13. Bölüm

219 27 32
                                    

* Nerdeyse 1000 kelimelik bir bölüm oldu ama biraz geçiş bölümü gibi neyseeeee oy atmayı unutmayınnnnn sevgileerr💚💙💚💙💚💙💚💙*


Lunaparkın ortasında Lucas ile olan kavganın üzerinden 2 gün geçmişti. Ve bu iki gün boyunca da Sophia okula gelmemişti. Ben de yılbaşı hediyesi için okuldan sonra gidip Belle'nin istediği elbiseyi ve konser biletlerini almıştım.

Açıkçası günlerim Lucas ve arkadaşlarının (çete bu asalaklar) öldürücü bakışları dışında aşırı sıradan geçiyordu. Ve yakında olacağımız sınavlardan sonraki hafta da hediyeleri teslim edecektik.

Ve hayır, sınavlar için değil hediyeler için heyecanlıydım. Tamam, çok da zeki sayılmam ama gayet iyi notlarım vardı ve bu aralar düşünebildiğim tek şey Belle'ydi.

Ayrıca iki gün önce öğrendiğim gerçekle iyice kafayı üşütmüş bir manyağa dönmüştüm.

Demek Belle ve Sophia üvey kardeştiler... Ve benim bundan haberim bile yoktu. Hatta direkt Belle'nin kardeşi olduğundan bile haberim yoktu. Demek ki bu yüzden saklamışlardı, kimsenin bilmesini istememişlerdi. Peki Louis bunu nerden biliyordu ki? Ve bu Louis'yi nerden alakadar ediyordu?

Can sıkıntısıyla elimle yüzümü kapadım. Okul kütüphanesinin ortasında sınavlara çalışırken düşünebildiğim tek şey yine Belle'ydi. Burasının kütüphane olması gerekmesine rağmen fazladan çıkan gürültüleri saymıyorum tabii, gerçi onların da odaklanamamamda bir katkısı var tabii.

Sinirle elimdeki kalemi kitabın üzerine fırlattım. Haftasonu gelmişti ve benim kesinlikle kafamı dağıtıp eğlenmeye ihtiyacım vardı.

Masanın üzerindeki telefonu elime alıp mesajlar bölümüne girdim. Tam Niall'a mesaj atacağım sırada omzunda bir el hissettim.

"Louis?" Sesim soru sorar gibi çıkmıştı. Yanımdaki sandalyeyi geri çekerek benim aksime fısıldamadan konuştu. "Tanrı aşkına Harry, burası kütüphane değil ahır. Neden fısıldıyorsun ki?" Muzip bir şekilde gülümseyip elindeki havuçtan bir ısırık aldı. Anında etrafıma dönerek rahatsız olup bize bakan var mı diye ortalığa bakındım.

"Hey! Aptal mısın sen? Burası kütüphane, havuç da nerden çıktı şimdi?" Louis'nin yüzüne tısladığımda kıkırdamaya başladı. "Kalk gidiyoruz." Anlamamış gibi suratına bakmaya devam ederken ayağa kalktı. "Hadi ama naz yapma, seni daha iyi bir yere götüreceğim."

Sesi konuşma seviyesinin biraz üzerinde çıkınca etrafta ders çalışan birkaç kişi dönüp bize baktı. "Lanet olsun Louis! Sessiz ol!" Sinsice sırıttı. "Benimle gelirsen sessiz olurum, söz!" Gözlerimi devirerek kitaplarımı, kalemlerimi toplayarak ayağa kalktım ve Louis'yi takip ettim.

Hızla katları çıkarken en son kata geldiğimizde durdum. "Çatı katına falan mı çıkmayı planlıyorsun sen?" Arkasına dönüp alaycı bir şekilde güldü. "Evet? Ne sorun var bunda?"

"Oraya çıkmak yasak Louis!" Sessizce bağırdığımda gözlerini devirdi. "Evet, orası yasak çünkü orası benim mekanım." Kaşlarımı aynı onun yaptığın gibi alaycı bir şekilde kaldırdım. "Siktir ordan." Benim gülmemle beraber o da bana takıldı.

Onun peşinden koşarak merdivenleri çıktığımızda konuşmak için tekrardan ağzımı açtım. "İyi de, öğretmenlerin senin burda olduğundan haberleri yok mu?" Louis dalga geçer tonda karşılık verdi. "Vaaar, ama sanırım benimle uğraşmayı göze alamıyorlar."

Şaşkınlık içerisinde gülmeye devam ettim. "Ne?" Louis de gülmeye başladığında eski sıra ve sandalyelerin üzerini boşalttım. "Dalga geçiyorum, eğer burda olduğumdan haberleri olsa kıçıma tekmeyi basarlardı."

Cԋɾιʂƚɱαʂ Gιϝƚ ☆ Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin