Kötülüklerin kalbini ele geçirmesine izin verme Sehun.
Baygın bir şekilde kendimi yatağa attığımda Chanyeol gülümseyerek bana bakıyordu. Yaptığı şeyin sözlükte bir anlamı var mıydı bilmiyordum ama yaşadığım şey fiziksel olmasa bile psikolojik olarak beni tüketmişti şimdiden.
Önüme koyduğu et yanmıştı ve onu yememi istemiş hatta emretmişti. Elinde tuttuğu bıçağı bir anlığına bile indirmemişti. Boğulacakmış gibi olduğumda bile bana su vermemişti sadece eti yememi büyük bir zevkle izlemişti. Boş tabağı ona ittiğimde midem yaşadığım olaya daha fazla katlanamayarak Jongin ile barış anlaşması imzaladığım yere gitmeye zorlamıştı beni. Düşe kalka banyoya gittiğimde içeri gelmemesi için kapıyı kilitlemiştim ama kusarken bile onun kapının diğer tarafında olduğundan emindim.
Eti bilerek o şekilde önüme koyduğunu biliyordum , bir kömür parçası yememi istiyordu. Tabağı önüme koyduğundaki bakışı hala zihnimin içinde dolaşıyordu çünkü.
Şimdi kusmaya çalıştığım için kasılan midemle yatağımda duruyordum ona bakarak. Kapı kolunu tutuyordu, gövdesi hafifçe odanın içindeydi koridorun ışığıyla birleşen gölgesi yatağıma dek uzanıyordu.
"Umarım yemeğini sevmişsindir. Senin için daha güzel şeyler yapacağım pislik."
"Adım Sehun!"
Dişlerini gösterdi umursamaz bir tavırla ona karşılık verdiğimde. Konuşabildiğimi unutmuş olmalıydı ya da ona karşılık verebileceğimi unutmuş olmalıydı.
"Koridorun başındaki ilk oda benimki, rahatsız etme diye söylüyorum. Ölüyor olsan bile odamın kapısına yaklaşma beni anladın mı?"
"Neden bunu yapmaya devam ediyorsun?" Jongin'in verdiği yastığı kollarımın arasına alırken duvara yaslı olan bedenime zar zor yön değiştirtebilmiştim. Bir anda koridorla odamın arasında durmaktan vazgeçmiş gibi içeriye girmişti. Kapıyı ondan beklemediğim bir şekilde yavaşça kapattığında gözleri yatağın ve komodinin üzerinde olan Jongin'in getirdiği eşyaların üzerinde dolaştı bir süre. Yüzünde o şeytani gülümsemesi yoktu aksine çok sakin duruyordu.
"Nedenimi biliyorsun. Peki sen neden Jongin'e karşı bir bağ kurmaya çalışıyorsun?"
Parmaklarımla üzerimdeki kazağı çekiştirdim hızlı bir şekilde. Böyle düşünmesine inanamamıştım. "Bana kıyafet verdi diye onunla bağ kurmak istediğimi mi düşünüyorsun gerçekten? Seni zeki zannediyordum Chanyeol!"
Adını söylediğimde yüzü gerildi, tekrar öfkesi hissedilir olmuştu. "Ona karşı öfkeli değilsin bunu hissedebiliyorum. Seni kaçırdı ve tüm bunların başına gelmesine neden oldu ama sen sadece..."
Aralıklı dudaklarını birbirine bastırdığında kaşlarımı çattım. Bir şey söyleyecekse susmaması gerekiyordu bu şekilde hepsini söylemeliydi. Yavaşça yatağın ucuna doğru kayıp ayaklarımı ahşap zemine bastırdım. Aramızda yarattığı sessizlik gittikçe sinir bozucu olmaya başlamıştı saniyeler içinde.
"Ne? Ben sadece ne? Ne söylemek istiyorsun?"
"Seni yıkadı ve sana kıyafetlerini verdi diye her şeyi unutmuş gibi davranıyorsun. İnsanlar bu kadar çabuk mu pes ediyor gerçekten? Ya da sen mi çok çabuk pes ettin?"
Başımı iki yana salladım. Ona, Jongin'e karşı olan tavrımın aslında sönmediğini, durumun daha karışık olduğunu anlatsam beni anlamazdı. Kardeşi yaşadığım kötü olaylara şahit olup beni biraz anlayabiliyorken onun yaptığı tek şey boynumu kırmak için zaman kolluyor olmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Boy /SEKAI
WerewolfOh Sehun sıradan bir lise öğrencisiydi. Bir sürünün alfası tarafından kaçırılıncaya dek... @liariss 'e itafen yazılmıştır. Şiddet içerir!