12. Bölüm

213 29 30
                                    

*Bu kitap tam anlamıyla rayına girdikten sonra Ziam yazmayı düşünüyorum umarım okursunuz. Henüz konuyu tam anlamıyla çizemedim ama olsundu. Aklımda bayağı bir şey var aslında Ashton için de yazmayı düşünüyorum ama... ilk önce bunun bitmesi gerekiyor. Neyse çok uzatmayayım size iyi okumalaaaarrr*

Kemerlerimizden kurtulduktan sonra ikimiz de iki sarhoş gibi sallanıyorduk. "Louis... sanırım midem bulanıyor..." tam geriye düşeceğim sırada beni belimden tutup geri doğrulttu. "Tanrı aşkına Harry... içim dışıma çıktı, eğer yine kusmayı falan düşünüyorsan sıranı bekle!"

Kendimi tutamadan zorla kıkırdadım. "Ken-kendimi s-sarhoş gibi hissediyorum." Louis de deliymiş gibi kıpırdamaya başladığında iyice dönmeye başladık. "Harry... sen de görüyor musun..? Üç tane dönme dolap birbirinin içine girmiş. OHA! Sen de benim gördüğümü görüyor musun?" Kaşlarımı çattım.

"Neyi görüyor muyum?" Sorum karşısında biraz duraksadı. "İnsanlar... İnsanlar..." Tam onun sözünü tamamlayacağım sırada omzuma bir el dokundu. Korkuyla ciyaklayarak arkama döndüm.

Benim bağırmamla korkan Louis de haykırarak arkasına döndü. Arkaya doğru yalpalanan Louis'yi kollarından tutarak durdurduğumda en sonunda karşımızdaki kişilerin farkına varabilmiştik.

"S-sophia?" Sesim titreyerek doğruca Sophia ve sevgilisinin suratına baktım.

"Siktir oradan." Louis henüz adını bilmediğim Sophia'nın sevgilisinin suratına bakarak mırıldandı.

Çocuk aşırı düz bir ifadeyle ilk Louis'ye sonra da bana baktı. İçmemiştim ve sarhoş gibi hissediyordum. Açıkçası ayılmak için iyi bir zaman varsa o da kesinlikle şu andı!

Kollarından tuttuğum Louis'yi yalpalayarak kendine gelmesini sağladım.

"Ooo, Simon... sen de mi buralardaydın?" Louis muzipçe güldü. Sophia rahatsız olmuş bir şekilde Louis'nin Simon dediği çocuğun kolundan tuttu. "Hadi gidelim burdan." Simon oralı olmadı ve Louis'nin gözlerinin içine baka baka üzerine yürüdü.

"Louis... keyfin yerindedir umarım." Simon yüzüne sahte bir sırıtış alıp Louis tam önünde durdu.

Ben de Sophia'nın yaptığı gibi Louis'nin kolundan tutarak ordan uzaklaştırmaya çalıştım çünkü ortalık kızışacak gibiydi. Fakat Louis de Simon gibi burayı terketmeyi reddetti.

Simon Louis'nin tam önünde durdu ve yüzünde tiksinmiş bir ifadeyle Louis'yi kolundan tuttu. "Lucas'ın selamı var."

Yaşadığım şok ve ne yapacağını bilememezlikle Simon'ı omuzlarından iterek yere düşürdüm.

Louis bana şaşırmış bir ifadeyle bakarken Simon hiddetle ayağa kalktı. Ve Louis'nin üzerine yürüyüp bir yumruk attı.

Sophia çığlıklar içinde kalıp etraftan yardım için bağırırken ben de onları ayırmaya çalıştım fakat Louis'yi durdurmak imkansızdı. O üst üste Simon'a yumruklar atarken Sophia ağzını eliyle kapatmış göz yaşları içinde öylece duruyordu.

Tanrım... aynı sahneleri tekrardan önüme ısıtıp veriyorsun, farketmiyor. değil...

Louis ve Simon kontrolden çıkmış canavarlar gibi birbirlerini yedikleri sırada Sophia Simona arkasından sarılıp küçücük bedeniyle geri çekmeye çalışıyordu. Bense ikisini de yakasından tutup uzaklaştırmaya çalışsam da arada eriyip kalıyordum.

En sonunda Sophia dayanamayıp resmen kendinin iki katı olan Simon'ın sırtına vurup ona bağırmaya başladı.

"Bıktım Senden! Lanet olsun Simon! Yeter artık, senden de lanet öfkenden de beni içine sürüklediğin onca boktan durumdan da nefret ediyorum! Senden de o s*kik beyinsiz kardeşin Lucas'tan da nefret ediyorum, anlıyor musun?"

Cԋɾιʂƚɱαʂ Gιϝƚ ☆ Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin