Dünden sonra kendimi tuhaf hissediyorum.
Hatta toplantı akşam olmasına rağmen sabah erkenden kalkıyorum.
Teyzem beni görünce şaşırıyor.
Dün akşam beni aldığından beri konuşmuyoruz.
"Günaydın," diyorum her zamankinden birazcık daha yüksek sesle.
"Günaydın."
Masadan ekmek alıyorum ama gitmiyorum.
Yanına oturuyorum.
Bana gülümseyerek bakıyor.
Bakışları mutlu ama hiçbir şeye anlam veremediği de belli.
Birden Luke aklıma geliyor.
Kalbim hızlanıyor.
Gözlerim doluyor, ağlamak istemiyorum.
"Biriyle tanıştım," diyorum birden.
Birden bire ağzımdan çıkıyor.
İsteyerek söylemiyorum.
Kendime anlam veremiyorum.
Teyzem bana aç gözlerle bakıyor, devamını duymak ve her şeyi öğrenmek istediğini belli ediyor.
"Bana dokunduğunda kalbim hızlanıyor, nefes alamıyorum ve midem bulanıyor."
"Dün-"
"Evet, iyi değilim derken onu kastediyordum."
Gülümsemesi iyice büyüyor.
Birden ayağı kalkıyor ve bana sarılıyor.
O an fark ediyorum.
Bir şeyler hissetmişim.
Uzun süreden sonra ilk kez gülümsüyorum.
Ayağı kalkıp teyzem ile sıkıca sarılıp sağa sola sallanıyoruz.
Gülümsediğimi görünce ağlamaya başlıyor.
Sonrasında kendimi toplantıda buluyorum.
Yanım boş.
Luke da hâlâ yok.
Ellerime bakıyorum.
Oje sürdüm, güzel gözükmek istiyorum.
Sonra içeri Luke giriyor.
Kalbim hızlanıyor.
Buradaki en yakışıklı çocuk o.
Oturmadan önce önümde dikiliyor.
Başımı kaldırıp ona bakıyorum.
Saçımı okşayıp yanağımı öpüyor.
Kan dudaklarının dokunduğu yere hücum ediyor.
Herkes bize bakıyor, doktor bile.
Yanıma biri oturmuş.
Bir sandalye çekip yanıma koyuyor.
Elimi tutuyor.
Kalbim daha da hızlı atıyor.
Kimin ne anlattığını duymuyorum.
Sonra o söz alıyor.
"Evet Luke dinliyoruz," diyor doktor.
Elimi sıkıyor.
"Ben Luke Robert Hemmings, hatırlamayanlar için ve ben uyuşturucu bağımlısıyım."
Herkes ona selam veriyor.
Selam vermek yerine baş parmağım ile elinin üstünü okşuyorum.
"Bir süredir temizim ve dürüst olmak gerekirse fena hissetmiyorum, hayatım düzene girdi."
Gözlerimi ondan ayıramıyorum.
"Bugün babamın ölüm yıl dönümü, altı yıl önce bugün babamı kaybettim ve uyuşturucuya başladım ama artık her şey çok daha iyi," diyor teşekkür etmeden önce.
Yine kimseyi dinlemiyorum.
Toplantı sona eriyor.
Luke da ben de konuşmuyoruz.
Elimi bırakmadan ayağı kalkıyor ve birlikte dışarı çıkıyoruz.
Beni dünkü sokağa sokuyor.
Sırtımı duvara yaslanmış hâlde buluyorum.
Yakınız.
"Daha önce hiç öpüşmedim," diyorum birden.
Kaşlarını çatıyor.
"Ciddi misin?"
Başımla onu onaylıyorum.
Bakışlarımı kaçırıyorum.
Elimle yüzümü kapatmaya çalışıyorum.
"Küçük yaşta ailemi kaybettim ve bunu atlatamadım, hiç arkadaşım ya da sevgilim olmadı."
"Seni öpebilir miyim peki?" diye soruyor ona bakmamı sağlarken.
Cevap vermiyorum.
Dudaklarına bakıp uzanıyorum.
Gözlerimi sıkıca kapatıyorum.
Usulca kafamın arkasına elini koyuyor.
Dudakları dudaklarıma değdiği zaman kalbim öyle hızlı atıyor ki öleceğimi düşünüyorum.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Sakin olmamı fısıldıyor.
Kaslarım gevşiyor.
Dudaklarım dudaklarının üzerinde kayıyor.
Gözlerim kapalı ama güzel şeyler görüyorum.
Geri çekildiğinde gülümsüyorum.
Elimi tutup beni bisikletine götürüyor.
"Ehliyetimi birkaç ay önce kaptırdım, bisikletim ile evine bıraksam?"
"Tabii," diyorum telefonumu ararken.
Teyzeme haber veriyorum.
Sonra arkasına biniyorum.
Kollarımı beline doluyorum.
Kulağımı sırtına dayıyorum.
Kalp atışım değişiyor.
Kalplerimiz aynı atmaya başlıyor.

YOU ARE READING
awareness # luke robert hemmings
Fanfictiontüm silüetler arasında onu çok canlı görüyorum