Ranora-bölüm 13

29 9 0
                                    

"Korumaları mantıklı kullanın, bir baskın için oldukça az asker ile savaşacaksınız. Ataklarınıza dikkat edin. Kılıç odasından, kara hançer büyüsü alın, Cole yanınızda olacak." Dedi babam tablolarla dolu olan koridorda, zırhların ve kılıçların bulunduğu odaya doğru ilerlerken.

Emirlerime uyulacağını pek düşünmezdim ama şu an, tamda dediğim şekilde baskına gönderiliyordum. Bunu, ihtiyaç için yaptıkları belliydi ama yinede benim gönderilmem, mutlu olmama neden olmuştu.

Babam odaya varmadan, bir anda durup solundaki Likosa dönerek "oğlum, riskli bir göreve gidiyorsunuz. Kendini ve yanındakileri koruma vazifesi sana verildi. Prensliğini kanıtla ve gücümüzü, azınlığımızla göster" kollarını sıvazladığında, ilk defa böyle bir ana şahit olduğumu fark ettim. Bunu tek ben değil, Likosta yaşıyordu sanırım. Gözleri, birazdan bürüneceğimiz hale rağmen babama hayranlıkla bakıyordu.

Tekrar önüne dönüp bizide peşinden yürüterek kılıç ve dövüş antrenman odasına getirerek, bir kez daha belirtti dikkatli olmamız gerektiğini.

~~~~

"Prens hazretleri, üçüncü etapa yaklaşmış bulunmaktayız. İblis türü, soluk benizliler, teknikler basit, nefes kes ve hançeri sapla" dedi  Cole, sanki bana bir şeyleri hatırlatmaya çalışır gibi.

"Soluk benizliler?" Dedim, yanımda ilerleyen Likosa dönerek.

"İlk günki eğitimlerden hatırla Liva, soluk benizliler, vampirlerdir. Bunu iyi bilmen gerekir, kitapların her sayfasını ezberlemiş olmalıyız. Ezberledin mi?" Dediğinde hatırladım, vampirler olduğunu ve sorusunu başım ile onayladım. Buraya gelmeyi ben istesemde, şu anda biraz gergindim açıkçası. Çünkü toprak titriyordu, yanımızdaki nehirden sular dalgalanıyordu ve rüzgar yüzümüze yüzümüze çarpıyordu.

Sebebi ise, benim varlığımla evrenler arasında oluşan geçit çatlakları, bazı iblis kanlılar üstün evrene sızabilmesine neden olmuş. O günden beri bu çatlakları var edeni arıyorlarmış ki çatlakları genişletip evrenleri altüst ederek üstün evreni ele geçirmeye çalışmalarıymış.

Çünkü neredeyse binlerce Paltz, beni ele vermemek için can vermişti.

"Mila görünmemeli! Çelik kaskları takın, kimin ne olduğu anlaşılmasın" diyen Likos ile herkesten klik sesi duyuldu. Sadece beş kişiydik. Ben, likos, cole ve cole'ün iki askeri Nick ile Noah. Diğer tüm askerlerin yeni denge üzerine evren koruma eğitimi ve nöbette olduğunu öğrenmiştim.

Gördüğüm manzara ile, aklımdaki tüm düşünceler bir anda kayboldu. Gözümün önünde, koskoca etap yok oluyordu resmen. Bazı evlerde yangınlar başlamış, bazı evler ise fırtınaya kapılıp gidiyordu. Paltzlerin, karşı koymaya çalıştığını gördüm fakat bunlara sebep olanların, sadece vampirler olmadığını anladım. Bunlar solukanlardı, yani vampirlerin yaşlanmış ve insana benzeyen yapısını kaybetmiş halleriydi. Bir vampir ölümsüz olsada, her anını bir bedende geçiremiyordu. Simülasyondaki masgard gibi, ama masgardlardan daha büyük bir canlıya dönüşüp tekrar kendi bedenine dönebilen genç vampirlerin dışında, yaşlılar dönüşümü sağlayamıyor ve epey büyük gözüken ve yarasayı andıran yaratıkların bedeninde mahkum kalıyorlardı.

Bir Paltzin canını almaya çalışan bir solukan gördüğümde, Likosun dediği her şeyi beynimden sildim ve o paltzin yanına koştum.

Elimde belirttiğim hançerle paltzi kurtardığımda, benim kim olduğumu çoktan anlamış, ve kimseye belli etmemek için bulunduğumuz yeri terk etmişti kurtardığım paltz

"Bir daha sakın, yanımdan ayrılma!" diye kolumdan çekildiğimde, Likosun varlığı dank etti kafama. Aslında onu kolaylıkla susturabilirdim ama azar işitmemek için dediklerini yaptım.

RANORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin