Birkaç hafta boyunca sadece bakışıyoruz.
Ona bakmak bir duvara bakmak gibi hissettiriyor.
Sevgiyi hissetmeye çalışıyorum.
Kalbimin hızlanmasını istiyorum.
Nefesimin kesilmesini bekliyorum.
Ama hiçbir şey olmuyor.
Doktor gidebileceğimi söylediğinde saate bakıyorum.
Artık akşam geliyoruz.
Saat hemen hemen dokuz.
Ceketimi giyiyorum.
Herkes bulunduğumuz yeri terk ediyor.
Dışarı çıkıp ara sokaklardan birine giriyorum.
Sigaramı buluyorum.
Çakmağımı çakmaya çalışıyorum ama yanmıyor.
Sessizce küfür ediyorum.
Birden biri bana çakmak uzatıyor.
Uzun ve beyaz parmakları olan biri.
Luke olduğunu fark ediyorum.
Çakmağı alıp sigaramı yakıyorum.
Çakmağı geri verirken sigara uzatıyorum.
"Sigara içmiyorum," diyor çakmağı alırken.
"Neden çakmağın var?"
"Alışkanlık."
Boynunda elinde döndürdüğü şeyi görüyorum.
Yuvarlak bir metal parçasında 'Otuz gündür temizim' yazıyor.
Göz altlarının nedenini anlıyorum.
Beyazlığına bir anlam veriyorum.
Donukluğunu bir sebebe bağlıyorum.
"Teşekkürler çakmak için," diyorum sessizce.
Uzaklaşmaya çalışıyorum.
O ise elimi tutuyor.
Şok oluyorum.
Kalbim hızlanıyor ama bir anlam veremiyorum.
Bir şey hissetmiyorum.
Yavaşça üzerime yürüyor.
Kaşlarımı çatıp geri doğru adım atıyorum.
"Nasıl hissettiriyor?" diye soruyor beni binanın duvarına yaslarken.
Yüzerimiz yakın.
"B-bilmiyorum."
Parmakları yavaşça kolumdan yukarı çıkıyor.
Saçlarım avucunun içinde.
Parmaklarının dokunduğu yere kan hücum ediyor.
Kalbim daha da hızlanıyor.
Kalbim hızlandıkça görüntüler bozuluyor.
Sonunda sigarayı elimden düşürüyorum.
Kendini iyice bana bastırıyor.
Gözlerimi sıkıca kapatıyorum.
"Ne hissediyorsun?"
"K-kalbim... hızlanıyor," diyorum nefes almaya çalışırken.
"Yardımcı olabildiğime sevindim."
Geri çekiliyor.
Gözlerimi açıyorum.
Yüzünde buruk bir gülümseme var.
Kaşlarım hâlâ çatık.
Bakışlarım ise ürkek.
Konuşmuyoruz.
Ona bana bakıyor.
İçimde anlam veremediğim bir sıkışma hissi var.
Kusmak istiyorum.
Uzanıp kaşlarıma dokunuyor.
Kaşlarım kontrolü kaybediyor.
Kaslarım birden yumuşuyor.
Fark ediyor ki gülümsemesi büyüyor.
"Neden böylesin?" diye soruyor yeniden yaklaşırken.
Bu sefer kaşlarımı çatmıyorum.
Gelmesini istiyorum.
Yaklaştığı zaman gözlerinin içine bakıyorum.
"Kimse iyi olup olmadığımı sormadı."
Aynı şarkıyı düşünüyoruz.
Mavi gözleri parlıyor.
Elinin tersini yanağıma sürtüyor.
İçimde bir şey oluyor ama anlamıyorum.
Bisikletine doğru giderken kıpırdamıyorum.
Gözden kayboluncaya dek onu izliyorum.
Onu düşünüyorum.
Midem bulanıyor.
Kusuyorum.
Kalbim hâlâ çok hızlı atıyor.
Başımın döndüğünü hissediyorum.
Teyzemi zar zor şekilde arıyorum.
"Beni gelip alabilir misin?"
Yutkunuyorum.
"İyi misin?" diye soruyor.
Çok ironik bir an.
Gülmek istiyorum ama kaslarım hâlâ sersemlemiş bir hâlde.
Nefesim kesilmeye başlıyor.
"Hayır," diyorum.
İlk defa kendimden eminim.
Ne hissettiğimi ilk kez biliyorum.
YOU ARE READING
awareness # luke robert hemmings
Fanfictiontüm silüetler arasında onu çok canlı görüyorum