MERİÇ
İntikamımı alacaktım. Yapmak zorundaydım değil mi. Sonuçta intikam yemini etmiştim. Hem de babama. Kızın suçu yoktu. Benim yaptığım kötülüktü. Ama onun yaptığı adilikti. Ani bir kararla telefonumu cebimden çıkarıp kızı kaçırmaya kurulmuş adamları aradım.
"Karar verdim. Yapın. Zarar vermeyin. Niyetim o değil" cevaplarını beklemeden yüzlerine kapattım. Ne düşündükleri umurumda değildi, ne hissettikleri umurumda değildi. Benim o kadına o acıyı yaşatmam lazımdı. Kocasının yaptığı şeyin öcünü alacaktım. Ama ben onun gibi öldürerek değil. Korkutarak yapacaktım. Kızı almaya babamın eski arkadaşlarının adamlarını gönderdim . ne kadar kızarlarsa kızsınlar hiç kimseye zarar vermeyeceklerine emindim . zaten benim de amacım o değildi , Doğanın ailesine benim çektiğim acıyı yaşatacak ve sonra kızı ailesine geri götürecektim . her ne kadar içimde dinmeyecek bir acı olsa da ben bu kadar acımasız olamazdım . hiçbir kişinin hayatına kıyamazdım , ancak bu , öyle düşündüremeyeceğim anlamına gelmezdi . kapının çalması ile düşüncelerimden sıyrılırken yavaşça kalkıp kapıyı açtım . Kızın yüzüne bakmadım. Onlardan kimseyi görmek istemiyordum. Kim olursa olsun. Evdeki çalışanları bilgilendirmiştim. Ne olduğunu. Ne yapacakları kelimesi gelimesine anlatmıştım. Garip davranmalarına imkan yoktu. Gerçi onun gözünde garip davranan ben olucaktım. Sonuçta kaçırıp bir eve hapsetmiştim. Onun ne düşündüğü umurumda değildi. Ben kendi bildiğimi yapacaktım.DOĞA
Uyandığımda karşımda bir kadın vardı . bana nerede olduğumu , neden burada olduğumu ve o istemedikçe buradan çıkamayacağımı söyledi . buna hazırlıklıydım , ailem beni buna karşı uyarmıştı ama daha acıklı bir son bekliyordum . bu sonların içinde yanmak , işkence görmek , ya da bir silahla ölmek vardı , hepsinin sonu aynı yere varıyordu . ölüm... ailemin söylediğine göre o istediği şeyi her zaman layıkıyla yapıyormuş , onlara inandığım için tek bir sonuç çıkıyordu . burada kapana kısılmıştım.
Yattığım yerde doğrulup yavaşça ayağı kalktım . buraya dün akşam geldiğim için ya da en azından dün akşam uyandığım için burada ilk günümdü . kuralları biliyordum , pencereden kurtarılmak için bağırma , uyandığın zaman kahvaltıya in , teknolojik alet yok , canın sıkılırsa kitap oku , evin içindekilerle konuş , ancak en önemlisi kaçmaya çalışma çünkü denediğin gibi geri dönersin.
Aşağı indiğimde onu görmemiştim , görmek de istememiştim . benim için kurulmuş olduğunu düşündüğüm kahvaltı masasına oturdum pek iştahım olmadığı için oturduğum gibi kalktım ben burada ne yapacaktım . tek yaptığım evimin hayalini kurmaktı . tanıdığım tek bir kişi yoktu , ama aileme çok bağlıydım , beni iyileştirmek için ne gerekiyorsa yapmışlardı . en son gittiğimiz doktor sorunuma bir çare bulup bana "gizli anksiyete" hastalığı olduğunu söylemişti . ben de psikolojik bir ucube olmadığımı söyleyip koşarak bulunduğum kliniği terk etmiştim . ancak içten içe kendimde bir problem olduğunu biliyordum . hep içime kapanıktım , ilk okul dönemimde özgüvensiz ve zeka geriliği olan bir çocuk gibi görünmüştüm , çünkü böyle görünmeyi ben istemiştim, eğer temel şeyleri geç öğrenirsem belki kimse bana yaklaşmaz ve ben de kimseyle konuşmak zorunda kalmazdım . ancak bu konuda yanılmıştım aksine, okuldaki kişiler benimle daha çok ilgilenmişti, öğretmenlerim belki arkadaşları ona temel şeyleri anlatabilir mantığıyla bakıp bana okuldakilerin yardımcı olmasını istemişti. ailem bunun üzerine özel bir öğretmen tutmuş ve beni daha çok sosyalleştirmeye çalışmıştı. Ortaokulda ise yalnız sessiz bir tiptim çünkü o zaman da okulda tanınan tipler asi ve ders çalışmıyormuş gibi gözüken tiplerdi çok çevreleri vardı ve kendi aralarında guruplar vardı bu yüzden sürekli ders çalışan bir tip gibi gözükmek istedim ve bu planım da suya düştü, neden mi? ailem bu sefer o kötü kız gibi gözüken kızların aileleri ile konuşup onları benden ders almaları konusunda ikna etmişti. ben de bu yüzden konuşmak zorunda kalıyordum. lisenin ilk iki yılında planımı gerçekleştirmiştim gerçekten asosyal ve içine kapanık bir kız olmuştum. işte bu yüzden psikolog maceram başlamıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamp Ateşi (Kitap Oldu!)
Teen FictionRuhlarımız o kamp ateşinin içinde cayır cayır yanmaya mahkumdu. Bizi çocukken ayıran hayatın yarattığı kamp ateşine el ele düşmüştük biz. Küçükken. Daha çok küçükken yanmaya başladık. Aşk bizi ele geçirdiğinde çok küçüktük. Hayat bizi ayırdığında da...