x

6 0 0
                                    

Gözlerimi açıyorum.
Birkaç kuş cıvıltısı duyuyorum.
Sağ kolumun üzerine yattığım için uyuşmuş.
Öğlen saatlerinde olduğumuzu anlıyorum.
Sırtımın üstüne dönmeye çalışıyorum.
Dün gece olanları düşünmüyorum.
Bir şeylerin düzeleceğini düşünmüştüm ama sanırım yeniden en baştayım.
Luke'u her şey gibi unutmak istiyorum.
Kitaplığımdaki bana verdiği kitabı atmak istiyorum.
Dolabımdaki bana verdiği kıyafetlerini yakmak istiyorum.
Rehberimdeki numarasını engellemek istiyorum.
Galerimdeki fotoğraflarını silmek istiyorum.
Hepsi bir kandırmaca.
Kendimi kandırıyorum.
Luke'u seviyorum.
Bana sevmeyi öğreten kişi oydu ve onu sevmeyi bırakamayacağımı biliyorum.
Bu düşünce gözlerimi dolduruyor.
Sırtımın üstüne dönüp oturuyorum.
Sonra çığlık atıyorum.
Yerde biri yatıyor.
Korku ile yatağımda ayağa kalkıyorum.
Yerdeki beden çığlığım ile birlikte zıplıyor.
Sarı saçları havalanıyor.
Luke olduğunu anlıyorum ama korkum geçmiyor.
"Sakin ol," diyor gözlerini ovuştururken.
"Ne sikim yiyorsun burada?!"
Geri kaçmaya çalışıyorum ama yer yok.
Ağlamaya başlıyorum.
Bana zarar vereceğini düşünüyorum.
Yine de onu sevdiğimi hissediyorum.
"Kat sakinleş."
Yastığı ona fırlatıyorum.
Tutup yere bırakıyor.
Sonrasında elime gelen su şişesini ona fırlatıyorum.
Göğsüne çarpıyor ama tepki vermiyor.
"Uzak dur benden!"
Beni dinlemiyor.
Karşı koyamayacağım kadar güçlü.
Karşı koyamayacağım kadar çok seviyorum.
Birden dizlerinin üzerine düşüyor.
Başını yatağıma koyuyor.
Sırtının hızlı inip kalktığını görüyorum.
Ayak bileğimi kavrayıp beni kendine doğru çekiyor.
Oturuyorum.
Ağladığını duyuyorum.
Ölecek gibi hissediyorum.
Onu kollarından tutup kendime çekiyorum.
Bedenini hızla benimkine sarıyor.
Farkındalığım kızgınlığım ile birlikte yok oluyor.
Ne kadar süre öyle kaldığımızı bilmiyorum.
Kendime geldiğimde onu kucağımda uyurken buluyorum.
Yumuşak saçlarını okşadığımda şampuan kokusu ciğerlerime doluyor.
Kıpırdanıyor.
Gözlerini açarken güzel kirpikleri daha da güzel gözüküyor.
Başını kaldırıp bana bakıyor.
"Günaydın," diye mırıldanıyorum.
"Özür dilerim."
Sesi kısık ama hâlâ hoş.
"Neden bunu yaptın?"
"Bilmiyorum, sanırım korktum."
Yüz üstü dönüyor.
Çenesini karnıma koyuyor.
Eliyle bacağımı kavrayıp çekiyor ve bir öpücük konduruyor.
"Her şeyin Yasmin ile olanlar gibi sonuçlanmasından korktum," diyor kafasını bacağıma sürterken.
Kalbim hızlanıyor.
Bacak aramda tuhaf bir his oluyor.
"Gelip seninle konuşmak istedim ama cesaretimi toplayamadım, özür dilerim."
"Dün hiç... bir kız ile-"
Birden oturuyor.
"Hayır!"
Sesi ciddi.
Kaşlarını çatıyor.
Kalçamdan beni tutup kendine çekiyor.
Üzerime çıkıyor.
Altında ezilirken kalp atışını hissetmeye çalışıyorum.
"Seni asla aldatmam Kat, sana karşı hissettiğim şeyler Yasmin ile olanlardan farklı."
Beni kendine bastırıyor.
Kalp atışını hissediyorum.
Kalplerimiz senkronize atıyor.
Gardımı düşürüyorum.
"Yasmin ile tipik bir bağımlı hayatı yaşadım ve ne hissettiğimi bilemeyecek kadar kafam uçuk geziyordum."
Başını boynuma koyuyor.
"Ama sen öyle değilsin, seni sevdiğimi biliyorum," diyor yumuşak bir ses tonu ile.
Kontrolümü kaybediyorum.
İçimden gelen şeyi yapmak istiyorum.
Saçını tutup kafasını yüzünü görebileceğim şekilde çekiyorum.
Acıdığını belli eden bir ses çıkarırken gözlerimin içine bakıyor.
Uzanıp onu öpüyorum.
Saçlarındaki parmaklarım gevşiyor.
Pozisyonunu düzeltip yüzümü ellerinin arasına alıyor.
Öpüşmemiz her zamankinden daha farklı.
Tutkuyu hissediyorum.
Yarattığı etkiyi tüm bedenimde hissediyorum.
Nedendir bilmem, bacaklarımı beline doluyorum.
Kalçasını hafifçe kıpırdatarak sertliğini bacak arama denk getiriyor.
İstemsizce inliyorum.
Gülümsüyor.
"Seni sikmeyi her şeyden çok istiyorum Kat ama şu an ikimizin de kafasının tam anlamıyla yerinde olduğunu sanmıyorum," diyor geri çekilip yanağımı okşarken.
Başımla onaylıyorum.
Parmakları tişörtümden içeri girip göbeğimi geziniyor.
Gözlerimin içine bakıyor.
Ağzım aralık ve sesli nefes alıyorum.
Parmak uçları cildime sürterken göğüs uçlarımın dikleştiğini hissediyorum.
Tişörtümü çıkarmak için bir hamle yaptığında kapı açılıyor.
"Kathreen sen-"
Teyzem bizi görünce öylece kalıyor.
Luke hızla geri çekilip doğruluyor.
Kıpırdayamıyorum.
"E-evet?"
"Özür dilerim bölmek istememiştim."
Gülümsüyor.
Kapıyı kapatıp çıkıyor.
Luke kapı kapandıktan sonra kahkaha atıyor.
Gülümseyerek onu izliyorum.
Ne kadar göz alıcı olduğuna bakıyorum.
Sesinin güzelliğini dinliyorum.
Yaydığı enerjiyi hissediyorum.
"Korkunçtu," diyor saçlarını düzeltirken.
Tişörtünden tutup onu kendime çekiyorum.
"Luke..."
"Sorun mu var güzelim?"
Bacaklarını etrafıma dolayıp beni kollarının arasına alıyor.
Gözlerinin içine bakıyorum.
Farkındalığım gitmek üzere ama bu sefer heyecandan.
İçimdeki o hissi dışarı çıkarmak için nefes alıyorum.
Kalbimden dilime doğru bir köprü kuruluyor.
"Seni seviyorum," diyorum birden.
Başardığımı hissediyorum.
Luke'un göz bebekleri öyle büyüyor ki mavi gözleri simsiyah oluyor.
Başımı göğsüne bastırıyor.
"Ben de seni seviyorum."
Bilincimi kaybediyorum.
Kendimi tamamlanmış hissediyorum.

awareness # luke robert hemmingsWhere stories live. Discover now