ada
burada durmamız için hiçbir sebep yoktu . merçin ameliyatının ne kadar süreceğini bilmiyorduk. ayrıca doğanın da bu durumda olması hiç yardımcı olmuyordu . nermin ablayı doğanın yanına göndermeye çalışmıştım ancak harap olmuş bir haldeydi . bense kendimi güçlü tutmaya çalışıyordum . bu sırada ameliyathaneden çıkan doktoru gördüm . yanına giderek .
"durumu nasıl" diye sordum
"zor bir ameliyattı , ancak durumu şu an için iyi" iyi olacaktı tabi.
"peki görüşebilir miyiz" bu kez soru soran nermin ablaydı. görmek için ne kadar hevesli olduğunu anlıyordum
"yarım saat içinde ayılır , ameliyatta aksi bir durum olmadığı için onu normal odaya alacağız . ayılınca görebilirsiniz" meaafeli sesiyle konuştuktan sonra yanımızdan gitti. Sevincimi gizlemeyerek.
"doğanın yanına git onu yanına al ve sonra da meriçi götürdükleri odaya gelin" dedikten sonra nermin ablanın gitmesini sağladım . ardından hastanenin girişinde bulunan ilk geldiğimde de sorduğum kişinin yanına gittim.
"meriç yılmaz ı hangi odaya götürüyorlar" dedim
"6.kat 126.oda" dediğinde telefonumu alıp nermin ablaya oda numarasının yazılı olduğu bir mesaj gönderip hemen meriçin odasına doğru çıktım.
Odaya girdiğimde meriç ayılmak üzereydi . Yanındaki tekli koltuğa oturup kolundaki bandaja baktım.bu sırada yavaşça gözlerini aralayıp anlamayan gözlerle etrafa bakarken beni fark etti . Doğrulmaya çalıştığı zaman elimi omzuna koyup kalkmasına engel olduğumda beni fark etti."Doğa nasıl" umarım iyidir. Onu bilsem doğruyu söylerdim. Sadece umduğumu söylüyordum.
"İyi . Nermin ablayla birlikte buraya
geliyorlar" sinirle oflayıp başını geri attı. Biliyordum. Güçsüz gözükmekten nefret ediyordu. Dişlerini sıkarak söylediği belli olan bir Ses tonuyla."Buraya girmesine izin verme" onu anlıyordum. Doğadan nefret ediyordu. Bu bildiğimi bir süre gizli tutmak en iyisiydi.
"Sen doğayı eve götür ve orada kal . Bir tek sana güveniyorum. Nermin abla beni bırakıp gitmez." itiraz etmek için ağızımı açtım. İtiraz etmek istemesem de bu garip olurdu.
"Ama" dediğimde devamını getirmeme izin vermedi."Nermin ablanın gitmeyeceğini sen de biliyorsun. Hem birkaç güne kalmaz çıkarım buradan . Bir şey olmaz." itiraz istemeyeceğini anlatan bir bakış attı.bunu mecbur kabul etmek zorunda kaldığımda kapının açılma sesi ile kapıya yöneldim ve nermin ablayı kapıda tuttum.
"Meriç benim gitmemi istiyor sen burada onunla kal ve lütfen bir şey olursa hemen bana haber ver" yürümeye başladım . Doğanın yanına gelmiştim. Onu çok özlemiştim. Üç sene boyunca onu aramıźtım. Kokuaunu bir kez içime çekmek için her şeyi verirdim. O uzun uçları dalgalı saçlarının arasına dudaklarımı değdirmek. Yüzünü okşamak. Başka şartlarda bir araya gelsedik çok güzel olmaz mıydı.yanına geldiğimde kaşlarını çatarak bana baktı. Başını kaşıyıp gözlerimin içine baktı.
"Ya belki saçmalıyormuşum gibi olacak ama daha önce tanıştık mı. Uzun zamandıe aradığım biri var ona benziyorsun" dudaklarım istemsizce yukarı kıvrılırken gamzemi belli edecek şekilde güldüm.
"Hayır. Hiç sanmıyorum. İnsan insana benzermiş. Değil mi" bana anlamayan gözlerle bakarken içimde çıglık atıyordum. "Beni arıyormuş. Beni bu zamana kadar unutmamış" konunu kaşıdı.
"Evet. Sanırım öyle" yüzünde pişmanlık vardı. Onu üzüyordu ama söylemeye niyetim yoktu.
"Meriç senin eve gitmeni istiyor.gidiyoruz" sesim umduğumdan sert çıkmıştı. İsyankarca omuzlarını silkip konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamp Ateşi (Kitap Oldu!)
أدب المراهقينRuhlarımız o kamp ateşinin içinde cayır cayır yanmaya mahkumdu. Bizi çocukken ayıran hayatın yarattığı kamp ateşine el ele düşmüştük biz. Küçükken. Daha çok küçükken yanmaya başladık. Aşk bizi ele geçirdiğinde çok küçüktük. Hayat bizi ayırdığında da...