Doğa
Nermin ablaya yardım etmeye çalışırken kızgın yağa kolumu çarpmamla birlikte bileğime dökülmesi bir oldu . anlık gelen bir acı hissi ile kendimi kaybettim . bunu daha önce hiç yaşamamıştım, sanki hayatım gözlerimin önünde erip bitiyormuş gibiydi yanan elimin telaşı ile hemen suya tuttum ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım . normalde KENDİ evimdeyken başka şeyler düşününce sakinleşebiliyordum . ancak bu tanımadığım bir ortamda , tanımadığım kişilerle çok da mümkün olmuyordu beni en çok sakinleştiren kedilerimdi . kedilerimi düşünürken daha da çok panik oldum , acaba onlar ne yapıyorlardı , annem onlara bakıyor muydu . birden hissizleşen elime dönüp baktığımda acısının görüntüsünden çok daha az olduğunu fark ettim . elim şişmiş ve su toplamıştı. kulaklarım uğulduyordu ve başım dönüyordu . ayaklarımdan başlayarak bütün vücudumu kaplayan bir titreme dalgası oluşu .ardından gelen hissizleşme kendimi yerde bulmama sebep oldu bu sırada etrafımda dönen nermin ablayı bulanık görmeye başladım ve elimde olmadan tekrar titremeyi fark ettim . normalde bunları hatırlamadan bayılmış oludum ancak bu sefer farklıydı. nermin abla telefonunu eline alıp konuşmaya başladı
"meriç . yine oluyor" duyduğum son şey bunlardı.
Meriç
toplantının ortasında titreyen telefonla izin isteyip odadan çıktım . telefonumu elime alıp arayan kişinin nermin abla olduğunu gördüm . telaşa açarak kulağıma götürdüm . birden gelen o endişeli ses
"meriç . yine oluyor" dedikten sonra kapandı . baktığımda telefonumun şarjı bitmişti . sesli bir şekilde küfür ederek aşağı inmek üzere asansör çağırmaya gittim . ancak asansör en alt kattaydı. bununla zaman kaybetmek istemediğim için merdivenden koşarak aşağı indim . arkamdan gelen sekreter sesi
"meriç bey . toplantı" derken onu susturdum. toplantı düşünecek halim kalmış mıydı benim.o
"başlarım toplantısına" diye söylenirken koşarken ayağım takıldı ve düşmek üzereydim neyse ki gömeğimden yakalayan biri vardı arkama dönüp baktığımda bu kişinin ada olduğunu gördüm ve vakit kaybetmeden sordum.
"senin hapların kaldı mı" can haliyle sordum. bu sırada aşağı iniyordum. yukarıya doğru bağırıyordum.
"var ama ne yapa-" derken sözünü kesip
"hemen git al ve eve getir" suratıma boş boş bakıyordu ve bu benim sinirlenmeme yol açıyordu. Tipik ada işte diye kendimi sakinleştirmeye çalışsam da bakışlarını düzenleyememesi sinirlerimi iyice bozmuştu.
"hadi" boş olan gözlerini bırkaç kez kırpıp benle beraber koşmaya başladı bu sırada asansörün boş olduğunu görerek ona doğru ilerledim . asansör kabininin orada konuşan kalabalık bir aile vardı onların arasından kabinin içine geçerek en alt kata bastım ve aşağı indim . bu sırada doğanın ilaçlarını almadığım için kendime kızıyordum . ancak bunun bir faydası yoktu . onu ihmal etmiştim ve benim yüzümden şimdi bu haldeydi . asansör durduğunda hızla inerek arabamın yanına koştum . anahtarın düğmesine basarak kapıyı açtım ve arabamı çalıştırdım . hemen evime doğru gitmeye başladım . trafik ışıkları ve hız sınırı umurumda değildi , tek bildiğim bir an önce evime ulaşmaktı. bu sırada trafikte dikkate hatırladığım şey ise insanları ezmemeye çalışmak oldu .her ne kadar çok fazla kural ihlali yapsam da , kimseyi ezmeden evime ulaşmıştım . arabamı gelişigüzel park ettikten sonra evin kapısına gidip kapıyı yumruklamaya başladım . kapıyı açan nermin abla oldu.
"doğa nerede" beklemeden sordum. Cevap hemen geldi.
"odasına çıkarttım" sonra içeri girdim ve biraz soluklanmak için koltuğa oturdum , ardından öğrenmek istemesem de yavaşça sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamp Ateşi (Kitap Oldu!)
أدب المراهقينRuhlarımız o kamp ateşinin içinde cayır cayır yanmaya mahkumdu. Bizi çocukken ayıran hayatın yarattığı kamp ateşine el ele düşmüştük biz. Küçükken. Daha çok küçükken yanmaya başladık. Aşk bizi ele geçirdiğinde çok küçüktük. Hayat bizi ayırdığında da...