biz kahkahalarla gülmeye devam ederken kapının gıcırtılı açılma sesi duyuldu. gülmemi bastırmaya çalışarak ayağı kalktım ve yüzüme ciddiyetimi takındım. meriç beni şaşkın gözlerle süzerken. elimi başımdan ayaklarıma doğru buradayım der gibi gezdirdim.
"senin tuttuğun işinin ehli olan şu psikoloğun yaptığına bak." dediğimde .
"tamam değiştirebilirim . ama önce sen yukarı çık ve üstünü değiştir . yoksa donarsın. dediğinde başımı tamam anlamında salladım ve yukarı çıktım. dolabı açıp bakınmaya başladığımda kalan tek bir pijama takımı olduğunu gördüm. elime alıp baktığımda üstümde çuval gibi duracağını hissettim. üstümdekileri sıyırıp pijama takımını giydim. altının beli lastikliydi bu yüzden en sıkıya getirip düşmemesini sağladım pijamanın paçaları en az onbeş santim uzundu bu yüzden kıvırdım. altı bir şekilde uydurabilmiştim ama üstü . normal yakası olsa bile vana v yaka gibi olmuştu , ayrıca kısa kollu olan kolları bana yarım kol gibiydi ve içinde kaybolmuştum. bunu giymezsem elbiselere kalacağımı biliyordum. bu yüzden şikayet etmeden aşağı inmeye başladım benim arkamdan gelen adaydı. inerken aniden paçalarımdan biri çözüldü ve paçama bastım aşağı düşmeyi beklerken beni sırtımdan yakalayan adaydı. bana keskin bakışlarını atarak.
"dikkatli ol" dedi. paçamı tekrardan sıvayıp aşağı inmeye başladım. daha beş dakika önce bana kahkahalarla gülen adadan şimdi eser yoktu. ne olmuştu. ne değişmişti de bana neden soğuk davranmaya başlamıştı. kim ne demişti de böyle yapıyordu. merdivenlerin sonuna vardığımda kızgın bir tavırla koltuğa oturdum. aklıma gelen soruyla .
"nermin abla nerede, kaç gündür göremedim onu" dediğimde odaklanmış olddukları telefonlarından başlarını kaldırıp birbirlerine baktılar
"yorulmuştu birkaç gün tatil yapsın dedik" dedi. ama ben kuşkulanmıştım bir kere , bana yalan söylüyorlardı. başımı tamam anlamında aşağı yukarı sallayıp bulunduğum yere yaslandım ve suratımı daha da düşürüp ofladım. kimse kılını bile kıpırdatmayınca .
"oofff. şu telefon da muhabbeti öldürüyor" dedim . bana ciddi misin bakışı atarken ne var anlamında başımı salladım. Bu söylenmemi hiçbiri üzerine alınmayınca kollarımı birbirine bağladım ve küçük bir çocuk gibi trip atmaya başladım. sürekli sorular sorup onları bunaltmaya karar verdim.
"ne zaman dönecek" cevap veren adaydı
"birkaç hafta sonra"
"nereye gitmiş"
"bilemiyorum" yine cevap veren adaydı. şimdiden sıkılmışa benziyordu.
"kaç yaşında"
"gelince sorarsın"
"napıyor orada"
"sormadım."
"yüzüyor mu"
"bilmiyorum"
"canı sıkılıyor mudur" dediğimde bu soruda patlamış gibiydi.
"yeter. senle uğraşmaktan bıktım. hasta olur başıma kalır. Delirir başıma kalır bıktım be" dediğinde öyle bir bağırıyordu ki. yeri göğü inletiyordu. neredeydi benle dalga geçen ada. neredeydi benle oyun oynayan ada. düşünürken gözümden bir damla yaş akmasına engel olamadım. burukça gülümseyip .
"tamam. ben yukarı çıkayım da daha fazla rahatsız etmeyeyim. " dedim ve yukarı doğru çıktım. bu sırada kapının kapanma sesi duyuldu. neden böyle yapıyordu. yukarı çıktığım gibi kapımı kapattım ve kendimi yatağın içine attım. yorganı boynuma kadar örttüm. üşüyordum. soğuktan değil. bedenimi saran kapkara yanlızlık duygusunudan. tavanla bakışmaya başladım. neden böyle yapıyordu. odanın kapısı aniden açıldı ve içeri meriç girdi. yatağın yanındaki tekli koltuğa oturdu. derin bir iç çrkti ve.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamp Ateşi (Kitap Oldu!)
Teen FictionRuhlarımız o kamp ateşinin içinde cayır cayır yanmaya mahkumdu. Bizi çocukken ayıran hayatın yarattığı kamp ateşine el ele düşmüştük biz. Küçükken. Daha çok küçükken yanmaya başladık. Aşk bizi ele geçirdiğinde çok küçüktük. Hayat bizi ayırdığında da...