*Yazarın Çohh da önemli olmayan notu: Bu hikayede karakterlerin yaşları gerçekteki gibi değil, Lottie Louis'den sadece bir/iki yaş küçük + Liam ve Gemma aynı yaştalar.* Ayrıcaaa bölüm normale göre kısa oldu artık yapacak bir şey yok diğer bölümü uzun yazmaya çalışırım.
Louis'nin peşinden onun odasına gitmek için tahta merdivenlerden çıkıyordum.
Bu ev biraz garipti... Sanki... hani şu büyükanne evleri gibi olanlarından? En azından verdiği aura böyleydi, mobilyalar gayet modern görünüyordu. Gerçi evi incelememe pek zaman olmamıştı fakat bu merdivenlerin geçtiği duvarda asılı olan çerçeveleri görmeme engel değildi. Sanırım bu fotoğraf çerçeveleri oturma odasında da vardı. Durup fotoğraflara bakmayı, özellikle de Louis'nin çocukluk fotoğraflarını çok merak ediyordum fakat şu an bunun için hiç zamanım yoktu. Tek istediğim kusmuk olmuş okul tişörtümden kurtulmaktı.
Louis en sonunda bir odanın önünde durup kapıyı açtı. Vay canına... burası onun odası mıydı? "Çok düzenli." mırıldanışımı duymuş olacak ki yüzünde ufak bir sırıtış oluştu. Oysaki Zayn, Louis'nin aşırı düzensiz ve pasaklı olduğunu söylemişti. Gerçekten bu çocuk kafamı karıştırıyor.
Dolabının kapağını açıp herhangi bir tişörtü eline adı ve bana doğru fırlattı. "Tişörtünü ver de hemen çamaşır makinesine atayım." Ben tam itiraz etmek için ağzımı açacağım an anlamış olacak ki beni susturup konuşmaya devam etti. "Merak etme zaten yıkayacak diğer kirlilerimi de atacaktım."
Cevap verme gereği duymadan üzerimdeki tişörtü çıkartıp Louis'ye verdim.
Her ne kadar en başta farketmesem de üstüm çıplak bir şekilde Louis'nin odasındaydım. Yarı çıplak bir şekilde. Louis'nin odasında, onunla beraber. Ve gözlerinin üzerimde olduğu gerçeği gerçekten başımın döndüğünü hissetmeme sebep oluyordu.
Gözümün önüne Lucas denen çocuk ve onun görseli tekrardan gelince yüzümü buruşturdum. "Miden hala bulanıyor mu?" Bir anlık telaşa kapılıp kekeledim. "Yo-yok, iyiyim. Ga-gayet iyiyim." Ortamda ufak bir sessizlik oldu. Açıkçası daha bugün biriyle seviştiğini gördüğüm birinin odasında şu an yarı çıplak olmak pek de hoş hissettirmiyordu. Çok geçmeden Louis'nin tişörtünü üstüme geçirdim. Louis odasının banyosunda kirli sepetindeki çamaşırlarını ve birkaç kazağını çıkarıyordu, sanırım bundan sonra çamaşır makinesinin olduğu yere gidecekti. "Sağol." Başını kaldırıp kısa bir süre bana bakıp önüne döndü. "Bir şey değil."
Açıkçası şu an tam anlamıyla onu kesiyordum fakat başını kaldırıp yüzüme baksa gözlerine bakmaya bile utanırdım. Ona her bakışımda gözlerimin önüne bugün rastladığım manzara(!) geliyordu ve açıkçası bu gerçekten rahatsız ediciydi. Hakkında düşünmek istediğime bile emin değilim...
Louis ayağa kalkıp kapının önüne gelene dek yürüdü ve son anda durup yüzünü benden yana döndü. Açıkçası ne söyleyeceğini bilmiyordum ve ödüm kopuyordu bu gece gördüklerimden bahsedecek diye... "Ee, eşorfman... rahat etmek için eşorfmanlarımdan birini alabilirsin. Okul üniformasıyla durmak pek rahat olmuyordur herhalde." Başımı iki yana sallayarak cevap verdim. "Yok, hayır gayet iyiyim ben böyle, teşekkürler." Bir şey söylemeden önüne dönmüştü ki bir daha durup benden yana döndü fakat bu sefer yüzüme bakmadı. Bense inatla yüz hatlarını izliyordum.
"Bak Harry. Çok hızlı konuşacağım ve muhtemelen bu konuşmayı da bir daha yapmayacağım." Oh Tanrım, kalbim yerinden çıkacak.
"Bugün garajda gördüklerin... unutmanı istiyorum..." Hiç de kolay olacakmış gibi görünmüyor ama... "Ben... Ben sarhoştum ve kafam da yerinde değildi. Değildi işte... Of... sadece şunu demek istiyorum, orada gördüklerin... hiçbir manası yoktu zaten çocuğu tanımıyorum bile." O an pek de tanımıyor gibi durmuyordum ama... "Her neyse işte, bunu unutmanı ve kimseye söylememeni istiyorum. Anlayabiliyor musun?" Tam cevap vereceğim sırada odanın kapısı açıldı ve içeri saçlarını platin sarısına boyamış bir kız girdi. Kapının hemen önündeki Louis elindeki küçük sepetle geri yalpaladı.
"Oh Louis... çocuklar burada olduğunuzu söylemişlerdi." Sesi gayet neşeli çıkan samimi kız bana yöneldi. "Hey merhaba Harry! Ben Lottie, Louis'nin kız kardeşiyim. Oh, saçların gerçekten çok tatlıymış! Ablanı ziyarete evinize geldiğimde çocukluk fotoğraflarınızı görmüştüm." Vay canına... ve benim bundan haberim yok çünkü? Neşeli bir şekilde yavaşça yumruk yaptığı eliyle omzuma vurduğunda bunu hiç beklemediğim için biraz afallamıştım. Ama %100 eminim ki Louis'den katbekat daha eğlenceli biri gibi görünüyordu. Bizden yaşça biraz küçük gözüküyordu ama abisiyle karşılaştırılınca gerçekten de kafa dengi duruyordu.
Louis sıkıntıyla nefes vererek gözlerini devirdi. Louis'nin peşinden odadan ayrılıyorken Lottie kolunu omzuma atmıştı. "Vay be Louis, kimseyi sokmadığın gizli inine böyle çıtır bir tavuğu atacağını hiç düşünmemiştim." Kötü bir şey ima ettiğini düşünmediğim için hiç bozuntuya vermeyip bir şey demedim. Louis dalga geçer bir tonda küfürler savururken Lottie ve ben gülmeye başlamıştık.
Louis elindeki kirli sepetiyle çamaşır odasına yönelirken Lottie ortaya dahice bir fikir attı. "Ah Harry! Neden gelip Louis'nin çocukluk fotoğraflarına beraber bakmıyoruz?" Louis arkasına dönüp gözlerini kocaman açtı. "Hayır Lottie... Abine ihanet edemezsin!" Lottie yüzündeki sinsi sırıtışıyla beni kolumdan tutup merdivenlerden koşarak oturma odasına götürürken Louis de elindeki sepeti hiç düşünmeden yere fırlatıp peşimizden bizi kovalayıp Lottie'yi engellemeye çalışıyordu
Tanrım... ne gece ama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cԋɾιʂƚɱαʂ Gιϝƚ ☆ Larry Stylinson
Fanfiction"Gidiyorum." Harry'nin sesi titremişti. Louis kaşlarını çattı. "Ne?" "Bu şehirden, senden... gidiyorum." Yayımlanma tarihi ~ 4 Mayıs 2020