5. BÖLÜM

364 33 337
                                    

🖤

Garson kahvelerimizi getirdiğinde telefonum çalmıştı. Arayan Seyhan Abi'ydi.

Asaf'a bakarak, "Afedersin ama açmak zorundayım, önemli olabilir." dedim.

"Hiç sorun değil, konuş lütfen." dedi gülümseyerek.

"Efendim" diye yanıtladım çağrıyı.

"Yakut müsait misin?" dedi Seyhan Abi.

"Evet, bir şey mi oldu? dedim.

" Önce telaş yapmayacağına söz ver bana" dedi.

"Abi, dinliyorum söyle lütfen!" dedim.

"Yakut burada ortalık çok karıştı." dedi.

"Nasıl yani?" dedim telaşla.

" Tarladaki işçiler isyan çıkarmak üzere" dedi.

🖤

" Na.. Nasıl yani?" dedim endişeyle.

" Yakut bunları daha sonra konuşuruz, şimdi beni çok iyi dinlemeni istiyorum. " dedi Seyhan Abi. Sesi oldukça bitkin ama bir o kadar da stresliydi.

"Dinliyorum Abi?" dedim.

" Yakut şu an ortalık çok karışık. Gözümün önünde olman lazım, gece Fırat 'la beraber yola çıkıp Adana' ya geleceksin." dedi Seyhan Abi.

" Tamam Abi, benim şimdi kapatmam lazım eve geçince arayacağım seni." dedim.

" Tamam, emanetin Allah'a" dedi.

"Senin de.. Görüşürüz." deyip telefonu kapattım.

Bir an nefesim kesilmiş gibi hissettim. Yer ayaklarımın altından çekilmiş gibi oldu. Midem bulandı, kusmak istedim.

Asaf gözlerini gözbebeklerime sabitleyerek " İyi misin?" dedi.

"İyiyim, işle ilgili bir aksaklık olmuş . Kusura bakmazsan benim kalkmam gerekiyor." dedim.

Kahvenin en koyu tonu olan gözleri, gözbebeklerime bir müddet baktıktan sonra "Pekala, nasıl istersen. Yardım edeceğim bir konu varsa çekinme söyle lütfen." dedi.

"Teşekkür ederim,görüşmek üzere." dedim.

"Görüşmek üzere." dedi.

🖤

Mekandan çıktığımda Mecit arabanın önünde beni bekliyordu. Beni farkedince hızlıca arabanın arka kapısını açıp "Hoşgeldiniz Yakut Hanım" dedi. Cevap vermeden arka koltuğa geçip oturdum.

Biliyordum işte, bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyordum. Boğazım düğümleniyordu. Bedenim ruhuma dar geliyor, kalbim göğüs kafesimden çıkacak gibi hissediyordum. Anlamıştım Seyhan Abi'nin aniden çekip gidişinin arkasında ciddi bir meselenin olduğunu.

Korkuyordum, kendim için değil sorumluluğunu üstlendiğim çalışanlarım için. Onların emekleri olmasa bir hiçtik. Her taşın üzerinde, toprağın her bir karışında, pamuğun her kozasında alın terleri vardı.

Şehre dönüş noktasına geldiğimizde Mecit'in yanlış yola girdiğini farkederek "Aşağı yola sapacaksın Mecit, burası orman yolu." dedim.

"İleride bir dönüş daha var Yakut Hanım, anayola bağlanıyor. Kestirme diye burdan girdim." dedi.

GARAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin