Baekhyun...
Güneşin doğuşu mutluluğu ve huzuru peşinde getirmemişti bir kez daha. Kendime verdiğim sözü çiğnemiş ve aynadaki yansımama tükürmüş gibi hissediyordum bir onun kolları arasında duruyorken. Nefesi alnımı okşuyorken uyku için yalvaran gözlerimi kırpıştırdım. Canının acıyacağını söylediysem bile beni dinlememiş ve kollarının arasına almıştı, kendisi üşüyordu ama benim üşüdüğümü söyleyerek bunu yapmıştı. Evet, üşüyordum ama onun teni en az benimki kadar soğuktu. Üzerimizi örten ince örtü ısınmamızı sağlamıyordu ve ne kadar ısrar edersem edeyim daha kalın bir şey almama izin vermemişti. Onun kolları arasından ayrılmama izin vermemişti. Kolunun uyuştuğuna emindim çünkü neredeyse pozisyonumuzu bir anlığına bile değiştirmemişti, kolu hala başımın altındaydı diğeri ise belimin üzerindeydi. Ağır ağır aldığı nefesler zihnimdeki canavarı şimdilik susturmuştu ama daha sonra ne olacağını kesinlikle bilmiyordum.
Ne zaman tam anlamıyla iyileşecekti? Tüm gece boyunca sessizdi dinlenmeye ihtiyacı olduğu için ona bir şeyler sormaya çekinerek onun gibi sessiz kalmıştım. Odanın dışındaki sesler eskisi gibi odaya taşmıyordu artık sanırım Luhan gerçekten işe yarayacak bir plan yapmış ve bütün bir öfkeyle Wufan'ın gelmesini bekliyordu şimdi ya da Jongin'in iyileşmesini.
O bile kaçma girişimime bu kadar kızmışken Jongin nasıl bir tepki verirdi? Son günlerde bana iyi davranmaya başlamışken ve gitmeyeceğim konusunda benden söz bile almışken yaptığım şey hakkında bana ne yapacaktı? Ona yalan söyleyemezdim, neden Wufan'ın yanında olduğumu ben saklasam bile Luhan ya da Chanyeol ona anlatırdı. Benden duyması daha iyiydi hiç değilse.
Parmaklarım gergince çıplak göğsünde dolaşıyorken her şeyin iyi olmasını diledim bir kez daha.
"Neden uyumuyorsun?" Yeni uyandığını belli eden sesi ve alnıma dokunan dudaklarıyla düşüncelerimden sıyrılırken parmaklarımı köprücük kemiğinin üzerine bastırdım. Kötü görünen yarasına bakmak bile içimi acıtıyordu.
"Düşünüyordum."
Hımladı belime düşmüş örtüyü daha yukarı çekerken. Parmakları sırtımda belli belirsiz şekiller çizmeye başladığında alnımı çenesine bastırıp derin bir nefes aldım. Bana böyle iyi davrandığı her an içimdeki şey beni boğmaya devam ediyordu ve etmeye devam edecekti. Hak ettiğim şeyin bu olmadığını biliyordum, etrafımdaki herkes bunun benim suçum olduğunu bildiği halde sanki benim suçum değilmiş gibi davranıyordu ve beni yavaş yavaş tüketiyordu.
"Biraz uyumalısın Sehun yorgun olduğunu biliyorum. Yanımdayken güvende olacaksın bu yüzden istersen uyuyabilirsin."
Dişlerimi sıkarken sakin ses tonunu parçalara ayırmamak için kendimi zorladım. Neden böyleydi? Şimdiye dek onu bu hale getirdiğim için beni yara ve gözyaşı içinde bırakması gerekiyordu biliyorum ama neden sırtımı okşayıp duruyordu?
" Bana ne olup bittiğini sormayacak mısın Jongin?"
Parmakları saçlarıma çıktığında hafifçe geri çekildim. Yüzüne bakmak istiyordum, onu ne hale getirdiğimi bir kez daha görmek istiyordum. Yavaşça beni kendisine çekerken olumsuz bir ses çıktı dudaklarının arasından. Şimdi yüzüm az önce dokunduğum tenine çok yakındı.
Usulca saçlarımı okşuyordu parmakları ne yapacağımı bile bilemeden başımı koluyla göğsünün arasındaki noktaya bastırdığımda kendime küfürler ettim. Belki bu cezanın bana daha çok ağır geleceğini biliyordu ve o yüzden bunu yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Boy /SEKAI
WerewolfOh Sehun sıradan bir lise öğrencisiydi. Bir sürünün alfası tarafından kaçırılıncaya dek... @liariss 'e itafen yazılmıştır. Şiddet içerir!