3.Bölüm

2.1K 61 8
                                    

Neredeyse beş dakika olmuştu. Neyi bekliyorlardı çıkmamı falan mı?, Sonra kapıdan girenlerle neyi beklediklerini anladım. Yaşlı ihtiyar bana anlamaz bakışlar atıyordu. Kesin olay çıkarıcaktı.

"Yusuf Kayaoğlu nerde görülmüş bir bayanın ağa toplantısında göründüğü? Bu ne rezalet!" ben ne demiştim. Hayır anlamıyordum da ne alakaydı? ah şu eski kafalı insanlar ben sizi değiştireceğim. Şuraya da yazıyorum dedim ve gözlerimle sehpaya baktım.

"Ne rezilliği Yakup ağa? ne dersin sen? Kızım ne yapmıştır?" Canım babam benim uğraşmaya değmez de neyse işte gelecek nesil uğraşmasın maksat.

"Ben bu toplantıya girmem! -bana bakarak- çık dışarı!" keşke çenemi biraz tutabilsem ama yok insanı deli ederler.

"Yeter be! Oturmuyor musun? o zaman çık dışarı torununun ölmesini bekle." babam elimden tutup sakin olmam için kafasını salladı.

Genç adam "Karşında büyüğün var saygılı ol!" Ay çok da tın.

"Bana saygı duymayan birine saygı duyacak değilim küçük ağa!" küçük ağa dememe şarşırdı sanırım. Biraz da sinirlendi ama bu bana çok komik gelmişti. Resmen koca koca adamlara laf atıyordum. Neyse dudağımda ki tebessümü silip ciddi tavrıma büründüm. Sonunda herkes oturduğunda toplantı başlamıştı.

Salih ağa "Evet töre. Hepiniz bilirsiniz ki burada kaçmanın cezası ağırdır.
-herkes başını salladı- Uzatmak istemiyorum. Hepinizin bildiği konuşmalar. -Ben bilmiyordum- O yüzden size iki seçenek veriyorum. Biri bildiğiniz ölüm. -Asla- Diğeri ise berdel. Karar sizindir."  Berdel mi? Bildiğimiz hani benim şu kitaplar da okuduğum berdel. Yok ben karıştırmışımdır.

İhtiyar "Salih ağa bir daha düşün torunumu kaçırmıştır onlar! tehdit ediyorlardır!" Ay bu adam acaba benim kardeşimi ne sanıyor.

"Ne kaçırması be! torunun onayladı seviyorum diye. Hala gelmiş kaçırdılar, tehdit ettiler diyorsun! " benim konuşmamla küçük ağa ayağa kalktı.

"Saygılı ol!" Ay bunun da iki sözünde biri saygılı ol, saygılı ol olmuyorum kardeşim. Size ne ya!

"Farkındaysan bize suç atan sizsiniz!" Yok bunlar ailecek deli.

"Yeter oturun yerlerinize!" Salih ağa bizi ayırınca herkes sustu ve oturdu. Salih ağanın neden bu kadar sözü geçiyor derseniz. En yaşlımız olur kendisi. Buralar da herkes tanır onu. Aslında şuan bu masa da Karan ailesi  hariç herkesi tanıyorum. Hepsi iyi insanlardır.

Salih ağa "Size iki gün süre veriyorum ya ölüm , ya berdel. Toplantı bitmiştir. " Salih ağa ayağa kalkıp büyük salondan üst kata doğru çıktı. Babam ve ben de ayağa kalkmıştım. Aras'ı adamlar tutup yanımıza getirdiler. Arabaya binerken Küçük ağa ile göz göze gelmiştim. Bu sinirimi bozsa da umursamadan arka koltuğa oturdum. Hala içimde berdelin farklı bir anlamı olsun diye dua ediyordum ama bu sadece kendimi kandırmaktı. Dayanamayıp babama sordum.

"Baba berdel derken düşündüğüm şey mi?" babam derin bir nefesi içine çekti. Babamı üzmek istemiyordum ama ucunda da kardeşim vardı.

"Kızım sonra konuşsak?" babamı üzmemek adına kafamı salladım ve omuzuna yattım.

Eve geldiğimizde herkes salonda oturuyordu. Asaf direk annemin yanına oturup ona sarıldı. Çok düşkündü anneme. Yani hepimiz düşkündük ama erkek çocuk anneyi kız çocuk da babayı sever derler ya. Annem Asaf'ı direk göğsüne çekip saçlarını öptü. Ben de annemin yanağını öptüm ve güzel kız kardeşimin yanına oturdum.

"Nasıl dersler kuzum?" Feyza biraz üzgün baktı. Dersleri kötü geçiyordu anlamıştım. Ona sarıldım.

"Tamam kuzum anladım ben. Sen üzülme. Hem yardım ederim ben sana." Feyza bana kaş göz yapıp odasını gösterdi. Bu bizim dilimizde 'konuşacaklarım var. Beninle gel' demekti bir nevi. Ben de kafamı sallayıp babamlar döndüm.

BERDEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin