden bilebilirdim ki.
"Ne 'nasıl olur'u Liva? Böyle şeylere alıştığını düşünüyordum. İnsan olmadığımız belli ve Paltzler'in güçleri de ortada. Biraz daha sakin olur musun?" Dedi o da biraz tedirginleşecek.
Ay inanamıyordum, tüm düşüncelerimi duymuş muydu yani? Bu, bu çok utanç verici bir şeydi.
"Demek o yüzden, sen ağzını açmadan sana güven vermeye çalışıyordu"
Tüm parçalar kafamda, kusursuz bir yapbozu bütünleştirir gibi yerine oturduğunda kurmuştum, bu cümleyi.
Gözleri kapanmak üzere olan Likostan, "hı-hım" yanıtını aldığımda, bende ona sırtımı dönmüş ve uyumak için gözlerimi kapatmıştım.
~~~~
Gözlerimi araladığımda, kendime gelmek için esnedim ve doğrularak, yanımda duran pencereden dışarıya doğru bakındım. Hava daha aydınlanmamıştı. Yanıma bıraktığım telefonumdan saate baktığımda, yaklaşık üç saattir uyuduğumu fark ettim.
Boğazımın kuruluğu rahatsızlık verdiğinde, Likosun yatağı ve benim yatağım arasında duran, komodinin üzerinde göz gezdirip bir sürahi aradım. Ama komodinin üzerinde likosun eşyalarından başka bir şey yoktu.
Ahh! Hiç bilmediğim bir yerde nasıl su bulacağım şimdi?
Gözlerim ile, tüm odayı tarasamda nafileydi. Bir bardak bile su yoktu. O an keşke dedim, keşke yoktan var edebilme kabiliyetim olsaydı. O zaman hiç endişelenmeme fırsat kalmadan, kendi kendime su var eder ve susuzluğumu dindirerek geri uyurdum.
Kafamı Likosa doğru çevirdiğimde, hala aynı pozisyonda uyuduğunu fark ettim
"Likos" dedim sessizce
Belki uyanır, bana su getirirdi düşüncesiyle ama nafileydi. Belkide, çok kısık sesle seslendiğim için uyanamamıştı
"Şşt, Likos uyanır mısın?" diyerek sesimi biraz daha yükselttiğimde, yüzünde bir hareketlenme gördüm. Ama yinede uyanmamıştı.
"Likos, sana diyorum! Hey, uyansana ya çok susadım" diye yakındığımda uyanabildi anca. Tabi uyanışta, ne uyanış. Gözlerini bile açmamış, sadece bir cümle ile uyandığını belirtmişti
"Git iç o zaman, Liva" dediğinde, göz devirsemde, sinirlenmenin bir işe yaramayacağını anladığım için
"Olmaz, tek başıma inemem. Sen getirsene" diyerek sesimi tatlılaştırmaya çalışsamda, sadece derin bir nefes sesi duymuştum.
"Hadi ama, lütfen. Sadece bir şey istiyorum senden" diye yalvarsamda
"Uyuyorum kızım, git al işte. Hem ne diye tek başına inemiyor muşsun?"
Diyerek terslemişti canım abim beni.
"Offf! Ne olurdu ki insen? Ya uyanıksa o, Ners midir, Mers midir neyse işte, o şahıs?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RANORA
FantasíaArrok hükmünün sürdüğü bölgede Arrok kralı iblis kanlılar ile açtıkları büyü kitabının yasak bölümünden safkanları değiştirecek yüce kanları barındıran sıvıyı hamile kuaris kraliçesinin karnına enjekte eder. Öyle bir gücün o fetüsü öldürmesi gerekir...