bölüm 3

85 5 0
                                    

meriç

Doğa için endişeli bir şekilde eve gelirken onu neden eve kapattığımı düşünmüştüm . belki de geçmişimden kaçıyordum . 7 yaşımdan beri en iyi arkadaşım ve tek arkadaşım Adaydı çünkü bir tek o beni anlıyordu . adayla annem öldükten sonra psikolog da tanışmıştık . ben çok içime kapandığım için ve geceleri uyuyamadığım için psikoloğa gitmiştim . ada ise bipolar bozukluk tehşisi konulduğu için gelmişti ve orada tanıştık . annem hastalıktan ölmüştü , kanserden , beyin kanseriydi . ben çocukluğumu yaşayamadan annemin arkasından ağlamıştım . neden öldüğünü bilmek istediğimde bana söylememişlerdi . sadece anneni artık göremeyeceksin dediklerini hatırlıyordum .

Eve geldiğimde doğayı görmediğim için sevinmiştim . nermin ablaya seslenip yemeği hazırlamasını istedim . nermin abla bizle çok eskiden beri çalışıyordu . annem öldükten sonra babam bize tek başına bakamayacağını anlamış , bu yüzden ailemizde ve ev işlerine bakabilecek bir çalışan aramaya başlamış ve uzun uğraşlar sonucunda nermin ablaya ulaşmıştı . belki benim psikolojik sorunlarımı çözmemdeki en büyük yardımcım nermin ablaydı çünkü bana annelik yapmıştı . odama çıktığımda telefonumun titremesiyle cebimden çıkardım. arayanı gördüğümde açıp kulağıma koydum.

"ne var" sinirle soluduğumda.

"insan telefonu açınca efendim canım der sen insan gibi efendim bile demiyorsun. ne bu hiddet ya" diye ağızını yayarak konuşan adanın ses tonuna takılmadan sabır dilercesine derin derin nefes aldım.

"ne istiyorsun ada" diye söylenerek yatağa uzandım.

"hiç eve geliyorum da onu söyleyeyim dedim. merak etme beni canım" derken son söylediği kelimenin son harfini uzatarak

"ee evde durumlar nasıl" gerçekten beni delirtmeye çalışıyordu. Bu konuda oldukça başarılıydı.

"Doğa kriz geçirmiş bir şeyi var mı diye sormaya geldim . gelirken de benim şirketteki odadan yarım kalan masanın üstündeki evrakları getir imzalamam gereken evraklar var." diye mırıldandım. onaylarcasına birkaç ses çıkarttı ve telefonu kapattım . Sinirlerim bozuktu. Başıma iş açmıştım.

Üstümü değiştirdikten sonra masaya oturdum . nermin abla da karşıma oturdu ve yemek yemeğe başladık .

"meriç günün nasıl geçti" başımı eh işte der gibi iki yana salladım. Her geldiğimde bu konuşma olurdu. Yanıt ise hiç değişmezdi. Zaten sinirli olduğumu gördüğünde sormazdı. Benim annem gibi olmuştu.

"senle bu gün Doğa ya olanlar konusunda konuşmak istiyorum"  çatalımı tabağımın kenarına bırakarak duruşumu dikleştirdim. benimle doğayla ilgili konuşacağı bir şey yoktu. onu önceden bilgilendirmiştim.

"aslında seni bilgilendirmiştim ama konuşmak istediysen boşuna olamamalı" dedim. O da benim gibi duşunu dikleştirdi ve derin bir nefes aldı.

"bu gün olanlar sadece küçük bir olasılıktı, ilerdekilerin yanında bir hiç . doğa hakkında bilmediğimiz bir çok şey olabilir , bir çok hastalık ya da tramvatik olaylar . bu krizi tetikleyen bir sürü cümle ya da kelime olabilir ve bunun gibi küçük krizlerle kalmaya bilir" söylediklerinde tepkisiz kalmıştım. haklıydı ama ben artık küçük bir çocuk değildim. önlemimi alacaktım elbette.

"yani". benimle konuşmakta zorlanıyor gibiydi . amacım konuşmayı saptırmaktı.

"yani keşke biraz daha bilgi alıp ondan sonra Doğayı getirseydin" . elime tekrar çatalımı alıp ağır bir şey söylememesinden rahatladım. onu kırmak istemiyordum.

"belki sen öğrenebilirsin dedim" verdiğim tepkiden dolayı rahatlamış görünüyordu. Bu garip tepkisine tepki vermedim.

"denerim" dedikten sonra yemeğine geri döndü.

Kamp Ateşi (Kitap Oldu!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin