BAŞLANGIÇ

12.9K 82 7
                                    

Birileri bir yerde sevişiyor, gülüyor, eğleniyor, deliriyor, kusuyor yada bir bebek dünyaya getiriyor olabilir. Sizse durmuş bu aptal yazıyı okuyorsunuz. Ya delirmişiniz yada yapacak başka bir şeyiniz yok! Tamam o zaman. Başlayalım.

Dünyanın en harika insanı olduğunuzu düşünmeniz sizi özel kılmaz. Sizler özel ya da harika değilsiniz. Ne siz ne de ben!

......

Çalan telefonun sesiyle gözlerini araladı Ilgın. Gerinmek istedi fakat üstündeki ağırlık buna izin vermedi. Hızla gözlerini açtı ve üstünde yatan kadına tiksinerek baktı. ''Siktir'' diye fısıldadı ve yavaş hareketlerle kadını üstünden atmaya çalıştı. O sırada sarsılan kadın uyandı ve fısıldayarak ''Gidiyor musun?'' diye sordu kendine göre seksi, Ilgına göre itici olan sesiyle. Ilgın'sa çalıp çalıp susan telefonuna baktı ve Evet'' dedi kısa net bir ses tonuyla. Yataktan bir hışımla kalktı ve pantolonunu olabildiğince çabuk bir şekilde giydi. Kadın Ilgın'ın yastığına sarıldı ve ''Ne zaman görüşeceğiz bir daha?'' diye sordu uykulu çıkan sesi ve kapalı olan gözleriyle. Ilgın'sa kadınları anlayamadığını düşündü bir süre. Bir gececik bir şey yaşandı ve bitti. Bunu hiçbir kadın asla anlamıyordu.''Ben seni ararım'' dedi. Kadının gözleri birden açıldı ve ''İyi de numaram sende yok ki'' dedi sorarcasına. Ilgın hızla işaret parmağını kadına doğru uzattı ve ''Doğru, neden söylemiyorsun?''  derken sandalye üstündeki telefonu aldı eline. Kadın yastığa başını tekrar koydu ve gözlerini kapatarak numarayı söylemeye başladı. O sırada Ilgın yerdeki ayakkabılarını aldı ve hızla dışarı çıktı. Kadın numarayı söyledikten sonra gözlerini açtı ve karşısında Ilgın'ı göremeyince bir an şaşırdı. Yataktan hızla kalktı ve koşar adımlarla içeri gitti. Gitmişti! Bu erkekler her zaman böyle mi yapardı? Aldıklarını aldıktan sonra çekip giderler miydi yani?

Ilgın kadının evinden ayrıldıktan sonra kendi evine doğru yola. Gecenin dördü olmasından dolayı yolda çok nadir araba vardı ve buda motorun gazına biraz daha asılması gerektiğini söylüyordu Ilgına.Motorundan çıkan ses dünyada en sevdiği sesti şüphesiz. Huzur ve huzur. Az önce susan telefonu tekrar çaldı ve bluetooth kulaklığı ile aramayı cevapladı.

''Abi depolardan birinde baskın olmuş'' dedi abisinin sağ kolu olan Ahmet.

''Beni neden arıyorsun Ahmet? Abimi arasana' dedi terslercesine.

''Evet Arslan abiyi arayacaktım ama dün gece hiç uyumadı abi. Biraz uyusun dedim.'' dedi Ahmet merhamet dolu sesiyle. Ilgın küçük bir kahkaha bağışladı Ahmete.

''Tamam mekana geçiyorum''

Mekana geldiğinde bütün adamlar toplanmış kendisini bekliyorlardı. Bir hışımla içeri daldı ''Evet, nasıl basmış polis depoyu?'' dedi sıkıntıyla çıkan nefesini dışarı üflerken

''Abi adamlardan birisi ihbar etmiş yasak dövüş var diye''

''Dövüş günü müydü dün?'' diye sordu Ilgın. Sonra bir küfür savurdu. Kaçırmıştı. Oysa kavga etmeye bayılırdı.

''Evet abi.''

Üzgün ifadesinden hemen kurtuldu ve

''Kim ihbar etmiş?'' diye sordu büyük bir ciddiyetle.

''Bilmiyoruz abi'' dedi Ahmet kafasını yere eğerek. Ilgın bir hışımla masaya vurdu ve ''Ne demek bilmiyoruz lan? Ahmet sen beni katil mi edeceksin? Hadi beni geç, abim öğrenince ne bok yiyeceğiz?''

''Bilmiyorum abi'' dedi Ahmet tekrar.

''Ulan Ahmet. Abim dönene kadar bul o adamı ve abimin karşısına öyle çık'' dedi ve kendisini fabrikadan dışarı zorlukla attı Ilgın.

Kelebeklerin SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin