medya: Jennie (ikinci)
uzun zaman oldu, hiç söylemiyorsunuz :/
bu arada medya kaydırmalı, birincisi en sevdiğim şarkı ve en sevdiğim adam; ikincisi ise en sevdiğim kadın <3
Jennie Kim~
''Ne var Jennie?'' dediğinde tedirgin bir şekilde alt dudağımı dişledim. Mino daha önce bu evde parti vermişti, hafızam umarım beni yanıltmaz.
''Sana bir şey göstereceğim...'' dedim ve suratına baktım. Yüzüme ifadesiz bir şekilde bakıyordu. ''Peki, ne gösterecekmişsin?'' dedi alaylı bir şekilde. Bozuntuya vermemeye çalıştım ama dolan gözlerime engel olmak oldukça zordu.
''Beni takip et...'' dedim korkarak. Gözlerini devirdi ve eliyle devam etmemi istedi. Önüme döndüm ve büyük bir kararlılıkla yürümeye başladım.
Onu dışarıya çıkardığımda kollarını bedenine sardı. Üşüdüğünü düşünerek kendime lanet okudum. Elini kavradım ve onu metal yangın merdivenine doğru çektim.
''Arkamdan gel Park Chaeyoung.'' dedim. Beni başıyla onayladı ve tırmanmamı izledi. Aşağıya baktığımda pis bir sırıtışla bacaklarıma baktığını gördüm. Açıkçası onu böyle etkilemek hoşuma gitmişti.
Daha sonra tırmanmaya başladı ve kısa sürede yanımda yerini aldı. ''Eee, ne göstereceksin bana?'' dedi ve elini bacağıma koydu.
Tek kaşımı kaldırdım ve elimle yukarıyı işaret ettim. Kafasını yukarı kaldırdı ve büyük bir telaşla bacağımdaki elini kendine çekti. Onun bu haline gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve çektiği elini bacağıma geri yerleştirdim.
''Sorun yok Chaeyoung, ben sana yıldızları göstermek istemiştim ancak sen bilirsin.'' dedim. Başını önüne eğdi ve sırıttı. ''Yıldızları sevdim...'' dedi. Ellerimle çenesini kavradım ve bana bakmasını sağladım.
Yutkunduğunu net bir şekilde görebiliyordum. Gözlerini gözlerimde kilitledi ve kuruyan dudaklarını yalayarak ıslattı. ''Sen görüp görebileceğim en muhteşem kadınsın.'' dedi ve ellerimi avucunun içine aldı.
Başımı onun göğsüne yasladım ve gözlerimi kapattım. ''Yanımda olmana rağmen seni çok özlüyorum Park Chaeyoung...'' saçlarıma ufak bir öpücük kondurdu, ''Artık özlemene gerek kalmayacak Kim Jennie.'' diye fısıldadı.
Fly me to the moon
Beni ay'a uçurLet me play among the stars
Yıldızların arasında oynamama izin verLet me see what spring is like
izin ver göreyim baharın nasıl olduğunuOn a, Jupiter and Mars
Jüpiter ve Mars üzerindeIn other words, hold my hand
Başka bir deyişle, elimi tutIn other words, baby, kiss me
Başka bir deyişle , bebeğim, öp beni,Fill my heart with song
Kalbimi şarkılarla doldurAnd let me sing for ever more
Ve daha fazla şarkı söylememe izin verYou are all I long for
Sen benim özlem duyduğumAll I worship and adore
çok sevdiğim ve taptığım her şeyimsin,In other words, please be true
Başka bir deyişle, lütfen gerçek olIn other words, I love you
Başka bir deyişle, seni seviyorum.Fill my heart with song
Kalbimi şarkılarla doldurLet me sing for ever more
Daha fazla şarkı söylememe izin verYou are all I long for
Sen benim özlem duyduğumAll I worship and adore
çok sevdiğim ve taptığım her şeyimsin..
-Jerry
bu bölüm çok hoşuma gitti, umarım sizinde gitmiştir. ne yazacağımı bilmiyordum ancak şimdi kafamda bir şeyler oluşmaya başladı. lakin kitabın benden çok uzun süreli devam etmesini beklemeyin, eğer aklınıza kurguyla ilgili bir şeyler geliyorsa bana yazabilirsiniz...
bu sefer bir idolün resmini koymak yerine şarkının orijinal halini koyuyorum...
[Frank Sinatra - Fly Me To The Moon]
[minik ama klasik bir not: bölüm 500 kelime]