Bu bölüm için bir şey diyeceğim:
Ego'dan başkasıymış gibi bahsetmez misiniz ayol o sizsiniz FKXJDKDKD Size uymayan bir iki tavrı olsa bile o SİZSİNİZ BEBEKLERİM. O seksi, akıllı ve herkesin kıçını tekmeleyebilecek güçteki KADIN SİZSİNİZ. Ego sadece kod adınız, lütfen ona kendinizmiş gibi muamele ediverin valla üzülüyorum. T.T Oc fic yahu bu azıcık kendinize sahip çıkın benim kızlarım herkesi cebinden çıkarır güzellerim unutmayın ❤️-> coşku'nun finaline az kaldı bildiğiniz gibi, finalde bir soru - cevap yapmayı düşünüyor gibiyim şimdilik. Eğer bana soru sorma hakkınız olsaydı ne sorardınız? Benim ya da yazdıklarım hakkında çok neyi merak ediyorsunuz?
İyi okumalar!
Sevgilerle, Lynx.
*
Kaybetmemeyi kafaya koyduğun anda Kyungsoo ile aranda bir mücadele başlamıştı. Sanki ikinizde yanınızdaki müşteriyi unutmuştunuz, tek hedefiniz poker olmuştu. Kyungsoo'nun bir avantajı vardı, kameralara erişebiliyor ve elini görebiliyordu. Ona göre seçtiğin kartlara dayanarak bahis yükseltebilir ya da diğer oyuncularla birlik olup seni sıkıştırabilirdi. Müşteriye yakınlaşma ve ondan bilgi çalma işi ikinci plana atılırken tek önemli şey oyunu kazanmaya dönmüştü. Kyungsoo'nun delici bakışlarını kartların üstünden görebiliyordun, eline bakıyor, ardından seni gözetliyor ve de gözünü bile kırpmıyordu. Bazen öyle sakin ve hareketsiz duruyordu ki heykel olduğunu düşünebilirdin. Poker oynarken dikkat edilmesi gereken şeylerden birisi mimikler ve jestlerdi. Beden dili insanlar hakkında birçok şey söylerdi, Chen her daim vücudun en etkili yalan makinası olduğunu tekrar ederdi. Chen gibi beden dilinde uzmanlaşmış birisi bile Kyungsoo'yu çözemiyordu. Nefes alışverişleri normaldi, terlemiyordu, bacaklarını sallamıyordu, kambur durmuyordu, gözlerini kaçırmıyordu, kaşlarını oynatmıyordu, başta tarafa bakmıyordu, dalıp gitmiyordu, dudaklarını ısırmıyordu, kendini kasmıyordu, diken üstünde durmuyordu. Her şeyi o kadar profesyonelceydi ki Chen jajangmyeon yerken gergince mırıldanıyordu.
"Pek âlâ, bu kadar iyi olması sinirimi bozmak üzere." Chen nihayet konuştuğunda kartlarına bakıyordun.
"Sinirlerin zaten bozulmuş durumda, demin Chanyeol'e çemkirdin ve şuan onun yemeğini yiyorsun." Luhan konuşunca Xiumin'in sesi duyuldu. Bahisler artmaya başladığında gözlerini Kyungsoo'ya diktin. Kartları hangi şekilde tuttuğunun bir önemi yoktu. Gazinolar sık sık masalar hilelere karşı denetlerdi, hele ki Casino Barrière Trouville gibi yerler, bu işi ciddiye alırdı. Hareket edebilen kameralar her açıdan masaları görebilecek şekilde yerleştirilmiş olmalıydı bu yüzden de elini saklamanın bir yolu yoktu. Tek seçenek Luhan'ın sisteme girip Ex-k'nin bilgisayar korsanını sistemden atmasıydı ama o da şuan zor zamanlar geçiriyordu.
"Eğer Kris Chanyeol'ü dışarı çıkartmış olmasaydı," dedi Xiumin dudaklarının arasından sesli bir şekilde lolipop olduğunu düşündüğün şeyi çıkartırken. Sürekli lolipop yemek gibi bir huy geliştirmişti, özellikle de çözemediği durumlarda düşünürken çok yapıyordu bunu. "çoktan ölmüş olurdun."
"Her neyse." dedi Chen hafifçe öksürerek. "Bu adamdan öğrenebileceğimiz pek bir şey yok. Gölgesini bulabilsek belki ondan bir şeyler kapabiliriz."
"Tao onun gölgesiyle konuşur ama ancak yumruklarıyla." dedi Xiumin. Haklıydı, Tao'nun biraz iletişim sorunu vardı, senin aksine bunu hiç aşamamıştı.
Kartlar açıldığında Kyungsoo'nun gerisinde kalmıştın. Öylesine bir bakış seni bulduğunda bunun tepkisizliğinin altında bir küçümseme olduğunu biliyordun. Kyungsoo keyfi yerine gelmiş olacak ki bu sefer kartları o aldı ve karıştırmaya başladı. Senin gibi ufak numaralarını gösterdiğinde, masadaki gerginlik gittikçe artıyordu. André de La Ventouse pek mutlu gözükmüyordu, yavaş yavaş elindekileri kaybetmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iyi olan kazansın | exo oc (✓)
FanfictionEx-k olarak bilinen hırsız çetesinin namı tüm dünyada duyulmuştu. Kendilerini en iyisi olarak lanse eden bu bir grup aptala dersini vermek sana kalmıştı. Bir iddiaya giriştiniz, dünyanın en değerlilerinden olan, Mısır'da yeni keşfedilmiş, Kraliçe C...