Açmıştım! Ayna karşımda sarmal gibi dönmeye başlamışken, tekrardan üçlüye döndüm. Chris, şaşkınca yaptığım şeye bakıyor ve ne yaptığımı sorgulamaya çalışıyordu.
Likos ise bana tam odaklanamamış, camdan bir şey görmeye çalışıyor gibi penceremin önünde duruyordu.
Arese döndüğümde, bana hayranlıkla bakakaldığını gördüm. Gözlerindeki anlam o kadar derindi ki, onunla bir dakika göz göze gelsem aklımdaki her şey beynimin küçük odacıklarından birine kilitleniyor ve doğru düşünmeme izin vermiyordu
Gözümün önünde duran bir şeyin, geçit olduğunu anlamak için bi kahine gitmek zorunda kalmıştık ve ben geri dönerken çözmüştüm geçidin yerini.
Bir günde bulabileceğimizi düşünmüyordum ama bulmuş, üstelik açmıştımda.
Likos, "lanet olsun! Ares, adamların geldi." Diyerek camda gözükmemek için yana kaydı.
Nasıl yani? Evayı öldüren adamlar dönmüş müydü?
Areste gizlice cama baktıktan sonra, anlayamadığım bir şeyler söyleyerek Likosuda geçidin önüne, yanıma çekti.
Yüz ifadem, korkulu şeklini alsada belli etmemeye çalıştım.
"Ne yapacağız? Criste bizimle gelmeli. O adamlar cani! Gözünün yaşına bakmaz alır abimin canını. Adi herif!" Dedim sinirle çünkü areste yanımızda yerini almış geçide girmeye hazırlanıyordu. Abimi burada bırakamazdım. Likos sinirle bir şeyler mırıldansada, Ares gözlerimizi buluşturdu ve "onu götürmemizin, diri diri gömülmesinden farkı olmaz Liva. Ayrıca, göremediği şeyler onu öldüremez- elini chrise doğru uzatırken- tüm görme yetini geri alıyorum" diyerek bir şeyler mırıldandı. Chris,
"Sakın! Hayır, hayır neredesiniz? Bunu yapamazsınız. Liva, seni göremiyorum." diye haykırmaya başladı. Arese döndüğümde gitmemiz gerekiyor der gibi bakıyordu.
Chris beni göremiyordu!
"Ona ne yaptın? Geri ver şu saçma yetiyi! Beni görmesini sağla. Gitmeden onunla konuşmak istiyorum, lütfen" dedim. Acınası duruyordum.
Christe, benim gibi duruyordu. Ona göre boş olan odada, bizi görmek için yalvarıyordu.
Ares bir şeyleri hissetmeye çalışır gibi gözlerini kapatıp açtığında "buna zaman yok liva! Geliyorlar" diyerek Chrise, bir şeyler daha yaptı ve Likosla birlikte, elimi tutarak geçitten geçirdiler üçümüzü.
Kendi evrenimde gördüğüm son şey, Chrisin rahatlamış yüzüydü.
Umarım o adamlar, Chrisime zarar veremezler.
Geçitten geçtiğimizde, büyük bir odanın aynasından odaya düştük.
Geri aynaya baktığımda dümdüz olduğunu gördüm.
Chrisi, orada tek bırakamazdım.
"Hayır, hayır nolur geri açıl." Diye aynaya vuruyor, gözlerimi parlatarak açılmasını sağlamaya çalışıyordum.
Koluma değen el ile göz yaşlarımı tutamayan gözlerimi, elin sahibine döndürdüm.
"Duygular bedeni ele geçirirse, güçlerin devre dışı kalır, Liva!" Dedi Likos ciddiyetinden ödün vermeden.
Diğer tarafımdan bir ses daha yükseldi.
"Demek istediğin şeyleri Chrisin aklına soktum, Liva. Diğerleri onu göremez ve zarar veremez. Tek dertleri sensin" dedi son cümlesinde gözlerinin kararışını saklamadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RANORA
FantasyArrok hükmünün sürdüğü bölgede Arrok kralı iblis kanlılar ile açtıkları büyü kitabının yasak bölümünden safkanları değiştirecek yüce kanları barındıran sıvıyı hamile kuaris kraliçesinin karnına enjekte eder. Öyle bir gücün o fetüsü öldürmesi gerekir...