Cemal Can'la göz göze gelmemizle bunu bekliyormuş gibi çok tatlı bir şekilde gülümsedi.
Neden gülümsediğini çözemesem de istemsizce ben de gülümsedim ona.
Benim gülümsememle yüzündeki gülümseme daha da büyüdü ve gözlerini kaçırıp önüne döndü.
Onun önüne dönmesiyle ben de kendi kendime düşünmeye başladım.
Neden Cemal'i bana bakarken yakalamama rağmen bundan hiç rahatsız olmamıştım, neden ona baktığımda Barış'ı unutuyordum ve neden ona istemsizce gülümsemiştim? Bütün bunları düşünmeye başladım. Cevaplar bulmaya çalıştım.
Yani tabii ona gülümseyebilirdim sonuçta o çok tatlı bir çocuktu. Enerjik, sevimli, neşeli...
Onu görünce mutlu olmamdan daha doğal bir şey olamazdı. Yani herkes mutlu olurdu işte.Sonunda konuşmalar bitti ve biz de yemek masamıza doğru ilerlemeye başladık.
İçimden şükür duaları ediyordum. Ne var be. Yemek sonuçta.
Hoş, bazılarına kalsa yemek yemese sadece karşısındakiyle sohbet etse de olurdu gibi görünüyordu.
Masaya nerdeyse koşarak gitmiştim. Tabii bunu fark ettirmemeye çalışmıştım ama Cemal Can'ın bana bakarak gülmesiyle başaramadığımı anlamıştım.
O an dönüp, ne var be survivordayız açız yemek yicez koşmayalım da ne yapalım, demek istemiştim ona. Ama tabii ki yapmamıştım. Daha da rezil olmaya gerek yoktu.
Masa u şeklindeydi. Ben en uca oturmuştum. Benim yanımda da Sercan oturuyordu.
Barışa baktığım zaman yanında Evrim vardı. Ay sümüklü böcek bir git artık Barış'ın yanından be. Sal şu çocuğu.
Barış gönüllülere geçtiği zaman konseyde de nasıl sevinmişti yanına gelmişti fotoğraf çekinirken sarı çiyan.
Oyun alanlarında da sarılmaları gözümden kaçmıyordu tabii. Gıcık şey nolcak.
Bunları düşünürken Evrime bakarak gözlerimi devirdim ve Cemal Can'ın nerde oturduğunu merak edip gözlerimi onun olduğu tarafa doğru çevirdim.
Yine gözlerimi devirdim. Ne bekliyordum ki. Nisa'dan ayrı oturacağını mı? Yapışık ikiz gibi sürekli birlikteydiler aq. Ayrılın siz de bi. Yani Cemal bunalmıştır kesin. Her gün her gün Nisayla. Ben olsam bunalırdım yani.
Nisaya gözlerimi kısıp bakmaya başladım ama bu hareketim Murat'ın yanımıza gelmesiyle son bulmak zorunda kaldı. Hem banane onlardan zaten. Dikkatimi Murata verdim.
Murat yemekleri saydıkça masadaki "Oooo" sesleri de artıyordu. Ben de "ooo"luyordum tabii.
Ana yemekleri sırasıyla sayarken spaghetti bolognese dediği zaman Barış anında ooolayıp bana döndü ve şoka girmemi sağlayan şu cümleyi kurdu.
" En sevdiğim. Aycan."
Kendimi hızlıca toplayıp,tam toplayamasam da, gülümsedim Barışa doğru.
Evet ilk duyduğumda hafiften bir heyecanlanmıştım. Yani sanki en sevdiğinin ben olduğumu söylüyor gibiydi. Böyle bir cümle karşısında kim heyecanlanmaz ki aw. Hele de böyle bir cümleyi Barış söylüyorsa.
Cemal söylese daha iyiydi, diyen iç sesimi susturmaya çalıştım. Ne demek o söylese daha iyiydi. O kim ya. Hayır yani o kim ki. Daha bugüne kadar konuşmuşluğumuz yok şimdi gelmiş o söylese daha iyiydi diyor. Mala bak. Of hep Aşkım yüzünden. O soktu bunları aklıma. Kafamı karıştırdı. Salak.
Cemali düşünürken gözlerim de otomatik olarak ona kaymıştı. O ise birkaç saniye Barışa bakmıştı. Ama bu bakış... Hiç de güzel bir bakış değildi. Şey bakışıydı sanki, laflarına dikkat et sikmiyim belanı bakışı. Evet böyle bir bakış var.
Ne! O beni mi kıskandı? Tamam aptallığa gerek yok benden hoşlandığı çok bariz ama yani ne biliyim bir tuhaf oldum işte.
Murat'ın tatlıları sayarken sütlaç demesiyle Cemal Can'ın gözleri büyüdü ve parladı. Evet sütlaç diyince gözleri parladı. Yani tamam biliyoruz onun sütlaç aşkını da bu kadar çeşit arasında bile sütlacı istemesi... Ya çok şapşik.
Muratla konuşmalarını gülerek dinledim. Sadece sütlaç yiyeceğini falan söylüyordu salak çocuk. Ay çok tatlı.
Noluyoruz be. Noldu bana. Ulan Aşkım. Edicem ağzına.
Yemeklerin gelmesiyle herkes bir anda hayvan gibi yemeklere gömüldü. E tabi ben de gömüldüm. Bu sofrayı sömürmemek olmazdı zaten.
Gözüm yine duramadı Cemale kaydı. Oyucam gözümü şu parti bitince.
Ama şu an kendi gözümü değil Nisanın gözünü oyma planı yapmalıydım sanırım. Sebebi de Nisanın Cemale yemek yedirmesi.
Gözümü kısıp onlara bakmaya başladım.
Hayır bu çocuk sakat mı kendi yiyemiyor mu da sen yediriyorsun. Hayır cemal sen de aptal mısın niye kendin yemiyorsun. Neyse sakinim. Aslında değilim. Tamam şimdi sakinim.
Ben içimden yine saçma düşüncelerimle boğuşurken noldu tahmin edin. Cemalle göz göze geldik. Allah beni kahretsin. Daha fazla rezil olamam. Bir de Cemo bana bakıp sırıtmasın mı. Allahım o an canımı alaydı da o rezilliği yaşamasaydım be.
Sonunda mağara ayılarının tıkınması bittiğinde hep birlikte şarkı söyleyeceğimiz yere gittik. Bu arada kendime demedim mağara ayısı lafını be.
İlk şarkıyı Gizem söyledi. Bu kızı da sevmiyordum. Cemale yavşıyor gibi.
Sonra işte birileri daha çıktı falan filan çok takmadım onları. Benim beklediğim bir kişi vardı sadece. Cemal Can. Ay Barış. Ya da ikisi de. Ya da vazgeçtim. Sadec biri.
Sıra bana geldiğinde aşırı heyecanlıydım. Allahım lütfen rezil olmıyım diye düşünerek çıktım sahneye.
Evet şarkı başladı ben de söylüyorum falan ama Allah kahretsin bok gibi söylüyorum. Utançtan şarkıyı bok ettim resmen.
Şarkı bittiğinde aşırı utanıyordum. Rezil olduuum. Gelen puanları da görünce moralim iyice düştü. O kadar mı kötüydü.
Ben Fero canlı bağlanınca onunla da söyledik. O daha iyiydi sanırım. Yani inşallah. İkinci rezilliği kaldıramaz bünyem.
Birkaç kişinin daha şarkılarını söylemesinden sonra sıra sonunda beklediğim kişiye gelmişti.
Heyecanla ve gülümseyerek sahneye bakmaya başladım. Sahneye çok yakışmıştı.
Sesi normalde de güzeldi ama şarkı söylerken de güzel olacağını hiç düşünmemiştim.
Gülümseyerek Cemale bakıyordum. Çok güzel söylemişti. Şarkısı bitince herkes puanlarını verdi. Ben de gayet yüksek bir puan verdim ona. En azından onun bana verdiğinden yüksek -_- . Ve eveet en yüksek puanı almıştı cemoo.
Şimdi Ardahan ve Cemo tekrar yarışacaktı.
Umarım Cemal kazanır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seviyorsan Sütlaç Ver || Aycem||
FanficAycan birleşme partisine Barışa aşık olarak gider. Ama döndüğünde artık Barış a olan aşkından emin değildir. Peki Aycan Cemal e mi aşıktır? Yoksa eskiden sevdiğini düşündüğü Barış a mı?