Gözlerimi açıyorum.
Hastanedeki üçüncü günüm.
Kimseyle konuşacak gücüm yoktu, şu an var.
Luke ve teyzem başımda.
Luke uyuyor.
Teyzem beni görünce kalkıyor.
Yanıma gelip elimi tutuyor.
"İğrenç hissediyorum," diyorum sessizce.
Gülümsüyor.
"Ne oldu bana?"
"Alkol komasına girdin."
Oturmaya çalışıyorum.
Teyzem elimi tutuyor.
"K-kızgın mısın?"
"Hayır, hayır, kesinlikle değilim tatlım."
Luke kıpırdanıyor.
Hâlâ uyuyor ama yine de gözlerim üzerinde.
Teyzem saçımı okşuyor.
Luke'un saçlarıma dokunduğu zamanki gibi hissettirmiyor.
Daha farklı.
Güvende hissediyorum ama Luke ile olduğum gibi değil.
"Biliyor musun, senin yaşındayken annen de alkol komasına girmişti."
Ona bakıyorum.
Gözleri parlak.
Gözleri yaşlı.
Üzgün mü değil mi anlayamıyorum.
"Ne oldu?"
"Beni ilk partime götürmüştü, eğleniyorduk," diyor dudağını kaşırken.
"Sonrasında birden durdu ve ağlamaya başladı, çok endişelendim."
Oturduğum yerde iyice dikleşiyorum.
Benimle birlikte Luke'ta kıpırdanıyor.
Kalplerimizin aynı anda atıp atmadığını düşünüyorum.
"Birden bir şişeyi kavradı ve içmeye başladı."
Luke'un üzerindeki ceket düşmek üzere.
Kalkıp düzeltmeyi düşünüyorum.
"Yere yığıldı, kusmaya başladı ve neredeyse kendi kusmuğumda boğuluyordu."
Üşümesini istemiyorum.
Ceketi düzeltmek istiyorum.
Yanıma yatmasını istiyorum.
"Hastaneye gittik ve o birkaç gün orada kaldı," diyor teyzem ağlamaklı ses tonuyla."
İçimde tuhaf bir his var.
Ne olduğunu bilmiyorum.
His olduğundan bile emin değilim.
Cekete ulaşmak istiyorum.
Kokusunu duymak istiyorum.
Onu ısıtmak istiyorum.
"Sana hamile olduğunu öğrendik."
Ceket düşüyor.
"Hayır!" diye bağırıyorum.
Teyzem korku ile geri çekiliyor.
Luke olduğu yerde sıçrayarak uyanıyor.
Bana doğru koşarken düşecek gibi oluyor.
Hafifçe titrediğini hissediyorum.
Yüzümü ellerinin arasına alıp hızlı hızlı nefes alıyor.
Gözlerim doluyor.
Böyle olmasını istemedim.
"Kat, iyi misin?!"
Ağzımı açıyorum ama konuşamıyorum.
Gözlerinin içine bakıyorum.
Teyzem odadan çıkıyor.
Adımları endişeli, sanırım doktor çağıracak.
"Ceket," diyorum sessizce.
"Ceket düştü."
Bana sarılıyor.
Kokusu ciğerlerime dolarken rahatlıyorum.
Gözyaşı akıyor ama devamı gelmiyor.
"Düzeltmek istedim ama ayağa kalkamadım, üşümene izin veremezdim."
Saçımın arkasını okşuyor.
Serum bağlı olmasına rağmen ona sarılıyorum.
Teyzem ile birlikte odaya doktor giriyor.
Luke beni bırakıp onlara dönüyor.
"Sorun yok, sadece boşluğuna gelmiş."
Teyzem kalbini tutuyor ve nefesini veriyor.
Doktora dönüp bir şey söylüyor.
Kapıyı kapatıp çıkıyorlar.
"Uyandırdığım için özür dilerim."
"Hayır, hayır, hayır," diyor Luke alnımı öperken.
"Özür dileme, uyandığını bilmek uyumamdan daha önemli."
Onu yanıma çekiyorum.
Ayakkabılarını çıkarıp yanıma uzanıyor.
Serumu elimden çıkarmak için bandı çıkarıyorum.
Benden daha tecrübeli olduğunu söyleyip dalga geçiyor.
Gülüyorum.
İğneyi çıkarıyor, hissetmiyorum bile.
Daha tam yatmadan ona sarılıyorum.
Başım kalbimin üzerinde.
"Göğsümün yastıktan daha sert olduğuna eminim."
Elimi kalbime koyuyorum.
Kalp atışını dinliyorum.
"Sadece kontrol ediyorum," diye mırıldanıyorum.
"Yaşadığımı mı?"
"Kalplerimizin aynı anda atıp atmadığını."
Bir şey demiyor.
Gülümsediğini hissediyorum.
Kalbi hızlanıyor.
Öyle hızlı ki ritmini beynimde hissediyorum.
Hissettiğim şey dilimin ucunda ama söyleyemiyorum.
İkimizin de umrunda olmuyor.
Onu sevdiğimi biliyor.
![](https://img.wattpad.com/cover/226173749-288-k88264.jpg)
YOU ARE READING
awareness # luke robert hemmings
Fanfictüm silüetler arasında onu çok canlı görüyorum