1.6

574 91 58
                                    


Polis Baskınından İki Gün Sonra

"Hoş geldin, hoş geldin!" diye seslendi SM sana kollarını açarak. Önü açık, ince bir beyaz gömlek giymişti, bacaklarından esen rüzgârla dalgalanan şortu ve de terlikleriyle tam bir tatil havasındaydı. İspanya'nın en güzel sahil kenti olan Casares'te, Ex-k ve de O-m takımlarını alt etmenin sevinci içerisinde seni coşkuyla karşılıyordu.

"Merhaba," dedin.

"Evine hoş geldin," dedi ve sen yanına varır varmaz kollarından tutup iki yanağına da sulu bir öpücük kondurdu. "gel hadi, hemen neler olduğunu anlat."

Seni kolundan tuttuğu gibi büyük, beyaz renkli villasının havuzuna götürdü. Demin geldiğini haber alınca kalktığı şezlonguna geri kurulduğunda sende hemen yanındaki şezlonga oturdun. Uşaklardan birisi gelip önüne buzlu bir bardak mai thai koydu.

"Keyfiniz yerinde." dediğinde, SM uşağına eliyle işaret verdi, böylece önünüze açılan şemsiye ile birlikte gözlüklerini çıkarttı.

"Senin değil mi?"

"Sevinciniz benimkinden de fazla." dedin mai thaiyi alarak.

"Anlat bakalım." Eliyle işaret verdi. "Neler oldu?"

"Suho ve Kris tutuklandı." dedin en can alıcı kısmından başlayarak. "Lay'in öldürülmesinin suçluları olarak Çin hükümetine teslim edilecekler."

SM'in yüzündeki mutluluk neredeyse on kilometre öteden fark edilebilecek bir parıltı saçıyordu. "En tehlikelileri elendi, desene."

"Sanırım öyle de diyebiliriz," dedin onu onaylayarak. İçkini yudumladığında meraklı ifadesini takınmaya devam etti.

"Diğerleri?"

"Baekhyun ve Chanyeol Paris'te takılı kaldılar. Pasaportlarının süresi geçtiği için göçmen bürosu onları Kore'ye geri yollayacak. Gözaltındalar."

"Hırsızlar gitti." SM dört parmağını havaya kaldırdı.

"Büstü çalmanız için önünüzdeki iki önemli engel daha kalkmış oldu." Bu sözler dudaklarından döküldüğü anda SM kafasını iki yana salladı.

"Onlar tek tek de benim karşımda duramazlardı, güzel kızım." İyice arkasına yaslandı. "Yine de birlikte oldukça can sıkıcı olabilirlerdi tabii."

"Haklısınız." Bardağını dudaklarına götürürken "Diğerleri serbest kaldı." dedin.

"Kötü olmuş." derken sesi seni yargılar tonda çıkmıştı. Sanki kat kat olan mükemmel pastandan bir kıl çıkmış gibi davranıyordu şimdi de.

"Onların da zamanı gelecek," diye güvence verdin. "çok geçmeden Xiumin ile Chen sanat eseri kaçakçılığından tutuklanacaklar, ardından mahkemeye çıkartılırlar diye düşünüyorum."

"Peki ya hackerlar?" diye sordu SM. "Yine de bize problem yaratabilirler."

"Peşimden gelmeye kalkacaklardır, bu yüzden de onlara ufak bir oyun oynayacağım."

"Hmm," SM şimdi keyiflenmiş gibi duruyordu. "nasıl bir oyun?"

"İspanya yerine Meksika'ya uçacaklar, ardından oradaki birkaç arkadaşımla başları belaya girecek, diyelim." Gülümsedin. "Sürprizi kaçmasın."

"Señor, es posible que desee ver esto. (Efendim, bunu görmek isteyebilirsiniz.)" diyerek uşaklardan birisi elinde bir tablet ile geldiğinde SM yerinden doğruldu. Senin de görebileceğin bir şekilde Fransa'nın ünlü haber kanallarından birisinde verilen haberi izlemeye başladı.

Haberde, Fransa'da Çin'de işlenen bir cinayetinin zanlılarının nasıl saklandığı ve de Fransız polisinin onları enseleyip Çin hükümetine teslim etmek için tutukladığı anlatılıyordu.

"¡Extraordinario! (Fevkalade!)" diye şakıdı bir anda SM.

"Hice lo que tenía que hacer. (Ne yapmam gerektiyse onu yaptım.)" dedin sakince.

"Peki, Ego," dedi SM tableti uşağına geri verip çekilmesi için elini sallarken. "Kyungsoo ve Kai? Kyungsoo yabana atılacak birisi değil, biliyorsun."

"Biliyorum." dedin ve tek dikişte içkini bitirip bardağı şezlongun yanındaki sehpaya bıraktın. "Bu yüzden onları da ayak altından çekeceğim."

"Nasıl planlıyorsun peki bunu yapmayı?" diye sorduğunda güldün.

"O ikisi birbirine çok bağımlı. Önlerine bir engel çıktığında ikisi de diğeri kurtulsun diye kendisini feda etmek isteyecek." Bacak bacak üstüne attın ve kendinden emin bir şekilde "Onları hastanelik edeceğim, kıllarını bile kıpırdatamayacaklar."

"Sen harikasın." SM gururla yüzüne bakıyordu.

"Size bir şey soracağım." dediğinde, çekinmeden sorman için ellerini iki yana açıp salladı. "Size karşı olan öfkemin farkındasınız. Size yardım etmiş olmam sizi hiç mi korkutmuyor? Beni evinize kadar kabul ettiniz."

"Ah Ego..." SM iyice doğruldu ve oturur pozisyona geçip uzanarak elini, senin elinin üstüne bıraktı nazikçe. "her şeyden önce sen benim kızımsın." Sen buna cevap vermeyince "Yolladığım DNA testine baktın değil mi?" diye sordu.

"Baktım." dedin kafanı sallarken.

"İnsan kızına değil de kime güvenebilir ki?" diye sordu sanki normal bir baba-kız muhabbeti dönüyormuş gibi. "Tabii ki sana güveneceğim."

"Öyle mi?" diye sorduğunda ise güldü.

"Öyle." Hafifçe elini sıktı. "Şimdi odana çık, uşak sana nerede olduğunu gösterir. Git de biraz dinlen, oldukça yorulmuş olmalısın. Sen dinlenirken, hazır baş belası Ex-k ve O-m ortalarda yok, baban da gitsin nadide eserler çalsın."

"Peki." Gülümsedin. "Teşekkür ederim."

SM gülümseyerek ayağa kalktı ve milyar dolar değerindeki güneş gözlüğünü öylesine şezlongun üstüne fırlatıp sana ardını döndü. Peşinden bakarken tam kapıdan içeri girecekti ki, durdu ve sana dikti gözlerini.

"Ne derler bilirsin, Ego."

"Ne derler?" diye sordun.

"Ayrıca...derler ki: dostunu yakın tut, düşmanını ise daha yakın." Gülümsedi. "İyice dinlen, akşam aşçımız bize çok güzel şeyler hazırlayacak."

Gözden kaybolduğunda ciğerlerindeki nefes sesli bir şekilde iniltiyle yukarı fırladı. İntikam almayı, grubunu satmış olmana rağmen isteyebileceğinin farkındaydı. Seni yanında istemesinin nedenlerinden birisi de buydu.

Gözünü üstüne tutmaktı.

iyi olan kazansın | exo oc (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin