Merhaba arkadaşlar, uzun bir aradan sonra bölümümü yayınladım. Umarım seversiniz. Yorumlarınızı eksik etmeyin. Dipnot: Multimedyada Çağ'ın fotoğrafı var. :)
1 YIL SONRA
''Ahh! ya-yavaş ol lütfen!'' diye sessizce fısıldayan kadın içindeki adamı birazda olsa durdurmaya çalıştı. Kadının bu sözlerini umursamayan Ilgın kadını daha sert becermeye başladı. Kadının ağzından bir çığlık koptu, Ilgın kadının attığı çığlıkla birden ortama geri döndü.'' Ne yaptığını sanıyorsun sen be adam! Öldürecek misin beni?'' diye söylenen kadını duymamazlıktan geldi ve içinden çıktı. Kıyafetlerine uzandı tek hamlede pantolonunu giydi. Tişörtünü de hızla üstüne geçirerek odadan dışarı çıktı. Ardından kadının evini terk etti. Kadının arkasından bağırmalarını duyuyordu fakat dinlemiyordu. Motoruna bindi ve nereye gideceğini bilerek sürmeye başladı.
Uçurumun kenarına geldiğinde durdu ve yere oturdu. Ağlamak istiyordu. Bunu .yapmayı o kadar çok istiyordu ki ama ağlayamadı. Cebindeki sigaradan bir dal çıkarttı, yaktı. Derin bir nefes aldı sigaradan. Şu zavallı haline acıdı. Bir sene geçmişti sevdiği kadının ölmesinin üstünden fakat o hala kendine gelememişti. Öldüğünün ertesi günü her şeyi geride bırakarak yurt dışına çıkmıştı. Bİr yıl boyunca yaptığı tek şeyse her gece içmek ve tanımadığı kadınlarla yatmak olmuştu. Hiçbir kadına duygusal gözle bakmamış sadece bedensel olarak sevişmişti hepsiyle.
Bu şekilde nereye kadar devam edebilirdi ki? Sevdiği kadının yazdığı mektubu çıkarttı cebinden. Bir yıldır yanında taşıyordu bu mektubu. O kadar yıpranmıştı ki mektup yine de bir yerlere koymaya kıyamıyor, cebinde taşımaya devam ediyordu. Mektubu tekrar tekrar okudu. Ezberlediği cümleleri içinden tekrar etti.'' Hayatı yaşa'' diyordu sevdiği kadın. Onun yaptığı tek şeyse.. Hiçbir şey yapmamaktı sanırım. Sevdiği insanı yitirmek bir insan için zordur. Hele ki kalbinizde onunla birlikte yittiyse..
Ilgın geri dönmenin ona birazda olsa iyi geleceğini düşündü. Hem yeğeni de doğmuştu. Beş aylık olmuş mudur acaba? Kız mı erkek mi? Adı ne? diye düşündü. Hiçbirini bilmiyordu. Tam bir senedir ailesine dair hiçbir şey bilmiyordu. Kimseyi aramıyor, sormuyordu. Geri dönme zamanı gelmişti artık. Geri dönüp hayatını yola koymanın..
..
Ağlayan bebeğin sesine uyanan Ceren yatağından kalktı beşiğinden aldığı bebeği yanına yatırıp emzirmeye başladı. Baş ucundaki lambayı yaktı, saate baktı sabah beşe gelmek üzereydi. Yan tarafta uyuyan kocasına döndü ve yerinde göremedi. ''Bu saate nerede bu adam?'' diye kendi kendine konuştu.Tekrar uykuya dalan bebeğini beşiğine yatırdı ve sessizce odadan çıktı. Aşağı indikten sonra ''Arslan!'' diye seslendi. Cevap gelmeyince odaları gezmeye başladı. Salona girdiğinde kocasının elinde viskisiyle camdan dışarı baktığını gördü. Yanına ilerledi ve elini omzuna koydu. '' Sevgilim'' diye fısıldadı sessizce. Arslan kadını duymadı. Kocasının önüne geçti bu sefer Ceren.
''Arslan neler oluyor?'' diye sordu ciddi bir sesle. Karısının sesiyle kendine gelen Arslan gülümseyerek kadına baktı ve ''Neden uyandın sen?'' diye sordu yanağına elini koyarak. Ceren kocasına sarıldı ve '' Balca Azade uyandı. Sonra baktım yanımda değilsin. Neden yatmadın sevgilim?'' Karısının bu sorusu karşısında Arslan derin bir nefes aldı ''Ilgın geldi aklıma'' dedi. Ceren kocasına daha sıkı sarıldı. O günü hatırlamak bile istemiyordu. Ilgının o halleri gözünün önünden gitmiyordu bir türlü.Daha fazla düşünmemek adına ''Yatağa gidelim haydi. Hazır olduğunu hissettiğinde dönecektir.'' dedi kocasını ikna etmeye çalışarak. Arslan karısına sarıldı ve yatağa geri döndüler.
...
Çağ okula gitmeden önce kahvaltı sofrasına merhaba demek için salona ilerledi. Arslan ve Ceren kahvaltı sofrasında bir konu hakkında konuşuyorlardı. Birden o yeşil gözlü adamı özlediğini hissetti. O deli bakan gözleri. Ne kadar olmuştu gideli? Sayamayacağı kadar uzun bir zaman geçmişti. Derin bir nefes aldı ve gülümseyerek Arslan ve Ceren'in yanlarına ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeklerin Senfonisi
RomanceSeks miydi bize sadece hayata bağlayan,Yoksa yitip giden kayıplarımız mı?