i

21 2 0
                                    

"Dinliyorum."
Başımı kaldırıyorum.
Yerdeki kırmızı beyaz desenli halının her detayını incelediğimi fark ediyorum.
Sivri burun ayakkabılarımın ucunu masanın parlak ayağına dokunduruyorum.
Gergin hissediyorum.
"Kathleen, lütfen," diyor doktorum ona bakmamı sağlarken.
"Ben ne hakkında konuşmalıyım bilmiyorum."
Defterine bir şeyler karalıyor.
Ne yazdığını okumak istiyorum ama korkuyorum.
Benim hakkımda yazabilecek şeyleri düşünmek beni korkutuyor.
Ellerimi gergince ovuşturup yüzüne bakıyorum.
"Ne yazdınız?"
Sorum beni bile şaşırtıyor.
"Hep böyle misin?" diye soruyor gülümserken.
"Gergin ve meraklı mısın?"
Arkama yaslanırken, "Sanırım," diyorum.
Birden gözlerim doluyor.
Tekrar yere bakmaya başlarken ağlıyorum.
Bana kendimi iyi hissettirmek için bir şeyler söylüyor.
Duymuyorum.
Görüntü bozulmaya başlıyor.
Bütün gerginliğim ile birlikte ayağa fırlıyorum.
"Hiçbir şey bilmiyorum, kendim hakkımda hiçbir şey bilmiyorum!"
Ağlamam şiddetleniyor.
"Asla anlamadım, duyguları ve insanları ve kendimi!"
"Sakinleş," diyor benimle birlikte ayağa kalkarken.
"Böyle biri olmak istemiyorum."
Dizlerimin üstüne çöküp daha da şiddetli ağlıyorum.
Geçmişim gözlerimin önünden geçiyor.
Babamın uyuşturucu kullandığı günler gözümün önünden geçiyor.
Annemin çırpınışları gözümün önünden geçiyor.
Zavallı doğmamış kardeşimin ultrason fotoğrafları gözümün önünden geçiyor.
Annemin bedeninin bir apartmanın tepesinden yere hızla bir bowling topu gibi çarpışı gözümün önünden geçiyor.
Zavallı kardeşimin annemin patlayan karnından savruluşu gözümün önünden geçiyor.
Babamın kelepçelenip yıllar önce gidişi gözlerimin önünden geçiyor.
Bunca zamandır teyzem ile yaşıyorum, zavallı teyzem.
Ablasından geriye ben kaldım.
Böyle acınası bir hayatın bir parçası olduğum için o benim zavallı olduğumu düşünüyor.
Kimse bana nasıl hissettiğimi sormadı.
Hâlâ kimse sormuyor.
Sinirleniyorum.
Birden ayağı kalkıyorum.
Dengemi sağlayamıyorum ve düşüyorum.
Sonra yenide ayağı kalkıyorum.
Gözlerimi sıkıca kapatıyorum.
Hızlıca geri açıyorum.
Kapının kolunu ıslak ellerim ile kavrıyorum.
"Lütfen grup toplantılarına gel Kathleen."
Kapıyı açıyorum.
Her yer bulanık.
Kendimde gibi hissetmiyorum.
Kıpırdayamıyorum.
Gözlerimi kapatıyorum.
Tek düşündüğüm şey sakinleşmek.
Gitmek istiyorum ama gidemiyorum.
Gözlerimi açtığımda her şey bulanık.
Tüm bu bulanıklığa rağmen tek bir şey gözüme çarpıyor.
Silüetlere rağmen çok net.
Buğulu bir cama kuru bir parmak ile çekilmiş bir çizgi gibi.
Aynadaki buharı elinle silmek gibi.
Kesin ve net.
Bir çift mükemmel mavi göz.
Bana doğru geliyor ama sonrasında yanımdan geçip içeri giriyor.
"Hoş geldin Luke."
Kendime geliyorum.
Giderken onu düşünüyorum.

awareness # luke robert hemmingsWhere stories live. Discover now